SETA > Yorum |
16 Aralık Güven Oylaması Sonrası Almanya yı Neler Bekliyor

16 Aralık Güven Oylaması Sonrası Almanya’yı Neler Bekliyor?

Almanya'da sürekli tartışmalarla gündeme gelen üç partili koalisyon hükümeti 3 yıllık bir sürecin ardından 6 Kasım’da Hür Demokrat Parti'nin (FDP) koalisyondan ayrılmasıyla birlikte sona erdi. Bunun üzerine Şansölye Olaf Scholz Federal Meclis'ten güven oyu talep etmeyi ve erken seçim yolunu açma kararını verdi.

Almanya'da sürekli tartışmalarla gündeme gelen üç partili koalisyon hükümeti 3 yıllık bir sürecin ardından 6 Kasım’da Hür Demokrat Parti'nin (FDP) koalisyondan ayrılmasıyla birlikte sona erdi. Bunun üzerine Şansölye Olaf Scholz Federal Meclis'ten güven oyu talep etmeyi ve erken seçim yolunu açma kararını verdi. Almanya Şansölyesi Olaf Scholz, 16 Aralık’ta Federal Meclis’te yapılan güven oylamasında beklendiği üzere güven oyu alamadı. [1] Böylelikle Almanya'da erken seçim sürecinin başlatılabilmesi için imkan doğdu.

23 Şubat 2025'te yapılması hedeflenen erken seçimlere kadar Sosyal Demokrat Parti (SPD) ve Yeşiller'den oluşan azınlık hükümeti görevde olacak. Güven oylaması öncesindeki süreçte Şansölye Scholz’un erken seçim için daha geç bir tarih olan Mart 2025 sonunu hedeflemesi, muhalif partiler ve ekonomi çevreleri tarafından eleştirilere neden oldu. Bu gelişmelerin ardından Scholz, özellikle ana muhalefet konumundaki Hristiyan Birlik (CDU/CSU) Partileri'nin meclisteki bazı yasal düzenlemelere destek verebileceği beklentisiyle daha erken bir seçim tarihine de açık olduğunu dile getirdi. Böylelikle 16 Aralık'ta güven oylaması ve 23 Şubat’ta da erken seçime gidilmesinde mutabık kalındı.

Seçim süreci nasıl işleyecek?

Almanya’da görevdeki federal hükümetin düşürülmesi için şansölyenin inisiyatifi gerekiyor. Meclisten talep edilen güven oylamasında gerekli çoğunluğun sağlanamamasının ardından şansölye Almanya cumhurbaşkanına Federal Meclis’i feshetme önerisinde bulunabiliyor. ''Güven oylamasının yanı sıra bir diğer mekanizma ise yapıcı güvensizlik oyudur. Güven oylamasından farklı olan bu yönteme göre muhalefet gerekli çoğunluğu sağlayarak görevdeki şansölye yerine yeni birini şansölye seçebiliyor. Bu iki yöntem dışında şansölyenin, görevini kendisi bırakmadığı sürece, görevden alınması mümkün değildir.

Planlandığı üzere 16 Aralık’ta güven oylamasının olumsuz sonuçlanmasının ardından Scholz, Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier'e meclisi feshetmesi önerisinde bulundu. Cumhurbaşkanının 27 Aralık’ta Federal Meclisi feshetmesi ve kamuoyuna önceden de yansıdığı üzere 23 Şubat’ta erken seçimlere gidilmesi bekleniyor.

Almanya'da 1994’ten bu yana ilk kez federal düzeyde bir seçim kampanyası Noel ve yılbaşı tatilleriyle kesişecek. Bu durum her ne kadar seçimlerin organize edilmesi noktasında ilk günlerde kısmen bir endişeye neden olsa da kamuoyu tarafından benimsendi. Partilerin aday listelerini oluşturmak, seçim programlarını netleştirilerek kamuoyuyla paylaşmak ve sahadaki seçim çalışmalarına bir an önce başlamak için hızlıca harekete geçmesi gerekiyor. Bu sebeple, Almanya'da geçmişe kıyasla yoğun bir Noel ve yılbaşı döneminin yaşanması kuvvetle muhtemeldir.

Üçlü koalisyonun kasımda dağılmasından önce dahi toplumdaki memnuniyetsizliğin zirveye ulaştığı, güncel anketlere yansıyordu. Ekonomi alanındaki durgunluğun yeterli reformlarla giderilememesinin yanı sıra bilhassa eski koalisyon ortağı FDP’nin sürekli koalisyon içerisindeki anlaşmazlıkları tetiklemesi, üçlü koalisyonun sonuna gelindiği intibaını bir süredir kuvvetlendiriyordu. Dolayısıyla erken seçimlere gidilmesi toplum ve ekonomi çevrelerinde genel olarak olumlu karşılandı.

Şansölye adayları belirlendi

23 Şubat'a kadar sürecek kampanyalarda Almanya’da ilk kez dört şansölye adayının seçim çalışmalarına şahit olunacak. CDU/CSU’nun Şansölye adayı Friedrich Merz’in partisi güncel anketlerde birinci sırada yer alıyor. Merz'in bu kısmi avantajla bu süreçte öne çıkması muhtemeldir.

