İç siyaset gündeminde son günlerin en çok konuşulan konusu CHP ile İyi Parti ittifakında bir çatlak olup olmadığı. Her iki parti arasında bazı hususlarda görüş ayrılıkları yaşanması "Millet İttifakı sona mı eriyor?" sorusunu gündeme getirdi. Bu husustaki tartışmalar İyi Parti sözcüsü Yavuz Ağıralioğlu'nun 21 Eylül'de "CHP'nin her yaptığına 'evet' diyerek savunmuyoruz. HDP'ye kimi krediler açarak siyaset yapmanızı doğru bulmuyoruz diyoruz. CHP, HDP ile kurumsal olarak devam edeceğim diyebilir, tercihidir ama biz bu bileşen içinde olmayız" açıklamasıyla alevlendi.
Esasında yerel seçimlerin akabinde yaşanan bazı gelişmeler CHP ile İYİ Parti arasındaki görüş ayrılıklarını net bir biçimde ortaya koymuştu. 19 Ağustos'ta Diyarbakır, Mardin ve Van büyükşehir belediyelerine kayyum atanmasına CHP çok sert tepki göstermiş, Ekrem İmamoğlu başta olmak üzere pek çok CHP'li görevden alınan belediye başkanlarına ziyaret gerçekleştirmişti. İYİ Parti ise CHP'nin aksine atamalara karşı herhangi bir adım atmamış, yalnızca yazılı bir açıklama yapmakla yetinmişti. Yazılı açıklamada ise terörle mücadelenin Türkiye için çok hayati olduğu ve bu konuda taviz verilmemesi gerektiği vurgulanırken atılacak adımların hukuk çerçevesinde gerçekleştirilmesinin altı çizilmişti. İYİ Parti benzer bir duruşu Canan Kaftancıoğlu hakkında verilen hapis cezasıyla ilgili de sergilemişti.
Bu sebeple Ağıralioğlu'nun açıklamaları bazı çevrelerce CHP ile İYİ Parti'nin yollarını kesin olarak ayırdığı şeklinde yorumlandı. Fakat bu noktada meselenin sağlıklı bir biçimde tartışılması için birkaç hususun göz önünde bulundurulması gerekiyor. Bunlardan birincisi CHP ile İYİ Parti'nin bir koalisyon değil ittifak kurmuş olmasıdır. Koalisyonların aksine seçim öncesi ittifaklar farklı partilerin seçim süreçlerinde güçlerini birleştirerek kazanımlarını maksimize etmelerine dayanır. Dolayısıyla seçimlerin akabinde partiler seçim öncesindeki iş birliklerini sonlandırabilir. Nitekim CHP ve İYİ Parti 24 Haziran 2018'deki seçimlerin ardından ittifaklarının sona erdiğini duyurmuştu.
İkinci önemli husus CHP ile İYİ Parti ittifakının pozisyon temelli olmaktan ziyade çıkar odaklı bir ittifak olması. Millet İttifakı'nın mutabakat belgesinde her iki partinin amacı "Tuzak ve hileleri aşıp milli iradenin tecellisini sağlayarak, mutlak kuvvetler ayrılığına dayalı güçlü meclisin olduğu, güçlü bir Türkiye'yi oluşturmak" olarak tanımlanmıştı. Dolayısıyla iki parti arasında ideoloji ayrılığı ve çıkar çatışması bulunsa da "AK Parti iktidarına son verme" amacıyla bir araya gelmiş olan bu iki partinin ittifakının kolayca sona ereceği düşünülmemelidir.
Bir başka önemli husus da İYİ Parti'nin HDP'nin iş birliğinden duyduğu rahatsızlığı son dönemde dile getirmesidir. Zira CHP ile HDP arasındaki örtük iş birliği uzunca bir süredir devam etmektedir. 24 Haziran seçimleri sürecinde "1 Oy İnce'ye, 1 Oy HDP'ye" kampanyasıyla HDP seçim barajını CHP'den gelen oylarla aşmıştı. Yine 31 Mart seçimlerinde İstanbul, Ankara ve İzmir'in de aralarında bulunduğu on bir ilde aday çıkarmayarak CHP-İYİ Parti blokunu desteklemiş ve bu ittifakın gayriresmi ortağı haline gelmişti.
Dolayısıyla HDP halihazırda resmi olmasa da gayriresmi olarak Millet İttifakı'nın bir üyesi haline gelmiş bulunuyor. Bu sebeple İYİ Parti'nin açıklamaları bu husustan rahatsız olan parti teşkilatlarını ve bir adım atılmasını bekleyen seçmenleri teskin edebilmek için atılan bir adım olabilir. Zira İYİ Parti teşkilatlarında partinin kuruluşundan beri devam eden istifalar ve krizler Ağustos'ta gerçekleştirilen Olağanüstü Kongrede de devam etmişti. Partinin kuruluşundan beri yaşadığı kimlik krizi de göz önünde bulundurulduğunda İYİ Parti'nin teşkilatlarını ve seçmenini konsolide etmek amacıyla CHP ile arasına mesafe koymaya çalıştığı söylenebilir. Fakat bunu İYİ Parti'nin Millet İttifakı'ndan kopuşu olarak yorumlamak şu an için mümkün görünmüyor.
[Türkiye, 5 Ekim 2019]