Bir süredir suni yollarla şişirildi ve etrafında bir efsane oluşturulmaya çalışılan PKK balonunu konuşuyoruz. Bu aslında devletleştirilmeye çalışılan PKK’nın ihtiyaç duyduğu efsaneyi üretmeyi amaçlıyordu. Şoven bir söylem, fabrike edilmiş kahramanlık hikâyeleri, şekere batırılmış suçlarıyla PKK’nın profesyonel bir şekilde pazarlandığına şahit olduk. Hava imkânları, özel kuvvetleri ve gelişmiş silahlarıyla DEAŞ’ın saha hâkimiyetini kıran ABD’nin başını çektiği dış güçler, tüm payeyi PKK’ya verme yarışına girdi. Kahramanlık hikâyesi olmadan bir devlet kurulamazdı; “DEAŞ’la mücadele efsanesi” tam da bu ihtiyacı karşıladı.
Bu hikâyenin girişiydi. Ağdalı sözlerle başlayan, dünyanın en ilkel, en bağnaz ve en eli kanlı terör örgütlerinden birisinden devlet kurucu aktör çıkarma uğraşı içerisindeki giriş bölümüydü. Dezenformasyonun derecesi o kadar yüksekti ki bu bölümde, PKK’lıların gerçekle ilişkisi tamamen koptu. Sanrılarla örülü dünyaları, şoven rüyalarla doldu.
Hikâyenin gelişme bölümünde ise Türkiye “gerçeğe çağrı” yaptı. Fırat Kalkanı bir taraftan DEAŞ hikâyesinin sonuç bölümünü başlatırken, diğer taraftan da PKK hikâyesinin gelişme bölümünün akışını değiştirdi. DEAŞ’ın mesianik hayallerini baltalarken, ruh ikizi PKK kültünün kuşak, devlet, devletçik hayallerine karabasan oldu. İkinci paragraf ise Zeytin Dalı ile başladı. PKK için Batı’da kurulan halisünatif cümlelerin Batılılar nezdinde bile anlamını yitirten gerçekliği, Türkiye sahada kurmaya başladı. Efsaneler birer birer buharlaştı.
Fırat’ın doğusundan gelen SDG’lilerin Afrin’de Türkiye’ye karşı çatışmalara girmesiyle, SDG-PKK-YPG ayrımı çöpe atıldı. Harf israfı bu ayrımın sahada hiçbir anlam ifade etmediğini en başta PKK’lılar göstermiş oldu. Ele geçirilen şehirlerdeki örgüt elebaşının posterleri bile ABD’nin “PKK-YPG” ayrımını anlamsızlaştırmaya yetti. PKK’yı İran’a karşı kullanma hayaliyle yaşayan CENTCOM da, Afrin’de PKK’nın yardımına koşan İran ve rejim destekli milislerle birlikte başka bir gerçeklik duvarına toslamış oldu. PKK’nın Afrin’de sömürdüğü çocuk savaşçılar, sivil kalkanlar, kadınlar, yaşlılar, doğrudan sivillerin hedef alınması vs. ile birlikte işbirliği yapılan terör örgütünün gerçek yüzü bir kez daha açığa çıkmış oldu. “Dağa sigara izmariti atmayan” PKK’lılardan sivillere ayırt etmeksizin roket atan PKK’lılara doğru hızlı bir geçiş yaşandı.
Daha da önemlisi PKK’nın çatışma kabiliyeti etrafında örülen efsane bulutları da Türkiye’nin Afrin’de estirdiği Zeytin Dalı rüzgârıyla bertaraf oldu. Sadece Türkiye’ye karşı değil ÖSO unsurlarına karşı bile bir varlık gösteremediler. Bülbül, Rajo, Şeyh Hadid derken Cinderes’i de hızlı bir şekilde kaybettiler. Etkisiz hale getirilen 3000’in üzerindeki PKK’lı, yanlarındaki yabancı terörist savaşçılar ve İran-rejim destekli milisler, PKK hikâyesinin gelişme bölümünün en çarpıcı unsurlarından oldu.
Hikâyenin sonu PKK için acıklı bitiyor. Birer birer çöken efsaneleri, dış desteğe rağmen darmadağın olan cepheleri, Afrin şehir merkezinde sonucu yazılacak hikâye için okuyucuya fikir veriyor.[Akşam, 9 Mart 2018]