SETA > Yorum |
Mısır'da Eskiye Doğru Yeni Adım Darbe Anayasası

Mısır'da Eskiye Doğru Yeni Adım: Darbe Anayasası

Mısır'da siyaset, doğrudan askeri bürokrasinin kontrolü altına girdi. Askeri bürokrasinin göstermelik törenlerle yönetimi sivil iktidara devredecek olması bu gerçeği değiştirmeyecek.

Mısır’da Mübarek rejimine son veren devrimin gerçekleştiği andan itibaren devreye giren ve bugüne kadar Mısır siyasetini domine eden askeri ve yargısal elit, siyaset alanına duyulan güveni tırpanlamış ve darbe yoluyla orduyu siyasal mekanizmanın merkezine yerleştirmiştir. Böylece Mübarek döneminde askeri vesayetin gölgesinde yürüyen siyaset, doğrudan askeri bürokrasinin kontrolü altına girmiş oldu. Yeni düzenin parametreleri ve kurumsal uygulamaları devreye girdikten sonra askeri bürokrasinin göstermelik törenlerle yönetimi sivil iktidara devredecek olması bu gerçeği değiştirmeyecektir.

DARBE ANAYASALARI

Söz konusu rejimin parametrelerini oluşturan en önemli metin olan Yeni Mısır Anayasası 14-15 Ocak tarihinde referanduma sunuldu. Anayasa bir ülkenin hukuk sisteminin temelini oluşturmakla kalmaz, politik tarafların, sivil toplum kuruluşlarının hatta askeri ve sivil bürokrasi kurumlarının ve en nihayetinde bütün toplumsal aktörlerin üzerinde söz söylediği (söylemesi gerektiği), konsensüs sonucunda oluşan temel bir metindir. Bu yönüyle hukuki bir metin olmaktan çok politik ve toplumsal iradenin yansıdığı bir metin olarak karşımıza çıkmaktadır. Kısacası bu yönüyle anayasa, hem inşa edilen siyasal aklın bir yansıması hem de bir “toplumsal sözleşme”dir ve meşruiyet gücünü buradan almaktadır.

Bu açıdan, yeni Anayasa’nın içeriğini değerlendirmeden önce devrim sonrası oluşturulan Anayasa ile darbe Anayasasının atmosferini karşılaştırmak bile önemli ipuçları sunmaktadır. Mısır’da otoriter yönetim dönemlerinde müzakere edilmeyen birçok konu devrimden sonra kamusal bir müzakere zemininde tartışmaya açılmıştır. Taraflar gerek kamusal alanda gerekse Anayasayı oluşturan komitenin içinde siyasal pozisyonlarını ön plana çıkararak görüşlerini bildirme imkanı bulmuştur. Darbe anayasasını oluşturmak üzere kurulan ve müesses nizamın önemli figürlerinden Amr Musa’nın başkanlık ettiği Anayasa Hazırlık Komisyonu, atanmış Cumhurbaşkanı Adl Mansur tarafından belirlenen 10 kişilik yargıç heyetinin çerçevesini ve taslağını oluşturduğu bir Anayasa ortaya çıkarmıştır. Bunun yanında -başta İhvan olmak üzere- geniş halk kitlelerini temsil eden siyasal aktörlerbu Komisyondan dışlanmıştır.Dolayısıyla darbe anayasası başından itibaren meşru bir zemini temin edememiştir.

Anayasa’nın referanduma sunulacağı siyasal atmosfer de meşruiyet açısından önem taşımaktadır. Askeri bir darbenin gerçekleştiği, yüzlerce insanın katledildiği, darbeye gerekçe olarak gösterilen protestoların başını çeken genç liderlerin bile tutuklandığı, ülkenin en büyük ve en organize siyasal aktörü olan İhvan’ın terör örgütü olarak ilan edildiğive İhvan üyesi olan her bireyin ihbar edilmesi için kampanya başlatıldığı, siyasal bir ortamda yapılacak referandumun hiçbir siyasal ve toplumsal meşruiyeti olamaz.

