31 Aralık 2019'da ABD'nin Bağdat Büyükelçiliği önünde toplanan Haşdi Şabi taraftarlarının elçilik binasını basarak içeri girmeleri gözlerin yeniden Irak'a çevrilmesine neden oldu. ABD Başkanı Donald Trump yapılan saldırıdan İran'ı sorumlu tutarken büyükelçiliğe ek asker gönderme kararı aldı. Aynı zamanda ABD'nin Bağdat Havalimanı'na düzenlediği hava saldırısında İran Devrim Muhafızlarına bağlı Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani ve Haşdi Şabi Başkan Yardımcısı Ebu Mehdi Mühendis ile Haşdi Şabi yöneticisi Muhammed Rıza Cabiri öldürüldü. Saldırıyla ilgili suçlamaları kesin bir dille reddeden İran'ın özellikle Kasım Süleymani'nin öldürülmesi sonrası alacağı pozisyon oldukça önem kazandı. Bir hafta gibi kısa bir süre içerisinde yaşananlar ABD-İran gerilimini daha da tırmandırırken Irak'ı da tamamen çatışmanın merkezine oturttu.
ABD'nin 27 Aralık 2019'da Kerkük'te bulunan K1 Askeri Üssü'ne yapılan saldırıya misilleme olarak iki gün sonra 29 Aralık'ta Haşdi Şabi'nin önemli kollarından biri olan ve 2009'da terör listesine eklediği Ketaib Hizbullah'ın (Irak Hizbullahı) üslerine saldırı düzenlemesi yaşanan son olayların fitilini ateşlemiştir. Saldırı neticesinde 28 milis hayatını kaybederken 48 milis de yaralanmıştır. Başta Irak Cumhurbaşkanı Berham Salih olmak üzere birçok Iraklı siyasetçi bu duruma sert tepki göstererek ABD'nin Irak egemenliğini ihlal ettiğini belirtmiştir. Daha önce de birçok kez dile getirilen ve özellikle İran'a yakın siyasilerin savunduğu yabancı askerlerin ülkeden çıkarılması talebi yeniden gündeme gelmiştir. Benzer şekilde Necef merkezli en büyük dini mercii Ali Sistani de ABD'yi kınayarak Irak'ın egemenliğinin önemine vurgu yapmıştır.
Elçilik baskınının arkasında İran mı var?
29 Aralık'ta meydana gelen saldırılarda hayatını kaybedenlerin cenazesinden dönen yüzlerce Haşdi Şabi taraftarının Yeşil Bölge'de (hükümet binalarının yanında büyükelçiliklerin ve uluslararası örgütlerin bulunduğu oldukça korunaklı bir bölgede) bulunan ABD Büyükelçiliğini hiçbir direnişle karşılaşmadan basması olayın arkasında İran'ın olduğuna dair iddiaları güçlendirmektedir. Ekim 2019'da patlak veren ve ülke geneline yayılan hükümet karşıtı gösterilerde de bu bölge hedef alınmış fakat Iraklı güvenlik güçleri bölgeye girişe izin vermemiştir. Benzer şekilde Irak Ulusal Güvenlik Konseyi Danışmanı ve Haşdi Şabi'nin resmi lideri Falih Feyyad, İran'a yakın Fetih Koalisyonu lideri Hadi Amiri ve Haşdi Şabi'nin içerisinde önemli bir milis gücü olan ve aynı zamanda ABD'nin İran'ın desteğini aldığı iddiasıyla yaptırım listesine koyduğu Asaib Ehli'l-Hak'ın lideri Kays Hazali'nin de elçilik binasının önünde göstericilerle boy göstermesi İran'ın ABD'ye bir mesajı olarak değerlendirilmektedir.
5 Soru: Kasım Süleymani’nin Öldürülmesi İran İçin Ne İfade Ediyor? https://t.co/0Abb2KhOGj | @prairieair pic.twitter.com/qsqEVRowcs
— SETA (@setavakfi) 3 Ocak 2020
Haşdi Şabi'nin ABD'nin Irak'ta faaliyet gösteren askeri unsurlarına yönelik süregelen tehditlerine karşılık ABD'nin Ketaib Hizbullah saldırısıyla bir cevap vermesi uzun süredir devam eden Tahran-Washington çekişmesinin sahaya bir yansıması olarak değerlendirilebilir. Bu bağlamda ülke geneline yayılan hükümet karşıtı gösteriler karşısında Kasım 2019'da istifa eden Başbakan Abdülmehdi'nin yerine kimin geleceği konusu oldukça önem arz etmektedir. Mayıs 2018 seçimlerinin ardından hükümet kurma çalışmaları aylar sürmüş, İran ve ABD'nin uzlaşısı sonucu Ekim 2018'de Adil Abdülmehdi başbakan olarak görevine başlayabilmiştir. Böyle uzun bir dönemin tekrar yaşanmaması için birçok isim ortaya atılmış durumdadır. Fakat her bir aday için farklı kesimlerden olumsuz tepkiler kolaylıkla yükselebiliyor. İran'a yakın Fetih grubu lideri Hadi Amiri'nin önerdiği ve Cumhurbaşkanı Salih'in onay vermediği Basra Valisi Esad İdani bunlardan sadece bir tanesidir.
İran'ın Irak'ta sergilediği ABD karşıtı tavır kendi üzerindeki baskıyı hafifletmek için bir çaba olarak değerlendirilebilir. Necef ve Kerbela'da İran konsolosluklarının yakılmasıyla zirveye ulaşan İran karşıtlığı elçilik baskını gibi eylemlerle ABD karşıtlığına dönüştürülmek isteniyor. Bunlara rağmen İran'a olan tepkinin azalacağına dair herhangi bir emareden bahsetmek oldukça zor.
Irak'ı ne bekliyor?
Irak'ın içerisinde bulunduğu siyasi, sosyal ve ekonomik zorlukların yanında ABD-İran geriliminin derinleşmesi Irak'ın daha fazla zarar görmesine neden olmaktadır. ABD'nin Irak'taki milis gruplar üzerindeki artan baskısı ve buna karşılık İran'ın nüfuzunu artırma çabası Irak'a her geçen gün daha büyük bir fatura çıkarıyor. Yaşanan son olaylar özellikle de Kasım Süleymani'nin öldürülmesinden sonra Irak adına olumlu bir pozisyon almak pek gerçekçi görünmüyor.
[Sabah, 4 Ocak 2020].