SETA > Yorum |
Enerjide Bölgesel Aktörden Küresel Aktör Olmaya Doğru

Enerjide Bölgesel Aktörden Küresel Aktör Olmaya Doğru

Enerji arz güvenliği 100 yıla yakın bir süredir tüm ülkelerin hassasiyetle yaklaştığı bir konu. Arz güvenliğini artırmak adına tüketilen enerji kaynaklarının, tedarik yollarının, tedarik edilen ülke ve aktörlerin çeşitlendirilmesi pek çok ülke için oldukça önemli. Türkiye, yaklaşık 20 yıldır bu adımları dikkatle yerine getirmeye çalışıyor. Petrol, doğal gaz ve kömür gibi fosil enerji kaynaklarını ithal ettiği ülkeleri, tedarik ettiği yollar ve bu kaynakların kullanım alanlarını çeşitlendirmeye çalışması dikkate şayan.

Enerji arz güvenliği 100 yıla yakın bir süredir tüm ülkelerin hassasiyetle yaklaştığı bir konu. Arz güvenliğini artırmak adına tüketilen enerji kaynaklarının, tedarik yollarının, tedarik edilen ülke ve aktörlerin çeşitlendirilmesi pek çok ülke için oldukça önemli. Türkiye, yaklaşık 20 yıldır bu adımları dikkatle yerine getirmeye çalışıyor. Petrol, doğal gaz ve kömür gibi fosil enerji kaynaklarını ithal ettiği ülkeleri, tedarik ettiği yollar ve bu kaynakların kullanım alanlarını çeşitlendirmeye çalışması dikkate şayan. Kesintisiz enerji arzı için geleneksel fosil enerji kaynaklarından yararlanmayı sürdürürken bu kaynakların yalnızca tüketimine değil, aynı zamanda kendi sınırları içerisinde üretimine de odaklanmış durumda. Enerjide dışa bağımlılığı azaltmak, tükettiği enerji kaynaklarını kendi sınırları içinde üreten bir ülke olmak, yerli ve milli kaynaklardan olabilecek en yüksek düzeyde yararlanmak Türkiye'nin hedeflerinden biri. 2017 yılında açıklanan Milli Enerji ve Maden Politikasını takiben oluşturulmaya başlanan enerji filosu da bugün Türkiye'nin bu hedefine başarılı bir şekilde hizmet ediyor.

Son yıllarda petrol ve doğal gazın kara ve deniz yetki alanları içerisindeki varlığının araştırılması ve üretilmesi çalışmaları yoğun bir şekilde yürütülüyor. 2017 yılı itibariyle Fatih Derin Deniz Sondaj Gemisi'ne sırasıyla Yavuz, Kanuni ve Abdülhamit Han sondaj gemilerinin, Oruç Reis ve Barbaros Hayrettin Paşa Sismik Araştırma Gemilerinin katılmasıyla Türkiye, deniz yetki alanlarında hidrokarbon arama faaliyetlerini kendi kabiliyetleriyle gerçekleştiren ender ülkelerden biri haline geldi. 2022 yılında ilk kez keşfi duyurulan, o dönemde dünya üzerinde açık denizlerde gerçekleştirilen en büyük doğal gaz keşfi olma özelliğini taşıyan Sakarya Gaz Sahası bu kararlı politikanın bir ürünü. Ancak Türkiye'nin bu dikkat çekici filosu yalnızca kendi kara sularında hizmet göstermek üzere oluşturulmuş değil.

Enerjinin Dış Politikada Artan Rolü

Türkiye, son 20 yıldır bulunduğu coğrafyanın ve sahip olduğu tarihi bağların kendisine sağladığı avantajları fırsata çevirmeye özen gösteriyor. Uyguladığı girişimci dış politika anlayışı sayesinde bölgesindeki ve yakın coğrafyasındaki başat aktörlerden biri olan Türkiye, bu meziyetini ekonomik ve ticari ilişkilerinde, başta enerji olmak üzere çeşitli alanlardaki iş birliklerinde kullanmaktan da çekinmiyor. Yapılan çok sayıdaki yurtdışı ziyaretlerinde, devlet başkanları düzeyindeki görüşmelerde, uluslararası örgütler ve iş birlikleri çerçevesinde düzenlenen toplantı ve zirvelerde enerji bakanlarının da bulunduğu görülüyor. Bu nedenle enerji başlığının Türkiye'nin dış politikasında son yıllarda en fazla üzerinde durduğu konulardan biri olduğunu söylemek yerinde bir tespit olacaktır.

Türkiye, dost ve müttefik ülkelerle, uzun yıllardır iş birliği halinde olduğu devletlerle çeşitli ortaklıklar oluşturarak veya doğrudan ulusal petrol şirketi Türkiye Petrolleri aracılığıyla aktif bir süreç yürütüyor. Hali hazırda Azerbaycan, Rusya, Afganistan, gibi ülkelerde hidrokarbon üretim faaliyetlerinde yer alan Türkiye bugün Somali'de de petrol ve doğal gaz aramaya hazırlanıyor.

