- ABD Başkanı Donald Trump’ın azil sürecinin arka planında ne var?
Başkan Trump’ın görevden azledilmesi Mueller raporunun yayımlanmasından önce yoğun biçimde tartışılıyordu. 2016 seçimlerinde Rusya’nın Amerikan seçimlerine müdahalesi ve Trump’ın başkanlığı döneminde Rusya soruşturmasını engellemeye çalıştığı iddiaları Mueller soruşturmasının konusu olmuştu. Mueller raporunda Trump’ın Rusya’yla kumpas kurduğu iddiaları konusunda yeterince delil bulunamadığı açıklandı. Rapor başkanın Rusya soruşturmasını engelleyerek adaletin tecellisini engelleme suçu işleyip işlemediği konusunda ise birçok suç teşkil edebilecek örnek ortaya koymasına rağmen nihai bir yargıda bulunmadı. Bunda Mueller’ın Adalet Bakanlığının halihazırda görevdeki bir başkana karşı dava açılamayacağı yönündeki direktifini esas alması rol oynadı. 2018 ara seçimlerinde Kongrenin alt kanadı Temsilciler Meclisinde çoğunluğu ele geçiren Demokratların farklı komisyon soruşturmalarıyla konunun üzerine gitmeye çalışmalarına rağmen kamuoyunda görevden azil yönünde yoğun bir destek oluşmadı. Temsilciler Meclisi sözcüsü Demokrat Nancy Pelosi görevden azil isteyen liberal sol tabana böyle bir süreç başlatmalarının 2020 başkanlık seçimlerinde Demokrat Parti aleyhine işleyebileceğini salık veriyordu. Trump’a karşı azil süreci başlatmanın ülkeyi gereksiz meşgul edeceği, seçimlerde Demokratlar aleyhine sonuç vereceği ve Trump’ın tabanının daha da motive olacağı gibi tezler şimdiye kadar azil sürecinin başlatılmasını engellemişti.
- Görevden azil süreci neden şimdi başlatıldı?
Trump’ın görevden azli tartışmalarının iyice azaldığı ve 2020 seçimleri öncesinde Demokrat Parti aday adaylarının yarışının öne çıktığı bir süreç yaşanırken istihbarat başmüfettişinin ulusal istihbarat direktörüne 26 Ağustos 2019’da gönderdiği mektup azil sürecini başlatan düğme fonksiyonu görmüş oldu. Başmüfettişin mektubu istihbarat toplumunun bir üyesinin muhbirlik yasası kapsamında resmi bir şikayette bulunduğunu ulusal istihbarat direktörüne iletiyor. Şikayette Başkan Trump’ın Ukrayna cumhurbaşkanına baskı yaparak muhtemel rakibi ve eski başkan yardımcısı Joe Biden’ın oğlu Hunter Biden’ın Ukrayna’daki işleriyle ilgili “kirli çamaşır” bilgisi edinmeye çabaladığı ve bunun Beyaz Saray yetkilileri tarafından üstünün örtülmeye çalışıldığı suçlamalarında bulunuyor. Bu şekilde Trump yabancı bir gücün yardımıyla 2020 seçimlerinde kendi lehine siyasi avantaj yaratarak Amerikan seçimlerine halel getirme, yozlaşma, Anayasa’yı ihlal ve görevini kişisel çıkarı için kötüye kullanma suçlamalarıyla karşı karşıya. Başkan Trump’ın Ukrayna cumhurbaşkanıyla görüşmesinde kötü bir şey olmadığını söyleyerek konuşmanın kayıtlarının yayımlanmasına izin verdiğini açıklamasına rağmen Nancy Pelosi kayıtların içeriğini görmeyi beklemeden görevden azil süreci başlatacaklarını ifade etti. Uzun zamandır azil çağrılarına direnen Pelosi 2020 seçimine müdahale çabası ve Anayasa’nın ihlali olarak gördüğü bu gelişmeler karşısında parti tabanının baskısına karşı koymamayı tercih etti. Pelosi halihazırda Temsilciler Meclisindeki altı komitenin görevden azil süreci doğrultusunda çalışacaklarını açıkladı.
- Azil süreci nasıl işleyecek?
Şu aşamada Temsilciler Meclisinde istihbarat ve adalet komiteleri başta olmak üzere toplamda altı komite görevden azil için hukuki zemin olup olmadığını soruşturacak. Adeta savcı görevi ifa edecek olan bu soruşturma sürecinin sonunda başkanın işlediği iddia edilen suçlarla ilgili görevden azil maddeleri yazılarak Temsilciler Meclisinde oylamaya sunulacak. Bu oylamada salt çoğunluğun evet oyu kullanması durumunda başkan hakkındaki suçlamalar kabul edilmiş olacak ve bu süreçte mahkeme görevi görecek olan Kongrenin üst kanadı Senatoya sevk edilecek. Senatoda normal mahkemelerdeki yargılama sürecine benzer bir şekilde başkanın yargılanması sonunda senatörlerin oyuna sunulacak. Senatoda üçte iki çoğunluk sağlandığı takdirde başkan görevden alınmış olacak ve yerine başkan yardımcısı başkanlık döneminde kalan sürenin sonuna kadar başkan olacak. Senatonun üçte iki çoğunluğa erişememesi durumunda ise başkan normal mahkemelerdeki sürece benzer şekilde beraat etmiş sayılacak.
