Türkiye son yıllarda savunma sanayii başta olmak üzere teknoloji gelişiminde büyük mesafe kat etmiştir. Ülkenin dışa bağımlılığı her geçen gün azalmış ve üretilen araçlar/platformlar Türkiye'nin askeri savunma kapasitesini çok ileri bir noktaya taşımıştır. Kovid-19 salgını tüm dünyayı etkisi altına alırken bu salgında en çok ihtiyaç duyulan solunum cihazını sayılı günler içinde üretmiştir ve bu, Türkiye'nin teknolojik kapasitesinin nasıl bir boyuta ulaştığının somut göstergesi durumundadır. Tüm bu gelişmeler elbette takdire şayan ancak bu başarı hikayesinden rahatsız olanlar da yok değil. Ana muhalefet partisi son günlerde T3 Vakfı üzerinden Baykar Savunma'yı hedef almış durumda. İtibarsızlaştırma siyasetini bu sefer Türkiye'nin elindeki en etkili silah teknolojilerinden biri olan İHA/SİHA üretimini gerçekleştiren şirkete yönelik gerçekleştirmekte. Peki, CHP'nin bu siyasi hamlesi nasıl okunmalı?
Öncelikle şunu açık bir şekilde belirtmek gerekir ki ana muhalefetin asıl hedefi Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın başarılarını besleyen tüm damarları itibarsızlaştırma siyasetini sürdürmektir. CHP doğrudan Erdoğan karşıtlığının ters tepmesi üzerine, geçtiğimiz belediye seçimleri öncesinde devreye soktuğu ve asılsız iddialar üzerinden siyaset geliştirme tarzını benimsemiştir. Böylelikle siyasetin hak ve hakikat bağlamından koparıldığı "post truth" çağı ile CHP tarzı siyaset müsemma bir görünüm arz etmektedir. Ancak bunun siyasi zihin dünyalarında temel bir gerçeklik olduğu görmezden gelinemez. Bu gerçeklik ana muhalefet partisinin vesayetçi siyasal bilincidir.
Ana muhalefetin Cumhurbaşkanlığı sisteminden darbe söylentilerine kadar oluşturduğu tüm söylem, eski sisteme dönme isteği yani bürokratik oligarşi üzerinden sağladığı imtiyazlı hakimiyete tekrardan sahip olma arzusudur. Cumhurbaşkanlığı sistemi sayesinde millet ile devletin buluşması karşısında bürokrasinin vesayet kurma yeteneğini kaybetmesi, CHP'nin hayat damarlarını tıkamıştır. Türkiye'de hükümet olunan ancak iktidar olunamayan ve iktidarı ancak imtiyazlı bürokrasinin elinde tuttuğu sistemi CHP'nin hasretle araması bu açıdan şaşırtıcı değildir. Elbette sistemsel bir dönüşümü sağlamak ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "bir şekilde" iktidardan düşürülmesi ile mümkün olduğundan, CHP'nin kurguladığı yöntemlerden biri de Erdoğan'ın başarı hikayelerine kaynaklık eden unsurları itibarsızlaştırmaktır.
Bu siyaset tarzının yansıdığı alanların başında da milli teknoloji hamlesi gelmektedir. CHP'nin savunma sanayiinde milli teknoloji ile gelen olumlu tablodan rahatsızlık duyduğu aşikardır. Gerek iç güvenlik meselelerinde gerekse ulusal güvenlik noktasında İHA/SİHA silah teknolojisinin nasıl çarpan etkisi oluşturduğu herkesin malumudur. Suriye'de yürütülen operasyonlarda en etkin şekilde kullanılan ve büyük bir askeri teknoloji avantajı olan bu sistemlerin operasyonlarda sağladığı muazzam katkılar aşikardır. Bugün Suriye ve Libya'da İHA/SİHA'lar ile Türkiye'nin sahada fark oluşturan bir askeri kapasiteye ulaştığı son derece sarihtir. Bu bakımdan dış ve güvenlik politikalarında, Türkiye'nin stratejik silah kapasitesine bu denli yarar sağlayan teknoloji hamlelerinin aynı zamanda Türk dış politikasının otonomisini artıran bir faktör olduğunu da belirtmek gerekir.
Aslında milli teknoloji sayesinde Türkiye'nin bir başka vesayet odağını daha kırdığı söylenebilir. Türkiye, dışa bağımlı savunma sanayiinden bugün kendi kendine yetebilen bir askeri teknolojiye kavuşan ülke konumuna yükselmiştir. Unutmamak gerekir ki, özgün ve yerli İHA/SİHA/TİHA teknolojisini dünyada en etkin kullanan birkaç ülkeden biri olan Türkiye, küresel aktörlerin insafına kalmış bir savunma stratejisini geride bırakalı çok olmuştur. Bu sebeple, aslında CHP'nin iç ve dış vesayetten bir bir kurtulan yeni Türkiye'nin, askeri teknoloji gelişimine yönelik hazımsızlık içerisinde olması çok da şaşılacak bir durum değildir.
Hülasa, ana muhalefet ister kabul etsin ister etmesin, ister hazmetsin veyahut hazmetmesin Ortadoğu'nun yeni normali Türk İHA/SİHA'larıdır. Anormal olan ise CHP'nin eski Türkiye ısrarı ve vesayet özlemidir.
[Sabah, 9 Mayıs 2020].