Mısır’da 11 Åžubat 2011’den bu yana devam etmekte olan vesayet rejiminin 3 Temmuz 2013’te Abdülfettah El-Sisi’nin darbe marifetiyle askeri yönetime geçmesiyle yeni bir dönemin önü açılmış oldu. Mısır’a dair akıldan çıkarılmaması gereken en önemli mesele, 3 Temmuz darbesinin tek muhatabının Mısır’ın seçilmiÅŸ ilk cumhurbaÅŸkanı olduÄŸudur. Çünkü Mısır darbesiyle Mursi’nin dışındaki hiçbir siyasi ve kurumsal aktör hedeflenmedi. Mısır devleti açısından vesayet rejiminden darbe düzenine geçiÅŸ saÄŸlandı. Mursi’nin ve Ä°hvan’ın dışında kalan liberaller, laikler, Hristiyanlar, Selefiler ve eski rejim taraftarları darbenin muhatabı olmak bir yana doÄŸrudan destekçisi oldular. Ülke içerisinde manzara bu iken uluslararası arenada ise durum çok daha vahim bir hal aldı. Mısır darbesini tarif etmekten bile kaçınan ama darbeye giden yolun inÅŸası için sokak hareketlerini finanse etmeye kadar detaylı bir çalışma yapan ABD yönetimi, darbe olduÄŸunu bile kabul etmeyen AB sözcüleri, neredeyse darbe olmadan yeni yönetime kutlama mesajlarını gönderen Körfez...
Bütün bu tablonun bizlere hatırlattığı tek gerçek, 3 Temmuz Mısır darbesinin en az Irak’ın iÅŸgal ediliÅŸ süreci kadar berbat bir siyasal pornografi olduÄŸudur. Mısır’daki darbe birçok farklı ÅŸekilde yapılabilirdi ama darbenin gerçekleÅŸmesi için en ateÅŸli ÅŸekilde, kurÅŸun asker vazifesi ifa eden bir güruh olmasaydı bu kadar rahat hayata geçirilemezdi. Bu grup elbette liberallerden ve laiklerden baÅŸkası deÄŸil. En başından beri daha devrim sürecinde baÅŸlayan siyasal şımarıklıkları meclis seçimleri sonucunda huysuzluÄŸa, ilerleyen günlerde provokatör bir siyasete, cumhurbaÅŸkanlığı seçimlerinden sonra ise açıktan nefret siyasetine dönüÅŸtü. Ä°çlerinde Mübarek karşıtı olanları Batı’dan güç odakları ve elitlerle; Mübarek taraftarları ise Körfez’den aktörlerle Mursi’yi devirmek için yoÄŸun bir çalışmaya koyuldular. Dışarıda ÅŸekillenen darbe sürecinin her adımında yardımına Mısır müesses nizamı bütün resmi ve gayri resmi aparatlarıyla yetiÅŸmekte gecikmedi. Kâh Kahire’de elektrikler kesildi kâh benzin bulunamaz oldu. Bir gün bir Åžii, diÄŸer gün bir Hristiyan linç edildi. Her iki meclisi de fesh edilmiÅŸ, kurumları olmayan, Mübarek rejiminin güvenlik güçleriyle çalışmak zorunda olan Mursi’yi ülkeyi kararnamelerle yönetmeye mahkûm ettiler. Ä°ÅŸler en azından yürüsün diye çıkarılan kararnamelerin her birisi ardından da Mursi’yi ‘tek adam, otoriter ve hatta diktatör’ ilan etmekten geri durmadılar. Velhasıl ordusu, polisi, istihbaratı olmayan Mursi, uluslararası bir destekle de askeri bir darbe ile devrilmiÅŸ oldu.
Mursi’yi deviren Mısır ordusunun darbe sürecini siyasal olarak yürütmesi neredeyse imkânsızdır. Tam da bu sebepten dolayı 3 Temmuz günü verilen darbe fotoÄŸrafı hızla erozyona uÄŸradı. Darbe yapıldığından beri üç kez baÅŸbakanlığa atanacak isim deÄŸiÅŸti. Ancak dördüncü isimle bir baÅŸbakan bulunabildi. Benzer ÅŸekilde bütün darbe sürecinin yargı vesayeti adına en önemli aktörlerinden olan Abdulmecit Mahmut istifa etmek durumunda kaldı. Selefiler, özellikle Nur Partisi ise eski genel baÅŸkanının ayrılarak Vatan partisinin kurulmasıyla baÅŸlayan çözülme süreci, bütün Selefi hareketi darbeye verilen destekle içinden çıkmayacakları bir makasın içerisine girdiler. Darbe yönetimi bizzat darbenin gerçekleÅŸmesinde aktif rol almış olan siyasi isimleri CumhurbaÅŸkanlığı yardımcılığı ve bakanlıklara getirerek teknokrat bir yönetim kurma zahmetine bile girmemektedir.
