Milletvekilliği seçimleri açısından 24 Haziran’ın daha önceki seçimlerden farklılaşan bazı dinamikleri var. Bu dinamikler, hem seçmenler hem de partilerin aday tercihleri açısından önemli.
Yeni değişkenler, partilerin aday adayları arasından seçim yaparken ince eleyip sık dokumalarını zorunlu kılmakta.
Hatta yerel dinamikler, partilerin aday tercihlerinde daha önceki seçimlerden farklı olarak çok daha belirleyici olacak.
Bu yeni dinamiklerin bazıları şunlar:
İttifak etkisi: Seçimlerde milletvekilliği açısından en önemli dinamiklerden biri ittifakların yapısı.
Seçmen tabanları geçişken olan partilerde milletvekili adayının kim olduğu, seçmende ve yerelde çok daha önemli hâle geldi. Partiler önceki seçimlerden farklı olarak büyük şehirlerin dışındaki illerde adayın yerelliğine azami dikkat göstermek zorunda.
Yerele inince seçmenin oy verme davranışında, milletvekilinin o ilden olup olmaması, şehrin büyük ilçelerinin ya da şehrin mikro bölgesel ayrımlarının gözetilip gözetilmediği ve o şehirde yaşayan göçmen nüfus oranlarının dikkate alınıp alınmadığı gibi birçok faktör etkilidir.
Bu seçimlerde özellikle ittifaklar açısından bu hususlara azami dikkat etmeyen partinin dezavantajlı bir konuma geçeceği aşikâr.
Sıfır barajın kime yarayacağı sorunu: Seçim barajının ittifak yapan partiler açısından sıfırlanmış olması da seçmen tercihi açısından bazı muğlaklıklar içermekte.
HDP ve Vatan Partisi gibi birkaç küçük partinin dışındaki partiler için artık teoride yüzde 10 barajı sorunu yok. Bu durumun ittifak içindeki büyük partiler ve küçük partiler açısından etkisi farklı olacak.
Örneğin Saadet Partisi bir ittifaka dâhil olduğu için baraj sorunu teorik olarak yok. Ama diğer taraftan, her bir seçim bölgesinde bir milletvekili çıkaracak yeterli sayıya ulaşamayacağı için aldığı her oy, içinde bulunduğu ittifakın partilerine gidecek. İttifak içinde ise SP’nin aldığı oylar büyük partiye daha çok yarayacak.
Barajlı sistemlerde, seçmenler kendilerine yakın olan partiler barajı geçemeyeceği durumlarda stratejik oy verme tercihinde bulunurlar. Yani, kendilerine en yakın olan barajı geçebilecek partiye oy verirler.
Ancak yeni ittifak yapılarında küçük partilerin potansiyel tabanlarının ne yönde oy kullanacağını şimdiden net olarak tespit etmek güçlükler içermekte.
HDP hiçbir parti ile ittifaka gitmediği için yüzde 10 barajını tek başına aşması gerekmektedir. Barajı aşamadığı durumda özellikle HDP tabanının yoğun olduğu yerlerdeki oylar doğal olarak birinci parti olan AK Parti’nin lehine olacaktır.
Yeni siyasal sistem ve bakanların milletvekili olmaması: Artık milletvekilleri bakan olamayacağı için, yerelde seçmenler Ankara’ya doğrudan milletvekilleri üzerinden ulaşacak. Dolayısıyla her il aynı zamanda sürükleyici bir aday beklentisinde olduğu için partiler bunu dikkate almak zorunda.
Sayısal artış: Milletvekilliği sayısı 550’den 600’e çıktı. Dolayısıyla birçok ilin milletvekili kontenjanı arttı. Bundan dolayı, bazı şehirlerde, önceki seçimlerde özellikle birkaç oy farkla bir partinin kazandığı ya da kaybettiği milletvekillikleri her parti için daha kritik hâle geldi.
Milletvekillerine yönelik değişen algı ve beklentiler: Seçmenler yıpranmış, tartışılmış, milletvekili olduktan sonra mali durumunda gözle görülür artış olmuş, kolay ulaşılamayan, yerelin sorunları ile ilgilenmeyen, cenazesinde ya da düğününde yanında görmediği adaylara mesafeli. Şaibeli olan adayları istemiyor.
Yine seçmen bu özelliklerin sadece adaylarda değil akraba ve yakınlarında da arıyor.
Özellikle FETÖ konusunda hassas olan seçmen adayların bu bağlamda geçmişini önemsiyor.
Sonuç olarak, milletvekilliği seçimlerinde partilerin başarısını etkileyecek birçok yeni faktör var. Partiler bu unsurların farkında olarak aday tercihinde bulunmak zorunda...
[Türkiye, 15 Mayıs 2018].