- Trump görevden alınır mı?
Resmi azil uzun ve karmaşık bir hukuki süreç teşkil ediyor. Yukarıda anlatılan sürecin 2020 seçimlerinden önce sonuca bağlanıp bağlanamayacağı kuşkulu ancak seçimlere kadar görevden azil sürecinin siyasi tartışmaların ana eksenini belirleyeceği kesin. Sürecin Trump’ın tabanını daha da motive edip işine yarayabileceği tezleri öne sürülürken buna karşın başkanın etrafındakilerin sürekli Kongreye ifade verme durumunda kalmasıyla yıpranması da kaçınılmaz olacak. Tarihte Kongrenin iki kanadından da mahkum edilerek görevden alınan bir başkan olmamış. Andrew Johnson ve Bill Clinton Temsilciler Meclisi tarafından görevden azledilmeleri oylamasında evet çıkması sonrasında Senatoda beraat eden iki başkan olarak tarihe geçtiler. Başkan Nixon ise Watergate skandalı sonrasında daha azil sürecinin başında azil maddeleri komitede kabul edilir edilmez istifa ederek oylama safhasına geçilmesine fırsat vermemişti. Halihazırda Trump’a karşı azil sürecinin Temsilciler Meclisinde başarıya ulaşması güçlü bir ihtimal ve başkanın istifa etmesi ise nispeten zayıf bir olasılık olarak öne çıkıyor. Bu durumda azil maddelerinin Senatoya gelmesi ancak üçte iki çoğunluğun sağlanamayarak Trump’ın beraat etmesi en güçlü senaryo olarak önümüzde duruyor. Mevcut durumda 52 Cumhuriyetçi ve 46 Demokrat senatör dengesinde 60 senatörün Trump’ı görevden azil oyu vermesi düşük bir ihtimal. Dolayısıyla Trump’ın sonunda görevden alınmasının son derece zor olduğu ancak siyasi olarak ciddi zarar göreceği bir sürecin başladığı söylenebilir.
- Azil sürecinin 2020 başkanlık seçimine etkisi ne olur?
2020 başkanlık seçimine giderken Trump’ın Cumhuriyetçi Parti içerisinde son derece yüksek bir desteğe sahip olduğu biliniyordu. Bununla birlikte ekonomik göstergelerin genel olarak iyi gitmesi ve Trump’ın dış müdahalelerden uzak durması 2016 seçimlerinde verdiği sözleri yerine getiren başkan imajını güçlendiriyordu. Ancak 2020 seçimlerine giderken tabanını mobilize tutmak adına sert söylem ve göçmen karşıtı politikalarına devam etmesi ise Demokratların da son derece mobilize olmasını sağlıyordu. Bu bağlamda başlatılan azil sürecinin Trumpçı kitleleri daha da motive etmesi mümkün zira kendi taraftarları arasında Trump ne yaparsa yapsın Demokratlar tarafından zaten azil sürecine gidecekti şeklindeki görüş hakim. Öte yandan azil süreci soruşturması ve azil maddelerinin hazırlanması sürecinde ortaya çıkacak usulsüzlük ve kanunsuzlukların Trump yönetimini yıpratması ve Trump’ın kamuoyunu istediği gibi şekillendirememesi ihtimali de göz ardı edilmemeli. Bu durumda Amerikan seçmeninin yaklaşık yüzde 40’lık bir bölümünü oluşturan bağımsız seçmenlerin ekonomiden memnun olmalarına rağmen Trump’ın yönetim tarzından yorulmuş olup olmadıkları seçimde belirleyici olacak. Özellikle Florida, Pennsylvania, Michigan, Arizona, North Carolina ve Wisconsin gibi salıncak eyaletlerde belirlenecek olan başkanlık seçimlerinde Demokrat Parti adayının Biden olması durumunda Trump’a karşı şanslarının Hillary Clinton’a nazaran daha yüksek olacağını söylemek mümkün. Demokrat Parti içerisindeki liberal sol kanatla (Elizabeth Warren ve Bernie Sanders) merkezin (Joe Biden) ne kadar bir araya gelip bu kritik eyaletlerde başarılı olup olmayacakları belirleyici olacak. Başkan Trump’ın 2016’daki başarısında Clinton’a karşı duyulan antipati ciddi rol oynamıştı. Joe Biden’ın temiz imajı ve işçi sınıfıyla iyi ilişkilerinin Trump’ın hitap ettiği beyaz alt sınıflara çekici gelmesi mümkün. Seçmenlerin Demokratlara azil süreci dolayısıyla tepki göstermesi durumunda azil süreci Trump’ın işine yarar aksi takdirde başkanı yıpratacak zor bir süreç başkanlık seçimlerini Demokratlar lehine etkileyebilir.