Koronavirüs (Covid-19) virüsünün aşısı veya tedavisi bulunarak kesin yaygınlaşması önleninceye kadar sosyal hayatın tüm alanlarında "yeni normalin" inşası kaçınılmazdır. Bu kaçınılmaz durum eğitim için de geçerlidir. En önemli belirleyici ise koruyucu bir önlem olan fiziksel mesafe kuralının devam ettirilmesidir. Salgınla mücadelede bunun ne kadar önemli olduğunu anlamak için MEB 2019 verilerine göz atmak gerekir. Buna göre, örgün eğitimde okul öncesinden ortaöğretime kadar toplam 18 milyon 108 bin 860 öğrenci ve 1 milyon 77 bin 307 öğretmen vardır. Bu sorunun iki önemli boyutu, eğitim ortamlarının ve ulaşım süreçlerinin buna göre düzenlenmesidir. Yeni parametreler çerçevesinde her okul, ilçe ve il düzeyinde eğitim süreçlerinin planlanıp yönetimi gerekmektedir.
2020-2021 öğretim yılında en önemli sorunlardan biri eğitim mekanlarının planlanması olacaktır. Çünkü Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde ikili eğitim yapan ve sınıftaki öğrenci sayısının oldukça yüksek olduğu okullar bulunmaktadır. Diğer bir güçlük ise bahçeleri küçük veya yetersiz olan okullardır. Milli Eğitim Bakanlığının ve diğer eğitim yöneticilerinin bu güçlüklerin aşılması üzerine çalışmaları gerekmektedir. Bu güçlüklerde kat edilecek yol, okulların açılmasından sonraki salgınla mücadelenin başarısının oldukça önemli bir belirleyicisi olacaktır.
Fiziksel mesafe parametreleri çerçevesinde eğitim mekanlarının en verimli şekilde yönetebilmesi için okul ve sınıf sayısının arttırılarak fiziksel mekanların büyütülmesi gerçekçi bir hedef değildir. Mali daralma ve ülke nüfus artış hızının düşmesiyle birlikte köy/kasaba ve hatta ilçelerde boş kalan okullar böyle bir hedefi anlamsız kılmaktadır. Fiziksel mekanların büyütülmesi hedefi ancak başarısız yönetimlerin mazereti olabilir.
Çözümün belirleyicileri ve adımları şunlar olabilir:
Yeni eğitim yılında "eğitimde yeni normal" çerçevesinde eğitime devam edilmelidir. "Gençlerin hayatı eğitimden değerlidir" yaklaşımı sadece içeriksiz siyasal bir propagandadır. Bu yaklaşımı bazı eğitimcilerin siyasi rant amacıyla dillendirmesi büyük bir talihsizliktir.
Öğrencilerin sabahçı ve öğlenci şeklinde nöbetleşe okullara gelmeleri planlanabilir. Böylece sınıf mevcutları azaltılarak öğrencilerin temasları ez aza indirilebilir. Bu durumda sabahtan öğlen eğitimine geçişte okullardaki tüm mekanların dezenfekte edilmesi çalışmaları çok daha önemli olacaktır.
Mekan sorunu olan ve ikili eğitime devam eden okullarda uzaktan ve yüz yüze eğitim beraber ve iç içe geçmiş şekilde karma olarak tasarlanmak durumundadır.
Öğrenciler 3 gün yüz yüze 2 gün sanal sınıflarda eğitim alabilirler. Cumartesinin de katılımıyla 3-3 gibi başka modellerde olabilir. Başka bir alternatif yaklaşımla öğrenciler derslerinin % 30'unu uzaktan eğitimle alabilirler. Mekanların en verimli şekilde kullanımı, bunlardan hangisinin kullanılacağına karar vermeyi belirler.
Matematik, Sosyal Bilgiler; Türkçe gibi derslerinin bir kısmı yüz yüze olabileceği gibi bir kısmı tamamen uzaktan eğitimle verilebilir.
Temel derslerin bazı uygulamaları öğrenmeyi pekiştirmek için sanal ortamda geliştirilmiş eğitim platformlarında yapılabilir. Matematik gibi.
Seçmeli derslerden uygulama gerektirmeyenler sanal eğitimle yapılabilir.
Belli dersler için öğrenciler sınav yerine alternatif değerlendirme yöntemleri olan proje ve ödevlere yönlendirilebilir. Böylelikle beceri kazanımının ölçülmesiyle değerlendirmeler yapılabilir. Öğretmenler, uzaktan bu süreçleri yönetebilirler.
Her bir okulun eğitim salgının ilçedeki yaygınlık durumu, mekan kapasitesi ve öğretmen kadrosuna göre işleyen ve verimli bir model üretmesi gerekmektedir.
"Eğitimde yeni normali" en etkili yönetilebilmesi için geçici olarak eğitim programlarında yüz yüze verilecek ders tür ve sayılarında azaltılmaya gidilebilir. Bunun için okulların mekanlarına göre "geçici eğitim programları" geliştirilebilir.
Her bir okul, ilçe ve ilin eğitim mekanları burada belirleyicidir. Bu ölçeklerde eğitim yöneticilerinin planlama ve tedbirler üzerinde çalışmaya başlamaları gerekmektedir.
Seçilen her bir modele uygun detaylarda farklılaşabilen ölçme değerlendirme yöntemlerinin kullanımı ayrıca önemlidir. Bu süreç gelecekteki süreçler için de yol gösterici olacaktır.
Buna benzer uygulamalar eğitime başlayan ülkeler de gözlemlenmektedir. Mesela Avusturya' da sınıflar ikiye bölünmüş bir grup bir gün diğer grup ertesi gün gitmektedir.
Başarıya ulaşabilmek için Milli Eğitim Bakanlığının okul, ilçe ve il eğitim yöneticilerinin aktif hale getirmesi ve öğretmenleri "yeni eğitim normaline" hazırlaması gerekir. Bu iki grubunda ciddi destek ve yönlendirmelere ihtiyacı vardır.
[Sabah, 30 Mayıs 2020].