Başkanlık sistemi üzerinde AK Parti ve MHP arasında 1 Aralık'ta varılan mutabakat, Türkiye Cumhuriyeti devletinin yeniden inşasında önemli bir dönüm noktası teşkil etmektedir. MHP uzunca bir süre bürokratik merkezin diğer aktörleriyle birlikte AK Parti'nin ülkede gerçekleştirmeye çalıştığı dönüşüme engel olmaya çalıştı. Dönüşümün kaçınılmaz olduğunu gördüğü noktada ise, kendisine yeni bir misyon biçerek AK Parti ile hareket etme ve dönüşüme ortak olma yoluna gitti. O halde 1 Aralık mutabakatı için eski düzeninçöküşünün tescil edildiği ve yeni devletin inşasının başladığı kırılma anını temsil ettiği söylenebilir. 1 Aralık, Türkiye siyasetinde devrim niteliğinde bir adımdır.
Önümüzdeki süreçte Türkiye siyaseti artık 14 yıldır süren değişim ile değişim karşıtları arasındaki mücadeleler kadar dönüşümün sınırları ve yeni devlet düzeni üzerine verilecek mücadeleye de sahne olacaktır. Bu iki mücadeleden hangisinin daha fazla ön plana çıkacağı önemli bir nokta. Keza, yeni devlet üzerine mücadele siyasetin merkezine oturdukça yeni devletin inşası da daha mümkün hale gelecektir. Şimdiden MHP dışında bazı aktörlerin de bu yönde bir eğilim içerisine girdiğini gözlemliyoruz. Bu eğilimin muhalefetin diğer unsurlarına da zamanla yayılması söz konusu olabilir.
Engelleme çabaları Ancak mevcut durumda halen baskın olan eğilim, yeni devletin inşasının önüne geçilmeye çalışılması.
Yeni devletin inşasının akamete uğraması birkaç durumda gerçekleşebilir. Bunların başında yeni devletin kurucu figürü olan "lider" Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "tiran"a dönüştürülerek halkla arasının açılması yer alıyor. Eski Türkiye aktörlerinden oluşan muhalefetin uzunca süredir bu senaryoya oynadığını biliyoruz. Yine, liderin halkla arasının açılmasının bir diğer nedeni de ekonomik kriz yaşanması olabilir. Günümüzde bu unsurun yeni devlet inşasına saldırının temel noktası haline geldiğini görmek mümkün.
İkinci bir tehlike ise, toplumun kutuplaşarak bir iç çatışmanın içine düşmesi ve dış müdahaleye açık hale gelmesi. Muhalefetin bu senaryoyu da sürekli gündemde tuttuğunu biliyoruz. Elbette tüm bunlara AK Parti ile MHP arasındaki mutabakatın çökertilmesi de eklenmelidir.
O halde, 'yeni Türkiye'nin inşasının lider ile millet arasında güçlü bağların korunması ve toplumun kutuplaşıp bir iç çatışmanın içine çekilerek dış müdahalelere maruz kalmasının önüne geçilmesine bağlı olduğunu söyleyebiliriz. Burada neredeyse tüm yük liderin omuzlarında olacaktır.
Ülkenin tarihi-siyasi şartlarının Recep Tayyip Erdoğan'ı lidere dönüştürdüğü bir gerçek.
Erdoğan bu şartlara verdiği doğru ve gözü pek hamlelerle "çokluk" karşısında "tek" haline geldi.
Bundan sonraki süreçte ise Erdoğan'ın başarısının kıstası, milletle birlikte sistemi "çokluğa" doğru açarak halkın iktidarını temsil eden yeni devleti inşa etmek olacaktır. Tam da bu nedenle anayasada yapılacak değişiklikle tesis edilmesi kararlaştırılan başkanlık makamı lider ile halkın buluşma noktası işlevi görerek önemli bir misyon üstlenecektir.
[Sabah Perspektif, 3 Aralık 2016].