Rusya'nın Ukrayna sınır bölgelerine yaptığı yığınaklar ve iki ülkenin karşılıklı restleşmeleri akıllara savaş ihtimalini getirdi. Rusya'nın sene boyunca Ukrayna sınırına kaydırdığı birliklerin mevcudu 120000 civarına çıkarken bu birliklerin uzun bir işgalde değerlendirilebilecek sıhhiye personeli gibi askeri elementleri de içerdiği ifade ediliyor. Bu boyutta bir işgal sadece Ukrayna için değil Karadeniz ve Avrupa açısından da çok ciddi sonuçlar doğuracaktır. Ülkemizin de bundan etkilenmemesi kaçınılmazdır. Rusya'nın bu hamleleri Ukrayna'nın NATO'ya üyeliği resmi stratejik hedef olarak belirlemesi ve ABD'nin, her ne kadar Ukrayna'yı NATO'ya davet eden bir adım atmasa da, Ukrayna'ya sunduğu askeri desteği artırması ile paralel bir süreçte gerçekleşti. Fakat Rusya'nın güvenlik stratejisi ve harekât tarzı bu parametreler ile değerlendirildiğinde Rusya'nın Ukrayna'yı işgale kalkışmak için geçerli bir sebebi olmadığı, bu tarz bir harekâtın Rusya'nın stratejik kültürü ile uyuşmadığı ayrıca yaşanan hareketliliğin böylesi bir sonuca dalalet etmeyeceği görülecektir. Rusya yaptığı bu askeri yığınakla Batı'dan özellikle NATO'nun Doğu Avrupa politikası konusunda birtakım tavizler almayı amaçlamaktadır.
Öncelikle Rusya'nın bölgeyi doğrudan işgal etmeye ihtiyacı yok zira Ukrayna'nın doğusu zaten hali hazırda Rusya'nın de facto hâkimiyeti altına girmiş durumda ve Rusya Kırım'ı ilhakından geri adım atmış değil. 2014 senesinde başlayan süreçte Rusya, Ukrayna'nın doğusunda ayaklanma çıkararak Donetsk ve Lugansk Halk Cumhuriyeti'ni (DHC ve LHC) kuran milislere geniş askeri destek vermişti. Sonrasında Rusya resmi olarak bu yapıları tanımasa da onları birçok yönden destekleyerek Rusya'ya bağımlı bir şekilde ayakta kalmasına yardımcı oldu. AGİT çatısı altında Ukrayna, Rusya, Almanya ve Fransa'nın katılımıyla devam eden görüşmeler sonucunda Minsk'te sağlanan ateşkes ile Ukrayna resmen bölünmüş oldu. Rusya bu arada bölgede yaşayan halka sosyal yardımlar yaptı ve kolaylaştırılmış süreçler vasıtasıyla bölgenin dörtte birine eş yaklaşık 1 milyon kişinin Rus pasaportu almasını sağladı. Bu adımlar neticesinde bölge siyasi, sosyal ve iktisadi olarak Rusya ile bütünleşmiş duruma geldi. Rusya bu bölgeleri resmen ilhak ederek kendisine uluslararası imaj kaybı yoluyla siyasi maliyet ve muhtemel ekonomik yaptırımlar yoluyla ekonomik maliyet üretmek istemeyecektir.
Bu bölgelerin de ötesine geçen, Rusya'nın Ukrayna'nın önemli bir kısmını ya da tamamını işgali senaryosu ise Rusya için oldukça maliyetli bir fatura çıkaracaktır. İki ülke arasında 2014'te başlayan gerginliklerin ardından Ukrayna ciddi bir askeri modernizasyon atılımı yaptı. Bu atılım çerçevesinde ABD'den olası bir işgale karşı koymak amacıyla ordusunu donatmak amacıyla birçok çeşit silah tedarik etti. ABD ayrıca Ukrayna ordusunun eğitimi için de birliklerini ülkede tutuyor. Ukrayna'nın Bayraktar TB2 tipi insansız hava araçlarının milisler karşısındaki başarışı da Rusya'nın tepkisini çekmişti. Bunların yanında Fransa'dan daha büyük bir yüzölçümüne ve 41 milyon nüfusa sahip bir ülkeyi işgal etmenin hesap edilemez faturası Rusya açısında böyle bir ihtimalin olmadığını göstermektedir.
Geniş çaplı bir askerî harekât Rusya'nın taktiksel davranış ve stratejik kültürüyle de bağdaşmamaktadır. Ekonomik ve askeri kaynaklarına oranla ciddi stratejik hedefler belirleyen Rusya bu hedeflerine masrafsız yollarla ulaşmayı amaçlamaktadır. Bu doğrultuda Rusya kontrolü altında tutmak istediği eski Sovyet coğrafyasındaki Abhazya, Transdinyester ve Ukrayna'nın doğusu gibi bazı bölgelerde devletçikler tesis etmiş ve bu bölgeleri işgal altında tutmanın yükü altına girmemiştir. Benzer şekilde Rusya Libya, Suriye ve Mali'de kendi askerlerini kullanmak yerine Wagner gibi özel güvenlik firmalarından faydalanmıştır. Dolayısıyla Ukrayna'nın bir kısmını ya da tamamını işgal etmek yerine LHC ve DHC üzerinden bölgeyi kontrol altında tutmak yahut milis güçleri veya Wagner'den faydalanmak Rusya'nın taktik anlayışına daha uygun bir hamle olacaktır.
Bu yapılar üzerinden bölgeyi kontrol etmek yerine Ukrayna topraklarının işgali Rusya için saldırgan ülke imajı yarattığı gibi yaptırımlar yoluyla Rusya'ya ciddi bir ekonomik fatura da çıkaracaktır. Hafta içinde gerçekleşen Biden-Putin görüşmesinde ABD tarafı olası bir hamlenin ekonomik sonuçlarını Rusya'ya net bir şekilde iletmişti. ABD tarafı Rusya'dan Almanya'ya direkt hat ile doğalgaz sevkiyatı gerçekleştirecek olan Nord Stream II boru hattı projesine yönelik yaptırımları askıya alarak Rusya'ya bir jest yapmıştı. Bu yaptırımların tekrar gündeme gelme ihtimalinin yanı sıra Rusya'nın bankacılık sistemine yönelik yaptırımlar ve Rus iş adamlarına yönelik yaptırımlar da masada.
Sonuç olarak, ABD veya Ukrayna tarafından Rusya'da yönelik Ukrayna'nın NATO üyeliği gibi çok ciddi bir provokasyon gelmediği takdirde mevcut durumda Rusya'nın Ukrayna'da dramatik bir adım atması beklenmemelidir. ABD ve Ukrayna'dan tansiyonu yükseltici dramatik bir adım gelmesi ihtimali oldukça düşüktür. Ukrayna Rusya'ya karşı savunma pozisyonuna geçerken ABD ise Rusya'yı tahrik edecek açıklama ve adımlardan kaçınır görünmektedir. Bu yüzden Rusya'nın amacının Ukrayna'yı işgal etmekten çok ABD tarafından ekonomik yaptırımlar ve NATO-Ukrayna arasındaki askeri iş birliği gibi konularda taviz koparmak olduğu söylenebilir. Putin ve Lavrov'un konu ile alakalı açıklamaları da bu yöndedir. Bu itibarla Ukrayna sınırında yoğunlaşan Rus askeri yığınağını da gerçek bir işgal hazırlığı yerine karşı tarafa tüm seçeneklerin masada olduğu mesajını vermek olarak okumak gerekir.
[Sabah, 11 Aralık 2021].