ASKER-YARGI KISKACI

Mısır yetkililerinin yaptığı açıklamalar ve Giriş kısmındaki bazı ifadeler Yeni Anayasa’nın askeri veya otokratik bir yönetim tarzının önünü açmayacağını iddia etmektedir. Ancak Yeni Anayasa’nın henüz “Giriş” bölümünde 25 Ocak ve 30 Haziran süreçleri birlikte anılmakta ve “kahraman” Mısır ordusunu bu iki devrim süreçlerinde elde edilen zaferin koruyucusu olarak tanımlanmaktadır. Bu tanımlama, ordunun yeni süreçteki etkinliğinin, orduya tanınan imtiyazların ve sivil iktidara doğrudan ortak olma “hakkının” Anayasal statüye taşınmasının zeminini oluşturma çabasıdır. Bu açıdan en çok göze çarpan nokta, Savunma Bakanı’nın aynı zamanda Başkomutan olduğu ve dolayısıyla askerin içinden seçilmesini gerektiren 201. Madde ve daha önemlisi ise Savunma Bakanının Yüksek Askeri Konsey’in onayıyla iki başkanlık dönemi için atanacağına dair 234. Madde. Dolayısıyla Cumhurbaşkanı ilk dönemden sonra değişse bile Savunma Bakanı değişmeyecektir. Bir başka önemli değişiklik ise bazı şartlar altında Askeri Mahkemelerin sivilleri yargılama yetkisine sahip olması (Madde 204). Ancak bu şartlar o kadar geniş bir şekilde tanımlanmış ki, herhangi bir tutuklama sırasında askere direnen bir kişi bile bu kanun kapsamında değerlendirilebilir. Bu yetki daha önce ilk olarak 1958’de deklare edilen ve ilk birkaç yıl haricinde Mübarek dönemi boyunca yürürlükte olan Olağanüstü Hal Kanunu çerçevesinde belirlenmişti. Bu kanun Mursi döneminde yürürlükten kaldırılan ilk kanundu ancak darbeden hemen sonra tekrar yürürlüğe sokulmuştu. Görüldüğü üzere, olağanüstü hal yetkisi resmen Anayasal bir statü kazanmıştır. Kısacası, ordunun Anayasal statüsünü düzenleyen 153, 201, 203, 204 ve 234. Maddelere bakıldığında ordunun siyasal erke karşı özerk bir konuma geldiği ifade edilebilir.

Yargı da yeni Anayasa ile otonom bir görünüm kazanan bir başka erktir. Yargı, seçilmiş Cumhurbaşkanı olan Mursi’nin askeri darbe ile yönetimden azledilmesi noktasında önemli rol oynamıştı. Bu anayasada da gerektiğinde -Mursi döneminde birçok örnekte görüldüğü gibi- siyasete müdahale edebilecek bir pozisyon kazanmıştır. Yeni anayasanın 185. Maddesine göre bütün yargı birimleri iç işlerinde bağımsızdırlar ve kendi bütçelerine sahiptir. Benzer şekilde 189. Maddeye göre Başsavcıyı atama yetkisi Yüksek Yargı Konseyine bırakılmaktadır. Kısacası, yargı erkini düzenleyen 185, 186, 189, 190, 193, 196 ve 197. Maddeler yargıyı kendi içinde birçok kısma bölünmüş, statik ve özerk bir konuma yerleştirmektedir. Bu açıdan yargı hem siyasal hem de sosyal alandan izole edilmiş, siyasi ve sosyal değişim dinamiğine ayak uyduramayacak ve bu alanlara gerektiğinde müdahale edecek bir noktada konumlanmıştır.

MUHALEFETİN DURUMU

Meşruiyete Destek İçin Milli İttifak adı altında birleşen parti ve gruplar, Anayasa referandumuna meşruiyet kazandırmamak için referanduma katılmayacaklarını açıkladılar. Bu grup içinde, Özgürlük ve Adalet Partisi, Vasat Partisi, Cemaati İslamiyye’nin kurduğu İnşa ve Adalet Partisi, Selefi Vatan Partisi bulunmaktadır. Referanduma katılarak “hayır oyu” kullanmayı düşünen muhalif gruplara arasında Güçlü Mısır Partisi, 6 Nisan Hareketi, Devrimci Sosyalistler, Askeri Yargılamaya “Hayır” hareketi ve Vatan Partisi ise Referanduma katılarak hayır oyu kullanacaklarını açıklamışlardı.

Yukarda kısaca analiz edilen anayasa taslağı, 14-15 Ocak tarihlerinde, darbe yönetimi altında referanduma sunulan anayasa metni büyük bir sürpriz olmazsa referandum sonucunda yürürlüğe girecektir. Bu sonuç, Arap dünyasının hem iç dinamikler hem de bölgesel düzen açısından normalleşmesi büyük bir önem taşıyan Mısır’ı anayasal açıdan Mübarek dönemine geri götüren önemli bir adım olacaktır.

[Star Açık Görüş, 20 Ocak 2014]