SETA > Yorum |
AK Parti ve DeÄŸiÅŸim

AK Parti ve DeÄŸiÅŸim

Bu değişim hızına, frekansına ve tabiatına ayak uyduracak; ‘ne yapılması' gerektiğini ‘nasıl göründüğüne' önceleyecek bir liderlik tercihi makulün yakalanması anlamına gelecektir.

Her cumhurbaÅŸkanlığı seçiminde varoluÅŸsal krizler yaÅŸayan Türkiye, kararın millete bırakılmasıyla oldukça rahat bir ÅŸekilde, hem de birinci turda, cumhurbaÅŸkanını seçti. Öncelikli ders, milletin doÄŸrudan müdahil olduÄŸu her kararın saÄŸlıklı süreçlerin iÅŸlemesini saÄŸladığını görmemiz olmalı. ErdoÄŸan’ın cumhurbaÅŸkanı seçilmesiyle birlikte, ortaya çıkan neticenin dinamikleri ve muhtemel trendleri üzerine özellikle kafa yorulması gerekiyordu. Muhalefetin seçimlerde nasıl bir netice elde ettiÄŸi, seçim sosyolojisinin bizlere neler söylediÄŸi ve 2014-2015’teki ‘seçim üçlemesinin’ nasıl hitama erebileceÄŸinin konuÅŸulması beklenirdi. Böyle olmadı. Kritik 30 Mart seçimleri sonrası yaÅŸanan manzara tekrar etti. YaÅŸanan tartışmanın sebebi AK Parti’deki ‘makul akışın’ oluÅŸturduÄŸu baskı. Yani istisnai ve beklenen dışında bir formülü hayata geçirmeme geleneÄŸi. Benzer ÅŸekilde, kurulduÄŸu günden bu yana kendi tabanını sadece geniÅŸletmekle kalmayan, aynı zamanda bir AK Parti kimliÄŸi de inÅŸa edilmiÅŸ olması unutularak tartışmalar sürdürülüyor. Neredeyse liberallerin ‘ErdoÄŸan oyları alsın, biz de yönetelim’ naifliÄŸinde bir yaklaşım sergileniyor. Bu AK Parti sosyolojisini temelden ıskalayan yaklaşımın, kendisine güçlü bir alan bulması elbette mümkün deÄŸil.

AK Parti’yi bugünlere getiren en önemli dinamiklerin başında kendi içerisinde yaÅŸadığı elit deÄŸiÅŸimi ve dönüÅŸümü oldu. Bu duruma, kabinede, AK Parti iktidara geldiÄŸinden beri, bakanlık görevini sürdürenlerin oranının yüzde 10’un altında olması bile yeterli delildir. Benzer ÅŸekilde her seçimde milletvekillerini de ciddi ÅŸekilde yenileme yolunu tercih etmiÅŸ olması da. Bütün bu genel ve yapısal eÄŸilimin dışında, bir de, üç dönem kuralını hayata geçiren bir parti var karşımızda. AK Parti’nin bütün hikayesini, uygulamalarını ve sosyolojisini unutup; kendi kehanetinin peÅŸinden koÅŸmaktan baÅŸka bir özelliÄŸi olmayan kulis müptelası analizlerin, boÅŸa çıktığı yer tam da bu noktadır.

DiÄŸer önemli bir mesele ise AK Parti’nin baÅŸarısı, kendisiyle ilgili bütün kırılma anlarında, milletin iradesini ciddiye alacak ÅŸekilde makulü tercih etmesinde yatmaktadır. 2007’de ErdoÄŸan cumhurbaÅŸkanı adayı olmayı tercih etmediÄŸinde de, seçimlere müdahale eden askeri vesayet giriÅŸimine direnirken ya da 2008 kapatma davasıyla muhatap olduÄŸunda da hep makul olan yol tercih edildi. Siyasal mühendislik ve kural dışı hareketlerden uzak duruldu. Åžimdi de, ErdoÄŸan, genel baÅŸkan ve baÅŸbakan ayrımına karşı çıkarken, millete söz verdiÄŸi üç dönem kuralını korurken de benzer bir çizgi devam ediyor. Aksi uygulamaların ‘makulden uzaklaÅŸmak’ anlamına geleceÄŸini, milletin de böylesi bir yaklaşıma kırık not vereceÄŸinin farkındalar.

AK Parti, kendi içerisindeki deÄŸiÅŸim dinamiÄŸini sürdürmeye devam ederse, bir baÅŸka önemli devrime imza atmış olacak. Ä°lk kez bir parti kendi içerisinde elit dönüÅŸümünü saÄŸlamış olacak. Darbeler eliyle on yılda bir zorla yapılan ve büyük bir maliyet ortaya çıkaran siyasetten koparma giriÅŸimleri yerine, organik süreçler marifetiyle elit dönüÅŸümünün yaÅŸandığına ÅŸahitlik edeceÄŸiz. Dillerinden ‘OrtadoÄŸu(lu) olduk, oluyoruz’ lakırdılarını düÅŸürmeyip OrtadoÄŸu tarzı bir elit dönüÅŸümünü Türkiye’ye layık görenlerin, ErdoÄŸan’ı Putin olmakla suçlayıp, Gül’ün de karşı çıktığı Putin modelini hayata geçmesini arzulama garabetlerinin aksine, elit dönüÅŸümü kendi makul mecrasında hayata geçerse, oldukça saÄŸlıklı bir siyaset yapımı ve siyasete katılımın da önü açılmış olacak. AK Parti geçmiÅŸte hiçbir partinin sahip olmadığı düzeyde tabanıyla interaktif bir iliÅŸki geliÅŸtirmeyi baÅŸarmış bir hareket. Bu durum, aktif olarak karar alma süreçlerine dahil olsun veya olmasın, AK Parti’ye oy verenlerin kendilerini kimlerin ve nasıl bir kimlikle temsil etmelerine dair kanaatlerini oldukça etkin bir dinamiÄŸe dönüÅŸtürmüÅŸ durumda.

Bu dinamiÄŸin merkezinde ErdoÄŸan bulunuyor. Mezkur dinamikle uyumlu olmakta zorlanacak her perspektif, orta vadede, tabii olarak kendisini bir merkez kaç unsur olarak bulacaktır. Böylesi bir senaryonun hayata geçmesine müsaade etmeyecek bir elit dönüÅŸümü, AK Parti için bir sigorta poliçesi durumundadır. Bu sigorta poliçesinin ismi, yeni Türkiye perspektifinden baÅŸka bir ÅŸey deÄŸildir. ErdoÄŸan’ın zorlu mücadelesiyle, on yıllar sürebilecek deÄŸiÅŸim süreci, on yıl gibi kısa zaman zarfında büyük bir mesafe kat etmiÅŸ durumda. Bu deÄŸiÅŸim hızına, frekansına ve tabiatına ayak uyduracak; ‘ne yapılması’ gerektiÄŸini ‘nasıl göründüÄŸüne’ önceleyecek bir liderlik tercihi makulün yakalanması anlamına gelecektir.

[Star, 14 AÄŸustos 2014]