MHP lideri Devlet Bahçeli Türkiye siyasetine önemli bir müdahalede daha bulundu. 2019 seçimlerinde aday göstermeyeceklerini, Cumhurbaşkanı R. Tayyip Erdoğan'a destek vereceklerini ifade etti. Bahçeli bu desteği Yenikapı ruhuyla, 15 Temmuz ruhuyla ilişkilendirdi ve ortada suni bir seçim ittifakı değil, yerli ve milli siyaset etrafında sahici bir birliktelik olduğunu gözler önüne serdi. Bahçeli'nin bu açıklamasıyla birlikte 2019 seçimlerine iki ana hatta gidileceği, onun dışında bir başka hattın irabda mahalinin olmayacağı açığa kavuşmuş oldu. Bu iki hat zaten ortadaydı esasında. Bahçeli bunları belirgin hale getirdi, siyasal karşılığını net olarak gözler önüne serdi.
***
Bir tarafta yerli ve milli siyaset hattı var ve bu hattı en önde Erdoğan temsil ediyor. Öte yanda Erdoğan karşıtlığı etrafında bir araya gelen CHP ve HDP'nin başını çektiği blok var. 7 Haziran seçimleri sonrasında Kemal Kılıçdaroğlu bu bloğun "yüzde 60'lık bir blok" olduğunu iddia etmişti. Fakat çok kısa süre içinde Bahçeli, partisinin böylesi sorunlu bir bloğun parçası olmadığını göstermişti. Nitekim Bahçeli'nin CHP ve HDP ile ittifaka girmeyeceği anlaşıldıktan sonra FETÖ ondan 5 yıl önce yaptığı gibi bir kez daha MHP'ye kirli bir operasyon çekmeye, partiyi ele geçirmeye çalışmıştı. Bu operasyonu FETÖ adına parti içinde yürütenler 15 Temmuz'dan sonra MHP içinde kendilerine yer olmadığını anladılar ve yeni bir siyasi oluşumun içine girdiler. O siyasi oluşum da şimdi CHP, HDP bloğunun küçük bir parçası olarak yerini almış durumda. Bu bloğun bugünlerde sarıldığı siyasi efsane ne peki? 16 Nisan'da 'Hayır' oyu verenlerin oluşturduğu varsayılan yüzde 48.2'lik blok efsanesi! Böyle bir blok yok esasında. Referandum yaşandı, sonucu evet çıktı ve o süreç hitama erdi. Referandumda hayır oyu verenlerin blok halde önümüzdeki üç seçimde CHP-HDP bloğunu destekleyeceğini varsaymak siyaset bilmemektir.***
Erdoğan karşıtı bloğun 2019 için yaptığı siyasi hesabın Cumhurbaşkanlığı seçimlerini ikinci tura bırakmak ve ikinci turda bütün Erdoğan karşıtlarını seferber ederek sözüm ona zafer kazanmak olduğunu elbette biliyoruz. Bu süreçte onlar için en kıymetli unsur, endişeli AKP'lilerin varlığı. Bu endişeli AKP'lilerin kitlesel bir karşılığının olmadığını, yitirdikleri imtiyazlara ağlayan bir grup kifayetsiz muhteris, bir kısım eski AK Partiliden oluştuğunu da elbette göz ardı ediyorlar. Her neyse Bahçeli'nin seçimlere 22 ay kala yaptığı ittifak açıklaması bu hesapları da alt üst etmiş oldu. Şimdi ne yapacaklar? OHAL'e karşı durarak, şehitleri değil, darbeci askerleri savunarak, her fırsatta Erdoğan'ı eleştirerek bir siyasi destek toplamaya çalışıyorlardı. Bunun 2019 seçimlerinde bir karşılığının olmayacağını görmüş olmalılar. Bu durumda nasıl bir oyun planı kuracaklar peki? Demokratik siyasal rekabet alanı içinde bir şansları olmadığını görüyorlar. İşte bu, üzerinde dikkatle durulması gereken bir nokta. Geçmişte olduğu gibi yine demokrasi dışı müdahale araçlarına tevessül edecekler. Türkiye'ye yönelik dış müdahalelere, özellikle ABD'den gelecek olan ve Türkiye ekonomisine yönelecek saldırılara bel bağlayacaklar. Evet, bir kez daha bunu yapacaklar... 15 Temmuz'da dostu düşmanı çok net görmüş ve gözünü kırpmadan vatanını savunmuş koskoca bir millet de onları izliyor olacak...[Sabah, 10 Ocak 2018].