SETA > Yorum |
Faizden Talebe Giden Yol

Faizden Talebe Giden Yol

Faiz Kanalı: MB'nin açıkladığı faiz değişimi, borç paranın marjinal maliyetinde değişime yol açıp bankaların da uyguladıkları oranları düzenlemesini beraberinde getirebilir.

Türkiye ekonomisi upuzun yıllar boyunca yüksek ve oynak enflasyonun gölgesi altında kaldı. Bu bağlamda, 2001 Krizi sonrası hayata geçen dönüşüm sürecindeki temel unsurlardan biri, TCMB'nin, fiyat istikrarı odaklanmasına geçmesi ve araç bağımsızlığının sağlanması oldu. Ve ilgili düzenlemelerin de katkı vermesiyle, kronik baş ağrımız yüksek enflasyona veda etmeyi başardık.

Tabii bu süreçte aktif politika aracı olarak kullanılan faiz oranları da, ekonomide rol oynayan kritik aktörlerden biri haline geldi. Nitekim para politikası fiyat istikrarını sağlamaya çalışırken, bunu büyük ölçüde toplam talep üzerinde etki yaratarak sağlıyor. İşte politikanın talep ve enflasyon üzerinde nasıl bir etki yaptığını gösteren kanalların bütününe de, “parasal aktarım mekanizması” diyoruz.

Son dönemlerde sıkça gündeme gelen faiz-enflasyon-büyüme tartışmalarını da, bu mekanizma çerçevesinde ele almak sağlıklı. O halde mekanizmanın genel resmini çizerek, faizin sistemde nasıl bir akış gerçekleştirdiğine göz atalım.

MEKANİZMANIN AŞAMALARI

Mekanizmamız, birkaç aşamadan oluşuyor. Buna göre, faiz kararları 1. aşamada; piyasa faiz oranları, varlık fiyatları, beklentiler ve döviz kuru kanalları üzerinde etki gösteriyor.

Bu etkileşim, mekanizmanın 2. aşamasında, yatırımcı ve tüketicilerin, tasarruf, harcama ve yatırım davranışlarını etkiliyor. Bu şekilde iç ve dış talebi şekillendiren kararlar da, toplam talep ve büyüme üzerinde rol oynuyor.

3. aşamada ise, hedef tahtasındaki fiyat istikrarına ulaşan kanallar var. Nitekim taleple şekillenen iç fiyatlar, enflasyona doğrudan etki ediyor. Bu aşamaya katkı veren bir diğer zincir de, döviz kuru. Zira kurdaki değişim, ithal mal fiyatlarını ve dolayısıyla enflasyonu etkiliyor. Ayrıca faiz oranlarının da, maliyetleri etkileyerek enflasyona direkt katkı yaptığını ifade edelim.

Öte yandan, mekanizmadaki çeşitli kanalların, Merkez Bankalarının (MB) kontrolü dışındaki gelişmelerden de etkilendiğini belirtmek gerek. Küresel piyasalardaki dinamikler başta olmak üzere, emtia fiyatları, risk primleri gibi unsurlardaki değişimler, mekanizmayı etkileyip para politikasının yönünü ve etkinliğini farklı bir boyuta taşıyabiliyor.

FAİZİN AKTIĞI KANALLAR

Her bir kanalın, faiz değişimine farklı düzeyde tepki gösterebilmekle birlikte, birbirinden etkilenme durumu olduğunu da belirterek, hangisi ne yapar bir bakalım.

Faiz Kanalı: MB'nin açıkladığı faiz değişimi, borç paranın marjinal maliyetinde değişime yol açıp bankaların da uyguladıkları oranları düzenlemesini beraberinde getirebilir. Bu ise; piyasadaki faizleri ve sonucunda, fon arzı ile talebini etkilemek anlamına gelir. Böylece para otoritesi, hem hane halkları hem de firmaların kararlarını etkileyerek talebe nüfuz eder.

