Nobel Barış Ödülü'nün bu seneki sahibi, geçtiğimiz Cuma açıklandı. Nobel Komitesi, Kolombiya Devlet Başkanı Santos'u, ülkesine barış getirmeye yönelik çabalarından ötürü bu prestije layık gördü. Haber yayılır yayılmaz da, dünyanın dört bir yanında bir tuhaflık hissi oluştu. Nitekim söz konusu barış çalışmaları, henüz birkaç gün önce ülkede yapılan halk oylamasında sekteye uğramıştı.
Süreci hatırlayacak olursak; Kolombiya, 1964'ten bu yana narko-terörist FARC (Kolombiya Devrimci Silahlı Güçleri) musibetiyle boğuşuyor. Suikastlar, katliamlar, adam kaçırmalar ve uyuşturucu trafiğiyle on binlerce cana, milyonlarca mağdura ve Kolombiya'nın yarım asrına mal olan örgütün hükümetle sürdürdüğü görüşmeler bu yaz sonuçlanmış, barış Eylül ayında imzalanmıştı. Yalnız anlaşmanın geçerli olması için, halkın da onayına ihtiyaç vardı.
Bunun akabinde 2 Ekim günü “Si” sonucunun çıkacağından emin bir şekilde güle oynaya gidilen seçim, sürpriz bir şekilde hayır kararıyla sonuçlandı. Anlaşmaya hayır diyenler, %50,2 ile ucu ucuna galip gelse de, seçmenin çoğunluğunun böyle kritik bir oylamada sandığa gitmemesi de dikkat çekiciydi. Sonuç olarak ise Kolombiya halkı, FARC anlaşmasını tanımadığını bildirmiş oldu.
AFFEDİLEMEZ
Şüphe yok ki anlaşmaya hayır diyenler de barış isterdi ancak onları bu karara iten birkaç husus vardı. Bunlardan biri, anlaşma gereğince FARC'a siyasi haklar tanınacak olması iken bir diğer tartışma ise “ceza” mevzuu. Nitekim suçunu itiraf eden örgüt mensuplarının, cezalarını hapis yerine toplumsal hizmet ile ödemesi ve hatta maaşa bağlanması fikri, kimilerinin tepesinin tasını attırdı. Bir diğer ifadeyle halkın bir kesimi, örgütün silahları bırakıp kokain trafiğini durdurması karşılığında, üstüne bir de mükâfatlandırılacağını düşündü.“Bazı şeyler affedilemez. Ve affedilemez kalmalı” şeklinde düşünenler için, bu şartlar adalet olamazdı.
Dolayısıyla da halk arasında, “4 yıl konuştunuz konuştunuz da bu noktaya mı vardınız?” yadırgamaları ses buldu. Yine de bu seslerin, “yeter ki savaş bitsin” seslerinden daha cılız kalacağı düşünülüyordu ancak yoklamalar bu kez yanılttı. Ve sandıktan çıkan sürprizle, Kolombiya barışı riske girmiş oldu. Tabii hükümet ve FARC “vazgeçiyoruz” da demedi lakin halkın ikna edilmesi gereken yeni bir zorlu patikaya girildi.
İşte bunların üzerinden 1 hafta dahi geçmeden, Nobel Barış Ödülü çıkageldi. Nihayete ermemiş ve onaylanmamış bir çabaya verilen ödül de, haliyle biraz göze battı.
Öte yandan Nobel'in Santos'a verilmesi, belki de uğradığı başarısızlık vesilesiyle daha da mümkün olmuştu. Zira anlaşılan o ki; barışın takıldığı engelin aşılması ihtimalinin, Nobel gibi kritik bir ödülle güçleneceği düşünüldü. Belki de Kolombiyalıların ikna edilmesi, böyle bir dış merci etkisiyle başarılabilirdi.
EKONOMİ YAVAŞLADI
Bu saatten sonra akıllardaki soru ise, Başkan'ın bu ödülle “hayır”cıların gönlünü çalıp çalamayacağı…(FARC'ın yeni koşullara razı gelmesinin belirsiz olduğu zannıyla ilerleyip) Santos özelinde iki temel faktöre bakarsak, evvela siyasi popülaritesinin pek parlak olmadığını hatırlayacağız. 2010'da Başkanlığa gelen Savunma eski Bakanı Santos, halk tarafından pek tutulmuyor.
Bunun yanı sıra ekonomik anlamda da, Kolombiya halkı pek memnun değil... Gerek global kriz öncesi gerekse sonrası inişli çıkışlı olsa da hatırı sayılır büyüme rakamlarına imza atan Kolombiya ekonomisi, son dönemde yeniden inişi yaşıyor. 2016'nın 2. çeyreğinde yıllık bazda %2 büyüyen ekonomi 2009 sonrası en düşük temposunu sergilerken, yavaşlamanın arkasında, petrol başta olmak üzere madencilik sektöründeki daralma da rol oynuyor.
KREDİSİ SAĞLAM
Petrol talihlilerinden olan Kolombiya, son yıllarda fiyat çakılmasıyla birlikte bu yöndeki talihsizliklere maruz kaldı. Yetmiyormuş gibi, terör örgütlerinin boru hatlarına saldırmasından da etkilendi. Üstelik ülkede bazı sektörlerde çetelerin de parmağı olduğu bilinmekte… Böylesi bir ortamda, kahveden altına envaı imkân barındıran emtia sektörlerine yabancı yatırımcı çekmek de kolay olmuyor. Ülkenin bir yandan da altyapı yatırımlarına önemli ölçüde ihtiyacı varken, küresel endeksler Kolombiya'nın terör ve şiddetin iş hayatı ile kurumları en çok vurduğu ülkeler arasında geldiğini tasdikliyor.Bu bağlamda, asayiş ve güven tamiri yaparak yatırımlara ve ekonomiye ciddi can vermesi beklenen FARC anlaşmasının bir engebeye çatmış olması, yakın geleceğe dair umutları da zayıflatıyor. Zaten ülkede ELN teröründen Medellin Uyuşturucu Kartel'ine uzanan başka başka musibetler de var. Bu minvalde ABD'nin 2000'lerin başından beri verdiği desteklerin ülkedeki şiddeti kısmen azaltmış olduğuyla teselli aransa da, huzura giden yolda çok sayıda rampa var.
Gerçi bu derece kaosa hapsolmuş Kolombiya ekonomisinin, 2011'de 3 büyük kredi derecelendirme kuruluşu tarafından yatırım yapılabilir seviyeye getirildiğini ve sonrasında barış söylemlerinin de desteğiyle birer ikişer basamak atlattırıldığını da belirteyim.
Ve ekonomiden sıyrılıp başlangıç noktamıza dönerek bitireyim: Santos'un barış çabaları elbette önemli. Bununla birlikte söz konusu Nobel, barış adına başarılanı ödüllendirmekten ziyade, başarılması isteneni teşvik etmek ümidiyle verilmiş gözüküyor. Diğer yandan Kolombiya tarihi, FARC ile denenmiş eski barış arayışlarını ise hafızasından silemiyor.
Kolombiya halkının, hak ve hayal ettiği barışı bulması temennisiyle…
[Yeni Şafak, 11 Ekim 2016].