CHP'de beklenen oldu ve Kılıçdaroğlu kurultay yok dedi. Olağanüstü seçimli kurultay yapılabilmesi için 16 Temmuz'da başlayan imza toplama süreci 30 Temmuz'da tamamlandı. Muhalif kanadın iddiasıyla noter tasdikli 630 imza Genel Merkez'e ulaştırıldı. Genel Merkez ise yaptığı incelemeler sonrasında 618 belgenin teslim edildiğini; bunlardan 4'ünün mükerrer, 4'ünün ilgilisinin dışında suret tasdiki yaptırılmış fotokopi olduğunu; 5'inin gündem birliğini sağlayamadığını; 5'inin kurultay delegesi olmayan kişilerce verildiğini açıkladı. Ayrıca, 31 delegenin de imzasını geri çektiğini belirterek, muhalif kanadın 569 geçerli imzaya ulaştığını, bu nedenle olağanüstü kurultay yapılmayacağını kamuoyuna duyurdu.
Gelinen bu noktada, CHP'de ne olacağı açısından meselenin iki yönü var. Birinci yönü Genel Merkez ve muhalif kanadın ne yapacağı, ikinci yönü ise ne yapması gerektiği ile ilgilidir.
Olağanüstü seçimli kurultay için muhalif kanat yeterli sayıya ulaşamasa da 569 çok kritik bir sayı. Genel merkez için önemli bir mesaj içeren, Kılıçdaroğlu'nun izlediği siyaseti ve başarısı(zlığı)nı sorgulayan ve meşruiyetini çok ciddi şekilde yaralayan bir delege sayısı. Kılıçdaroğlu'nun bu mesajı aldığını ve gereğini yapacağını söylemek ise oldukça zor görünüyor. Çünkü Kılıçdaroğlu büyük olasılıkla beklemediği düzeyde çıkan bu delege sayısından tedirgin oldu. Ancak değişim değil değişiklik mesajı verdi ve MYK'da yenilenmeye gideceğini söyledi. Böylece Kılıçdaroğlu palyatif bir çözümle yapısal sorunların üstünü örtmeye çalışıyor. İzlediği siyasetin güçlü bir toplumsal karşılığının olmadığını görmek istemiyor. Dolayısıyla, CHP'de değişmemenin ayak sesleri geliyor. Bu uzun süredir şampiyon olamayan ve mevcut sezonu da iyi geçirmeyen bir futbol takımında başkanın koltuğunu koruyup, teknik direktör ve futbolculara cezayı kesmesine benziyor.
CHP'deki muhalif kanat ise 569 delegenin imzasına sahip çıkma ve mücadeleye devam mesajı verdi. Mücadeleye ilişkin her yöntemin masada olduğunu belirtti. Parti içi mücadeleyi seçerseler muhalif kanat üç yöntemi ön plana almış görünüyor: Tekrar olağanüstü kurultay için imza süreci başlatmak, tüzük kurultayı için imza süreci başlatmak veya yargıya gitmek. Yine, bu üç yöntem de genel başkan ve yönetim değişikliğini işaret ediyor. CHP'nin yapısal sorunlarına dokunmuyor.
Bu yapısal sorunların aşılması açısından, meselenin ikinci yönü olan yapılması gerekenlere bakıldığında, öncelikle CHP'nin farklı toplumsal kesimlerle, yani halkla olan mesafesini kapaması gerektiği söylenebilir. Yeni sistemde iktidar olmak için aranan % 50+1 koşulu da hesaba katıldığında, CHP'nin % 20-25'lik kemik oyunun dışındaki seçmen kitlelerine ulaşması ve onlarla sahici ilişkiler kurması gerekiyor. İkincisi, CHP özellikle 2013 yılından itibaren savrulduğu yerden kendini çıkararak, önceliğine Türkiye'yi yerleştirmeli ve her türlü siyasi gelişmeyi AK Parti iktidarına vereceği zarar üzerinden değil Türkiye'ye doğuracağı fayda ve maliyet üzerinden ele almalı. Üçüncüsü, Erdoğan ve AK Parti karşıtlığını aşırı şekilde yüklediği ve psikolojilerini bozduğu seçmen tabanını dönüştürmelidir. Sadece bu dönüşüm sayesinde "intikam" çığlıkları seçim meydanlarından uzaklaşır ve partinin yeni toplumsal kesimlere açılması için bir zemin oluşur.
Yaklaşık 2 aydır televizyon programlarında CHP'nin sorunlarını nasıl aşacağına yönelik sayısız öneri sunuluyor. Ancak, CHP yönetiminin bunlara kulak verdiğini söylemek çok zor. Muharrem İnce'nin de böyle bir dönüşümü istediğini gösteren güçlü bir delil yok. Veya istese bile böyle bir dönüşümü başarabileceğine dair ciddi kuşkular var. Bu kuşkulu bakışta Muharrem İnce'nin seçim sonrası performansı etkili. Bir sonraki yazıda da belki bu konuyu açarız.
[Fikriyat, 10 Ağustos 2018].