Varlık Fiyatları Kanalı: Faiz değişiklikleri, yurtiçi varlık fiyatlarını da etkiler. Örneğin; MB'nin faizi düşürmesi durumunda, hisse senetlerine talepte artış beklenir. Bu ise, söz konusu varlıklarda fiyat artışına sebep olur. Bunun ise firmaların değerini yükselterek yatırımları artırması, muhtemel bir sonuçtur. Benzer bir etki, birey servetleri üzerinde de görülüp tüketime sirayet etme potansiyeli taşır. Burada konut dâhil başka detaylar da var ancak girmiyorum.

Beklentiler Kanalı: Faiz değişimleri, ekonominin geleceğine dair beklentileri ve güveni etkileme gücüne sahiptir. Örneğin; faiz kararlarının geleceğe yönelik algıyı şekillendirip yatırım kararlarına yön verdiği ifade edilebilir. Hane halkları için ise faiz değişimi, iş, gelir ve enflasyon gibi ana faktörleri sorgulamalarına ve harcamalarını bu şekilde belirlemelerine sebep olur. Merkez Bankalarının, bağımsızlık ve güvenilirlik ilkelerini muhafaza etmeleri de, bu kanal bağlamında önem taşır.

Döviz Kuru Kanalı: Faiz değişiklikleri, mekanizmada döviz kuru üzerinde de rol oynayarak talebi etkiler. Bunun arkasında yatan neden, reel faiz oranlarının söz konusu ülkede yapılan portföy yatırımlarının ana belirleyicilerinden olmasıdır. Örnek olarak; faiz indirimi sonrası görülebilecek bir sermaye çıkışı, ulusal paranın değerini düşürür. Bu ise, net ihracata katkı verici yönde bir değişimle, toplam talebi olumlu etkiler.

KURUN YERİ AYRI

Öte yandan, yurt dışı faiz oranlarının da aralarında bulunduğu diğer çeşitli faktörlere bağlı olarak, para politikasının kur üzerinde ne derece net bir etki yapacağını belirlemenin zor olduğunun altını çizelim.

Ayrıca faizin, kur kanalıyla talebe ulaşma zincirinde yer alan bir diğer unsurun da, birey ve firmaların borç ve varlıklarındaki yabancı para düzeyi olduğunu belirtmek gerek.

Döviz kuru, iktisadi aktiviteyi bu yollarla etkilemenin yanı sıra, ithalat fiyatları kanalıyla enflasyon üzerinde de direkt rol oynar. Bu nedenle, kur kanalının, mekanizmanın en hızlı kanallarından biri olduğunu ifade etmek mümkün. Bu kanal ayrıca, finansal istikrar açısından da, özellikle Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeler için önem taşıyor.

Faiz değişimi, ekonomik büyümeyi işte bu aktarımlarla etkilerken, son aşamada da enflasyona yön veriyor. Dolayısıyla, fiyat istikrarını önceleyen Merkez Bankaları'nın, talebin enflasyona etkilerini ölçerek hareket etmesi kaçınılmaz...

AYNI YERE VARIYORUZ

Faiz akışına dair ana hususlar bu çerçevede olmakla beraber, mekanizmanın bazı gürültülerden etkilendiğini de tekrar vurgulamam gerek. Kur geçişkenliği, dolarizasyon ve rezervler gibi bu tür sürtüşmelerin yanı sıra, kontrol dışı şoklar da aktarım üzerinde yansımalar gösteriyor. Dolayısıyla, politika kararlarının nihai sonucu, tüm bu parametrelerin de rol oynadığı bir konjonktüre bağlı.

Tüm bunlar ise, para politikasının işleyişindeki gürültüleri azaltarak daha etkin sonuçlar elde etmek için, bir yandan güvenin itinayla korunması, diğer yandan da yapısal reformlara daha çok odaklanılması gerektiğine işaret ediyor.

Velhasıl, nereden yola çıksak aynı yere varıyoruz.

[Yeni Şafak, 15 Mayıs 2015]