SPD ise anketlerde son derece başarısız bir çizgiyi sürdüren Şansölye Olaf Scholz’u tekrar aday göstermekte ısrarcı oldu. Toplumdaki destek oranları oldukça düşük olan Scholz’un SPD ve CDU/CSU arasında neredeyse iki katına ulaşan oy farkını nasıl kapatacağı sorusu ise şimdilik yanıtsız. Scholz, SPD’nin politika hedeflerinden ziyade rakibi CDU lideri Merz’in söylem ve politika önerilerinde kritik hatalar yapmasını bekleyecektir. SPD’nin seçim stratejisini bu yöndeki bir beklenti üzerine yoğunlaştıracağı tahmin edilebilir. Ayrıca Scholz'un, Almanya’nın Ukrayna’ya yönelik silah yardımlarını sürdürmesini hedefleyeceği, bununla birlikte burada iddia edilen “dengeli” yaklaşımın daha fazla barış içerikli söylemlerle çeşitlendirileceği muhtemeldir.

Azınlık hükümetinin ortağı Yeşiller de Federal Ekonomi ve İklim Koruma Bakanı Robert Habeck'i şansölye adayı olarak belirledi. Güncel anketlerde dördüncü sırada yer alan Yeşiller’in pek realist olmayan bu beklentisi bir yana anketlerde ikinci sırada yer alan ve yükseliş trendini sürdüren aşırı sağcı Almanya için Alternatif'in (AfD) de ilk kez bir şansölye adayı belirlediği hatırlatılmalıdır. Dört partinin seçim sürecinde şansölye adaylarıyla öne çıkmaları yanı sıra örneğin TV düellolarında karşı karşıya gelmeleri de bekleniyor.

Kampanya sürecinde hangi konular öne çıkacak?

Seçim sürecinde başta Alman ekonomisindeki durgunluk, enerji politikalarındaki sorunlar, emeklilik sistemindeki reform ihtiyacı, borç freniyle irtibatlı Almanya’nın altyapı modernizasyon eksikliğinin yanı sıra göç ve güvenlik gibi politika alanlarının da öne çıkması muhtemeldir. Suriye’deki son gelişmeler neticesinde Almanya’daki göçmenlerin geleceğinin de bilhassa sağ ve aşırı sağ partiler tarafından seçim sürecinde popülist bir çerçevede ele alınması olasıdır. Örneğin, son günlerde Suriyeli göçmenlerin geri dönüşü yönündeki popülist söylemlerde bir artış gözleniyor.

Alman dış politikasındaki inandırıcılık sorununun sürmesinin yanı sıra bilhassa seçilmiş Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Başkanı Donald Trump ile güvenlik politikaları ve ikili ekonomik ilişkilerin hangi yöne evrileceği sorusu da süreç boyunca önem arz edecektir. Dış politikada öne çıkan bir diğer husus Ukrayna’ya yapılan silah yardımlarının geleceği olacaktır. Ukrayna’ya en çok yardım yapan ikinci ülke konumundaki Almanya’nın Trump'ın alacağı muhtemel kararların ardından nasıl bir pozisyon alacağı da öncellikli bir soru olmayı sürdürecektir.

Seçimlerin yapılmasına ve hatta yeni Federal Meclisin bir araya gelmesine kadar Scholz liderliğindeki azınlık hükümetinin bazı öncelikli yasal düzenlemeleri hayata geçirmeyi hedeflediği biliniyor. Azınlık hükümeti 6 Kasım’dan bu yana CDU/CSU ve FDP’nin desteğiyle bazı yasa tasarılarını meclisten geçirse de 2025 bütçesi veya 2024 ek bütçesinin yasalaşması beklenmiyor. Ancak gündemdeki Federal Anayasa Mahkemesinin aşırı sağcı ve popülist akımlar karşısında kuvvetlendirilmesi gibi bazı yasal düzenlemelerin hayata geçirilmesi muhtemeldir.

Koalisyon olasılıkları şimdiden gündeme gelebilir

Son olarak seçimlerin ardından partilerin öncelikli olası koalisyon tercihleri de önümüzdeki haftalarda gündeme gelebilir. CDU çevrelerinde olası bir CDU/CSU-Yeşiller koalisyonu gündeme getiriliyor. Ancak kardeş parti CSU'nun ekonomik durgunluktan Yeşiller’i sorumlu tutarak bu opsiyona karşı çıkması, bu olasılığı zayıflatıyor.

Birlik Sahra Wagenknecht (BSW) gibi yeni siyasi partilerin de muhtemelen meclise girmesinden kaynaklı olarak alternatif üçlü koalisyon ihtimalleri de gündeme gelebilir. Almanya'da yeniden “büyük koalisyon” hükümeti gündeme getirilse de bu ihtimal yıllardır süregelen sorunların çözümüne katkı sunmayacağı sebebiyle kamuoyunda eleştiriliyor.

Sonuç olarak, Almanya'da 16 Aralık’ta gerçekleştirilen güven oylamasının ve önümüzdeki günlerde Cumhurbaşkanı Steinmeier'in Federal Meclisi feshetmesinin ardından erken seçim süreci başlayacaktır. 23 Şubat 2025’te yapılması beklenen Federal Meclis seçimleri Almanya’daki belirsizliğin sonlandırılması için bir fırsat olarak değerlendiriliyor.

Kampanya sürecinde popülist söylemlerin geçmiş seçimlerde olduğu gibi merkezdeki siyasi partiler tarafından benimsenmesi muhtemeldir. Bu olası ayrıştırıcı yaklaşımlar ülkenin sorunlarını çözmede katkı sunmayacaktır. Aksine bu durum, uç ve aşırıcı partilerin normalleştirilmesini ve kalıcılaşmasını hızlandıracaktır.

[1] “Almanya Başbakanı Scholz, Federal Mecliste yapılan oylamada güvenoyu alamadı”, AA, 16.12.2024 https://www.aa.com.tr/tr/dunya/almanya-basbakani-scholz-federal-mecliste-yapilan-oylamada-guvenoyu-alamadi/3426054

[AA, 17 Aralık 2024]