Musul’u ele geçiren IŞİD’in, Türk Başkonsolosluğu’na düzenlediği saldırıda rehin aldığı 49 konsolosluk personelinin serbest kalması için girişimler sürerken SETA Dış Politika Araştırmaları Direktörü Ufuk Ulutaş, 360 ekranlarında konuya ilişkin açıklamalarda bulundu.
“Türkiye’nin fevri hareket edeceğini düşünmüyorum, operasyonları iyi değerlendirecektir, ölçüp biçecektir. Herkesin önceliği olan rehine tutulan bütün Türk vatandaşlarının bir an önce burunları bile kanamadan kurtarılması için gereken neyse yapılacaktır. Umalım ki yapılan müzakereler sonuç verir ve bir operasyon yapılmasına gerek kalmadan vatandaşlarımız serbest kalır.” diyen Ulutaş, IŞİD’in bu kadar hızlı sürede yükselmesinin doğal sebeplerle açıklanmasının mümkün olmadığını, içerisine girdikleri ilişkiler ağı neticesinde sahip oldukları istihbari ilişkilerle bölgede bu denli güçlendiklerini belirtti.
Konuşmasının devamında Musul saldırısını ‘kendi kendini doğrulayan kehanet’ deyimi çerçevesinde değerlendiren Ulutaş, “Amerikaların sıklıkla kullandığı bir deyim vardır: ‘Kendi kendini doğrulayan kehanet’. Yani bir kehanette bulunursunuz ve bu kehanetin gerçekleşmesi için elinizden gelen her şeyi yaparsınız. El-Kaide dediğimiz örgütün sayısı bir avuçken Suriye’de herkes El-Kaide konuşmaya başladı. El-Kaide tarzı örgütlerin oluşmasına karşı, sayılarının arttırmasına sebep olan şartların ortadan kaldırılmasına yönelik hiçbir girişimde bulunulmadı. Bu en çok Suriye rejiminin işine geldi. Suriye rejimi, El-Kaide varlığını göstererek Suriye’deki muhalefeti gayri meşrulaştırmak ve uluslararası toplumun Suriye rejimine karşı muhalefeti desteklemesini engellemek gibi bir çaba sarf etti, aslında Irak’ta da benzer bir durum söz konusu.” dedi.