Somali ile birkaç yıldır gerçekleştirilen görüşmeler yakın zamanda somut bir zemine kavuşturuldu. Mart ayının başında iki ülke enerji bakanları Somali'nin kara ve açık deniz alanlarında petrol ve doğal gaz alanlarında iş birliği geliştirilmesi adına mutabakat zaptı imzalamıştı. 18 Temmuz tarihinde ise "Türkiye ve Somali Arasında Hidrokarbon Arama ve Üretim Anlaşması" imzalandı. Daha önce yapılan çalışmalar Somali'nin açık denizlerinde önemli hidrokarbon potansiyeli olduğuna işaret ediyordu. İmzalanan anlaşma ile Türkiye Somali'nin deniz yetki alanlarında yer alan 3 blokta arama ve sondaj çalışmaları yürütecek. Rezerv bulunması halinde ise üretme yetkisine sahip olacak. Karadan 50 ile 100 km açıkta yer alan, her biri 5 bin metrekare olan blokların toplam yaklaşık 15 bin metrekarelik alanı kapladığı, derinliklerinin ise 2 bin ile 4 bin metre arasında değiştiği biliniyor.

İlk olarak Ekim ayında Oruç Reis Gemisi bölgede sismik araştırma faaliyetlerine başlayacak. Ardından sismik araştırma çalışmalarını sondaj faaliyetlerinin izlemesi planlanıyor. Çalışmaların olumlu yönde sonuç vermesi ve rezerv bulunması durumunda da üretim çalışmalarına başlanması öngörülüyor. Daha önce iki ülke arasında imzalanan mutabakat zabıtları hidrokarbonların yanı sıra madencilik ve petrokimya alanında iş birliği yapılmasını da öngörüyordu. İlerleyen süreçte iş birliklerinin enerjinin diğer alanlarına da genişlemesi bekleniyor.

Türkiye Yüzyılı'nda Farklı Coğrafyalarda Enerji İş Birlikleri

Somali ile yapılan anlaşmanın Türkiye'nin başta Afrika Boynuzu olmak üzere farklı coğrafyalarda varlık göstermesini hızlandırması bekleniyor. Enerjinin yalnızca tüketildiği değil, aynı zamanda üretildiği ve ticaretinin yapıldığı bir ülke olmayı hedefleyen Türkiye, iş birliklerini bölgesi ve yakın çevresiyle sınırlı tutmayarak küresel bir aktör olmak üzere hamleler yapıyor. Türkiye, hidrokarbonlar alanında sahip olduğu imkan ve tecrübelerini diğer ülkelerle paylaşırken hali hazırda çok sayıda ülkeyle enerji konulu görüşmelerini kararlılıkla yürütüyor. 2023 yılında 12 farklı ülkeyle görüşmeler düzenleyen, anlaşmalar imzalayan Türkiye, 2024 yılının yalnızca ilk 7 ayında 15'ten fazla ülke ile görüşmeler gerçekleştirdi ve çeşitli anlaşmalar imzaladı. Somali'nin yanı sıra uzunca bir süredir iş birliği halinde olduğu Azerbaycan, Irak, İran, Cezayir ve Libya bu ülkelerden. Bunun yanı sıra, doğal gaz zengini Türkmenistan, dünya petrol rezervleri sıralamasında ilk sıralarda gelen Venezuela ve LNG ihracatçısı Nijer yine Türkiye'nin enerji iş birliklerini derinleştirmek üzere görüştüğü ülkeler arasında yer alıyor. Üstelik bu görüşmeler yalnızca petrol ve doğal gaz alanıyla da sınırlı kalmıyor.

Yenilenebilir enerji Türkiye'nin son 20 yıldır en fazla üzerinde çalıştığı ve Avrupa'da önde gelen ülkelerden biri olduğu sektörlerden. Bu alandaki tecrübelerini de iş birlikleri ve ortaklıklar yoluyla ve çeşitli yatırımlarla ihtiyaç duyan ülkelerle paylaşıyor. Ülke sınırları içinde üretim yapan yenilenebilir enerji teknolojileri şirketlerinin yüzde 80'inden fazlası ihracat yoluyla diğer ülkelerde varlık gösterirken yine bazı enerji şirketleri Romanya, Bulgaristan, Ukrayna, Macaristan'ın da aralarında bulunduğu çok sayıda ülkede doğrudan yatırımlar yapıyor. Yaklaşık 1,5 milyar dolarlık bir hacme ulaşan yenilenebilir enerji ekipmanları üretim sektörünün Türkiye'nin dış dünyadaki varlığını pekiştirmeye devam etmesi bekleniyor. Cumhuriyetinin yüzüncü yılında "Türkiye Yüzyılı" vizyonunu benimseyen Türkiye'nin ilerleyen süreçte enerji alanındaki iş birliklerini artırarak enerjide bölgesel bir aktör olmanın çok daha ötesine geçeceği düşünülüyor.

[Sabah, 24 Ağustos 2024]