Koronavirüs tehdidinin küresel, bölgesel ya da ulusal etkileri ile ilgili şimdilik bilebildiğimiz en önemli özellik: “Belirsizlik”...
Virüs tehdidinin ne zaman sonlanabileceğini, aşısının ya da tedavi edici ilacının bulunma zamanlamasını bilebilsek, geleceğe yönelik öngörüde bulunmak bir nebze kolaylaşacak.
Birçok alanda değişimin yaşanacağı kesin. Ama değişimin şiddeti ve boyutu ile ilgili söz söylemek için belirsizliğin biraz dağılması lazım.
İnsanlar, belirsizlikten dolayı, şimdilik çoğunlukla rakamlara odaklanmış durumda. Her akşam hangi ülkede ne kadar insanın COVID-19’a yakalandığını, ne kadarının öldüğünü ya da iyileştiğini kendi ülkelerimizle karşılaştırıyoruz. Yayılma hızına bakıyoruz. Benzer ülke karşılaştırması üzerinden iyimser ya da kötümser ruh hâline bürünüyoruz.
Belirsizlik sadece virüsün ne zaman kontrol altına alınabileceği ile sınırlı değil. Aynı zamanda, küresel sistemin, ekonomilerin, mevcut küresel liderlikteki dönüşümün, son dönemde yükselen siyaset anlayışlarının, bilimsel ilerleyişin, hayat tarzlarının ve toplumsal alışkanlıkların ne yönde değişeceğini tam olarak kestiremiyoruz.
Tüm belirsizliklere rağmen bazı alınlarda, son birkaç ay içinde yaşananlara bakarak, öngörüde bulunmak mümkün. Değişimin yönü ile ilgili genelleştirilebilecek hususlar var.
Öncelikle, liberal devlet anlayışının ve mevcut uluslararası sistemin değişimine yönelik tespitler yoğunlaşmış durumda.
Devletlerin piyasa üzerinde etkinliği giderek artacak. Hükûmetlerin piyasalara müdahalesinin gerekliliği, güçlü devlete rağbet üzerinden onaylanacak.
Örneğin, krizin toplumsal maliyetini azaltmaya dönük devlet bankaları üzerinden piyasaya müdahaleler, devletin ekonomide güçlü bir şekilde var olması beklentilerini yükseltecektir.
“Bu dönemde, devlet bankaları olmasaydı ne hâllere düşerdik” sorgulamasını farklı kesimlerin yaptığını biliyoruz.
Ulusal ölçekler üzerinden de, kendi kendine yeterlilik alanlarının genişlemesi bağlamında, devletlerin güçlü olması önemsenecek. Uluslararası ekonomi ve ticarette yaşanacak değişimler, devletleri, bazı maliyetlere katlanma pahasına, “yerlileşme” arayışına itecek.
Devletlerden sonra sorgulanacak ikinci önemli başlık, hükûmetler ve hükûmeti oluşturan ya da oluşturacak siyasal yapı ve anlayışlar. Bu başlığın içinde mevcut hükûmetler de var, iktidar alternatifi olacak siyasi partiler de.
Son yıllarda dünyada popülist siyasetçiler ve siyasal anlayışlar yükseliyordu. Ayağı yere basmayan vaatler ve söylemler üzerinden yükselen “yerel popülizmler” düşüşe geçecek. “Niçin bu kadar büyük şehir hastanelerine yatırım yapılıyor” diyen popülist bir siyasetçiye toplumlar eskisi kadar prim vermeyecek.
Güven veren, ayakları yere basan, krizleri yönetebilen, tecrübeli siyasi liderlikler, siyasi partiler ve yönetimler yükselecek. Güçlü siyasi liderlik ve hızlı karar alıp hayata geçiren siyasi sistemler ve etkin hükûmetler öne çıkacak.
Yabancı düşmanlığı ve göç karşıtlığı gibi radikal söylemler üzerinden yükselen popülist siyaset ve siyasetçilerle ilgili öngörüde bulunmak için biraz erken. Virüs sonrası dönemde bu tip anlayışlar, bu konuları virüs ile ilişkilendirerek, yeni tehdit gramerleri ile güvenlikleştirmeye tabi tutabilirler.
Bir parantez: Yerlileşme siyaseti, kendi devletinin güçlü olması için atılan millî adımlar, dış etki ya da müdahalelere karşı içeride alınan sert tedbirler, popülist siyasetle karıştırılmamalıdır.
Türkiye’de mevcut iktidar ve Erdoğan yönetimleri, uzun süredir “yerli ve millî” bir siyaseti önceliyorlar. Savunma sanayi, sağlık sektörü ve teknolojik yatırımlarda yerli ve millî üretim imkânlarının artması için büyük çaba sarf ediliyor.
Bu açılardan bakıldığında, koronavirüs sonrası dünyanın gideceği yön, Türkiye’de son yıllarda atılan adımların ve yürütülen siyasetlerin haklılığını ortaya çıkarıyor.
Hızlı ve etkin karar almaya dönük siyasal sistem değişimi ve yerli ve millî üretim için yoğunlaştırılan çabaların olumlu sonuçlarını kriz dönemlerinde net bir şekilde görüyoruz.
Sonuç olarak, koronavirüs sonrası dünyanın gideceği yön ile ilgili tartışmalara bakıldığında, Türkiye’nin aslında epeyce önden gittiği anlaşılıyor.
[Türkiye, 24 Mart 2020]