7 Haziran seçim sonucu 13 yılın ardından tek bir partinin hükümet kuramamasını ortaya çıkarmış, koalisyon dönemi geri dönmüştür. Kasım 2002 sonrası yapılan her seçim, 2002 öncesi Türkiye siyasetinin devam eden kalıntılarını tasfiye eden bir işlev görmüştür. 2002 seçimi, 1990’ların siyaset anlayışının tasfiye sürecini başlatarak, bu dinamikle birlikte “eski düzeni” korumaya çalışan bloklarla, değişimi ve dönüşümü talep eden farklı ideolojik eğilimlerden müteşekkil “koalisyonlar”lar arasında bir mücadele ortaya çıkmıştır. 2007 seçimi, AK Parti’nin siyasal alanda meşruiyetini artırdığı ve Cumhurbaşkanı seçimi üzerinden ortaya çıkan krizin toplum tarafından seçimlerle çözüldüğü bir referanduma tekabül etmektedir.
2011 seçimi ise, AK Parti’nin Türkiye siyasetindeki ağırlığını tahkim etme yönünde önemli bir dönemeçti. AK Parti bir taraftan “Yeni Türkiye” olarak tanımladığı muhafazakâr-demokrat söylem üzerinden siyaset üretirken, diğer taraftan sorunların çözümüne yönelik ortaya koyduğu yeni siyaset biçimine karşı, yeni direnç blokları ortaya çıktı.
AK Parti’ye karşı oluşan mücadele alanı muhalefet gruplarının gittikçe birleşmesini, kendi içinde konsolide olmasını ve en nihayetinde 7 Haziran seçimi öncesinde bir blok halinde hareket etmesini sağladı. AK Parti karşıtlığında oluşan bu yeni bloğun birincil amacı mümkün olduğunca AK Parti’den oylarının aşağı çekilmesini sağlamaktı. AK Parti’ye karşı oluşan bu mücadele alanı AK Parti’nin 13 yıllık iktidar yorgunluğu ve yıpranmışlığı ile birleşince 7 Haziran seçimi AK Parti’nin tek başına hükümeti kurabilecek çoğunluğu kaybetmesi sonucunu doğurdu. Ancak hala yüzde 41 gibi bir seçmen kitlesinin AK Parti’yi desteklemeye devam etmesi de, Türkiye’nin sorunlarının çözümünde AK Parti’nin hala kilit bir konumda olduğunun da göstergesiydi.
Bu analiz, 13 yıllık AK Parti dönemine odaklanarak, 7 Haziran seçiminin Türkiye siyasi hayatı açısından etkisini ve ortaya çıkan sonucun yapısal bir duruma mı işaret ettiğini; yoksa geçici ve konjonktürel bir özellik mi taşıdığına odaklanmaktadır. Bu anlamda seçim sonuçlarının, geçmiş, mevcut durum ve gelecek açısından siyasi partiler için ne anlamına geldiğine odaklanmaktadır. Analiz, 7 Haziran seçim sürecine odaklanarak, Türkiye’nin önündeki kritik meselelerin nasıl bir sürece evrileceğini, Çözüm Süreci, ekonomi, yeni anayasa ve dış politika konuları etrafında incelemektedir.