2001 yılında yaşanan ekonomik krizden sonra alınan tedbirler ve uygulanan ekonomik istikrar programları sayesinde ülke ekonomisi 2002-2007 arası dönemde yaklaşık yüzde 7 oranında büyümüştür. 2008 yılında yaşanan küresel ekonomik krizden dolayı birçok gelişmiş ülkede daralma yaşanırken, Türkiye 2009 yılının son çeyreğinden itibaren pozitif yönlü büyümesine başlamış ve 2012 yılı üçüncü çeyreğine kadar aralıksız büyümesini sürdürmüştür.
2002-2012 döneminde gerçekleşen mali disiplin, harcama azaltıcı politikalar ve büyük çapta yapılan özelleştirmeler kamu maliyesindeki olumlu görünüme katkı sağlamıştır. Bu çabalar geleceğe yönelik beklentileri de olumlu etkilemiştir. Ayrıca, kamu maliyesinde gerçekleşen bu göstergeler sayesinde, hem Türkiye AB ülkelerinde devam eden borç krizinin olumsuz etkilerini bertaraf etmiş hem de ekonomi politikalarının uygulamasında geniş manevra alanı bulmuştur.
Ülkenin 2001 krizi döneminde IMF’den aldığı ve 2002 yılında IMF’ye 23.5 milyar Dolar olan kredi borçlarının 2013 yılı sonuna kadar, yaklaşık 11 yıllık bir süre içerisinde, bitirilmesi planlanmıştır. Türkiye son 9 yılda 110 milyar Dolar doğrudan yabancı yatırım çekmiş ve 2012 yılı için doğrudan yabancı yatırım açısından dünyanın en cazip ülkelerinden birisi olmayı başarmıştır. Diğer yandan, ekonomide sağlanan bu iyileşmeler neticesinde Fitch derecelendirme kuruluşu Kasım 2012’de Türkiye’nin kredi notunu BBB- ile “yatırım yapılabilir seviyeye” yükseltmiştir. Türkiye, bu not artırımı ile 1994 yılından bu yana ilk kez yatırım yapılabilir seviyede not almıştır.
Türkiye küresel ekonomik kriz döneminde ihracatta alternatif pazar arayışlarına yönelmiş ve kriz ortamının doğurduğu dezavantajlı ortamı lehine çevirmiştir. Hükümetin Ortadoğu ve Afrika’ya yönelik açılımları Türkiye’nin bu ülkelerle olan ticari ilişkilerinin gelişmesini de sağlamıştır. 2002 yılında 36 milyar Dolar olan ihracat miktarı 2012 yılında 152.6 milyar Dolar olarak gerçekleşmiştir.
Son olarak, ekonomide artık uzun vadeli hedefler belirlenmiş ve bu hedefler için politikalar uygulanmıştır. Bu amaçla, 2023 yılı için 2 trilyon Dolar GSYH, 25 bin Dolar kişi başı gelir ve 500 milyar dolar değerinde ihracata ulaşılması hedeflenmiştir. Bu hedefler arasında en iddialı olanı ise 2023 yılına kadar Türkiye ekonomisinin dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına girme hedefi olmuştur.