Fatih İstanbul'u kuşatmışken, Bizanslılar meleklerin cinsiyetini tartışıyormuş. Bunun üzerinden büyük bir genelleme yapmak mümkün mü bilmiyorum ama deneyebiliriz. Bir toplumda çöküş varken bu tür anlamsız işlerle uğraşma eğilimi gittikçe hız kazanıyor demek çok da yanlış sayılmaz. Amerika dünyanın dört bir tarafında kendi eliyle yarattığı kaos nedeniyle uluslararası etkinliğini gittikçe yitiriyor. Rasyonel bir kafayla baktığınızda silkinip kendine gelmesini ve çözüm üretecek adımlar atmasını beklersiniz. Ancak öyle olmuyor. Boş beleş işlerle uğraşmak ve kendine zarar verme eğilimi hız kazanıyor. Dünyada herkesle kavga ediyor. Müttefik bulmakta da güçlük çekiyor. Çin'den endişe duyuyor. Ticaret savaşı başlatmak istiyor. Ancak bir türlü ilerleme kaydedemedi. Çin'i henüz yalnızlaştırabilmiş değil. Kısa sürede olacak gibi de görünmüyor. Rusya'dan rahatsız. Orta menzilli füze anlaşmasını iptal ediyor. Fakat Avrupa güvenliğinin ne yöne gidebileceğini ön göremiyor. Katkı vermediği için Avrupa'yı terk etmeye hazırlanıyor. İran'ı sıkıştırmak istiyor ama attığı anlamlı bir adım hâlâ yok. Müttefiklerini ikna edebileceği çok şüpheli. Zaten Türkiye gibi klasik müttefikleriyle krizli ilişkiler alışkanlık haline geldi. Bunun yerine daha küçük aktörlere yönelme eğilimi çıktı. Suud gibi ülkelerle ilişkilerin yetebileceği yanılgısı geliştirildi. Ancak bakıyoruz onlar bile Amerika'ya güvensizlik içinde. Ve yeni ortaklıklar peşinde. Prens son bir hafta içinde doğu açılımı başlattı desek yeridir. Pakistan ve Çin'le yakınlaşma arıyor. Bunun kendisi için ne tür sonuçları olacağını konuşabiliriz ancak benim dikkatimi çeken Suud'un bile Amerika'dan umudu kesmiş olması. Amerika dünya siyasetine olan ilgisizliği nedeniyle bunca yıldır elinde tuttuğu stratejik etkinliği ateşe atıyor. Bu esnada dönüp bakın. Ne yapıyor Amerika diye. Hiç. Koca bir hiç. İç siyasi tartışmalara gömülmüş halde. Duvar, yolsuzluk, Rusya'nın seçimlere müdahalesi gibi konularıuzattıkça uzatmaktan keyif alıyorlar. Başlarını kaldırıp da dünya siyasetine ilgi gösterecek halleri yok. Ama bu ilgisizliğin nedeni iç karmaşa değil. Aksine daha ziyade içe kapanma siyaseti iç karmaşanın nedeni oldu demek daha doğrudur. Tüm uluslararası angajmanlarını terk eden Amerika ortak ulusal çıkar tanımlamasında buluşamadığı gibi içeride de karpuz gibi bölündü. Medyada çıkan haberler meleklerin cinsiyeti tartışmasını aratmayacak nitelikte anlamsız ve içeriksiz. Bu da bir katalizör etkisi görüyor ve diplomatik hareketsizliği yeniden besliyor. Büyük bir şok gelmediği müddetçe de böyle sürecek gibi. Trump karşıtları meleklerin cinsiyetini tartışırken, dış politikayla en fazla ilgilenmesi gereken Trump ve ekibiyse lafla peynir gemisi yürütmeye çalışıyor. Venezüella bunun en iyi göstergesi. Bolton her gün yeni bir açıklama yapıp Maduro'yu tehdit ediyor. Müdahaleyi ima ediyor fakat açıktan müdahale ederiz diyebilecek cesareti bile yok. Bunu da sırf Maduro değil tüm dünya görüyor. Sonuç olarak lafla peynir gemisi yürümüyor. Gemi yürümeyince de gemide isyan kaçınılmaz hale geliyor.
[Sabah, 24 Åžubat 2019].