SETA > Perspektif |
Perspektif GSYH 2012-III Çeyrek Değerlendirmesi

Perspektif: GSYH 2012-III. Çeyrek Değerlendirmesi

Türkiye'nin kredi notunun yatırım yapılabilir seviyeye yükselmesi ile olası sermaye girişleri TL'nin değerlenmesine neden olabilir.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, 2012 yılı birinci çeyrekte gerçekleşen yüzde 3,4 ve ikinci çeyrekte gerçekleşen yüzde 3 oranındaki Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYH) büyüme oranı, 2012 yılı üçüncü çeyreğinde bir önceki yılın aynı dönemine göre reel olarak yüzde 1,6 oranında artmıştır. Böylece 2012 yılı üçüncü çeyreğinde GSYH cari fiyatlarla 377.584 milyon Türk Lirası’na ve 209.248 milyon Amerikan Doları’na ulaşmıştır. Bu veriler ile birlikte Türkiye ekonomisi, 2012 yılı üçüncü çeyrekteki büyüme oranı ile küresel ekonomik krize rağmen, 2009 yılının son çeyreğinden itibaren son 12 çeyrek boyunca beklentilerin altında olsa da aralıksız büyümesini sürdürmüştür. Diğer yandan, 2012-2014 Orta Vadeli Program (OVP)’da 2012 yılı için hedeflenen yüzde 4 ekonomik büyüme oranı, 2012 yılında 2013-2015 yılları için hazırlanan son OVP’de yüzde 3,2 olarak revize edilmiştir. İlk dokuz aylık dönemde yüzde 2,6 büyüyen ekonominin, 2012 için hedeflene yüzde 3,2 oranına ulaşması için son çeyrekte daha yüksek oranda (yüzde 4’ün üzerinde) büyümesi gerekir.

Türkiye, yapısal nedenlerden dolayı artan cari açık problemine rağmen ekonomik büyümede son 10 yılda önemli gelişmeler göstermiştir. Türkiye ekonomisinin makroekonomik değişkenlerde gösterdiği iyileşmeler, ulaştığı siyasi ve ekonomik istikrar ve sahip olduğu ekonomik büyüme potansiyeli sayesinde 2002-2011 döneminde GSYH’da ortalama yüzde 5,2’lik reel büyüme gerçekleşmiştir. 2012 yılı üçüncü çeyrek döneminde de ekonomik büyümede yapılan frene rağmen, ekonomide büyüme trendinin devam ettiği görülmüştür. Bu dönemde, G-20 ülkeleri içerisinde en yüksek ekonomik büyüme oranına sahip olan ülke yüzde 7,4 ile Çin olurken, ikinci ülke yüzde 6,2 ile Endonezya ve üçüncü en yüksek büyüme oranına sahip olan ülke yüzde 3,3 ile Meksika olmuştur. Türkiye ise beklentilerin altında olsa da yüzde 1,6 oranı ile AB ülkeleri ortalamasının üzerinde bir büyüme gerçekleştirmiştir.

İÇ TALEP DARALIYOR, İHRACAT BÜYÜMEYE KATKI YAPMAYA DEVAM EDİYOR
2011 yılındaki yüksek cari açığa önlem olarak, Türkiye ekonomisi, ekonomik büyüme ve cari açık arasında tercih noktasına gelmiştir. Bu tercih doğrultusunda Avrupa Birliği ülkelerindeki parasal genişlemenin aksine bir politika izlenerek sıkı para politikası hedeflenmiştir. Bu hedefe yönelik olarak Merkez Bankası tarafından kredi hacmi daraltılarak iç talep yavaşlatılmıştır. 2012 yılı üçüncü çeyreği itibariyle yurt içi nihai talep daralmaya devam etmiş, ihracat ise küresel büyüme görünümündeki zayıflamaya rağmen artış eğilimini korumuştur.

Son iki yıldır sürekli olarak artan ihracat, 2012 yılı birinci ve ikinci çeyrekte olduğu gibi üçüncü çeyrekte de Türkiye ekonomisinde büyüm.