Mısır ordusu kendisine ideolojik bir kurucu görev biçen bir ordu deÄŸil. Ordunun elitlerinin bazı unsurları da dâhil olmak üzere sokaktaki vatandaÅŸla, özellikle de laik ve liberal zeminde bulunmayan Mısırlı ile benzer sosyo-ekonomik dünyayı paylaÅŸmaktadır. Mübarek’in sistemden çekilmesini saÄŸlayan 18 günlük sokak sahnelerini tam da bu sebepten Mısır ordusu büyük ölçüde izlemekle yetinmiÅŸti. Mısır ordusuna dair diÄŸer bir unsur ise Camp David sonrası kendisine biçtiÄŸi roldür. Özellikle Mübarek döneminde, Ömer Süleyman’la beraber ülke içi polis-istihbarat marifetiyle tanzim edilmekteydi. Gerek Camp David merkezli gerekse de Mübarek rejimi kaynaklı itiraz ve isyanlar bizzat Mübarek polis devleti tarafından asker iÅŸin içine bulaÅŸtırılmadan bastırılırdı. Mübarek rejiminin sahneden çekildiÄŸi yeni durumda asker neredeyse hiç tecrübesinin olmadığı bir alanda eski rejimden ortaklarıyla süreci yönetmeye çalışıyor. Halkla karşı karşıya geldiÄŸi ilk sahnede yeni durumun ortaya çıkardığı manzara ise onlarca insanın katledilmesinden ibaret. Bundan sonraki sahnelerde polisin devrede olduÄŸu her durumda benzer katliamlar yaÅŸanabilir.
Mısır darbe rejiminin açıkladığı siyasi yol haritasının Mısır’ı götüreceÄŸi yeni bir yer bulunmuyor. Özellikle Muhammed Mursi’nin ve diÄŸer tutuklanan isimlerin serbest kalmadığı bir senaryoda darbe yönetiminin süreci ilerletmesi çok zor olacaktır. Mursi’nin bırakılmadığı her gün içeride gerilimin ve kontrolsüz bir ÅŸiddetin patlaması için gaz birikmesini güçlenmektedir. Hali hazırda Sina’da hızla geliÅŸen süreçler önce Ä°skenderiye ardından da Kahire’ye yayılma potansiyeline sahipler. Amerika’nın süreç kanlı bile olsa darbeye verdiÄŸi destekle kaybettiÄŸi itibarını kısa vadede yeniden toparlama gibi bir hassasiyeti de ortada görünmemektedir. En son Mısır’a, darbenin yapıldığı hafta, F-16 satışları da bu durumun en açık delili olmuÅŸ oldu. Amerika bu süreci 2009’da Kahire’de yaptığı konuÅŸmada verdiÄŸi mesajlarıyla bizzat kendisi tenakuza düÅŸen ikinci önemindeki ABD baÅŸkanı tutarsızlığına razı olarak yönetebileceÄŸini düÅŸünmektedir.
Mısır üzerinden Arap isyanları ya da bölgemizdeki deÄŸiÅŸim dalgasını ciddi anlamda kırdığını düÅŸünen bir popüler siyasal algı ve akıl oluÅŸmaya baÅŸladı. Kısa vadede böyle bir beklentinin oluÅŸmasında garip bir durum yok. Lakin canlı yayında gerçekleÅŸen 3 Temmuz darbesinin fotoÄŸrafına giren siyasal unsurları bile bir hafta bir arada tutmayı beceremeyen statüko dinamiÄŸine yatırım yapanların bir geleceÄŸi olması mümkün deÄŸil. 25 Ocak’ta geri çekilen ama varlığını koruyan müesses nizamın geri gelme giriÅŸiminden daha tabii bir durum olamaz. 3 Temmuz sadece eski düzenin yeniden tesis edilme giriÅŸimi olmayacak. Aynı zamanda II. Arap Ä°syanları dalgasının da baÅŸlangıcı olacak. I. Dalga ile diktatörleri sahneden çekilmeye zorlayan Arap Ä°syanları, II. Dalga ile eski düzeni ve müesses nizamları dönüÅŸtürme hedefi güdecek. Bugün için Kahire’den yükselen itirazlar bizlere II. Arap Ä°syanları dalgasının sessiz yığınlar üzerinden dönüÅŸtürücü gücü görmemiz için yeterli gibi duruyor.
[Sabah Perspektif, 13 Temmuz 2013]