Yenilenen İstanbul seçimleri ülkemize hayırlı olsun. Demokratik olgunluk içerisinde geçen seçimlerde ipi göğüsleyen CHP adayı İmamoğlu oldu. Yüzde 9’a yakınlık fark seçimden alınacak dersleri kritik hale getiriyor. Hem iktidar hem de muhalefet açısından… Zira bu sonuçtan çıkarılan dersler 2023 seçimlerinin kaderini belirleyecek. Muhalefetin zafer sarhoşluğu ile davranması ya da iktidarın motivasyonunu düşürerek iç çekişmeye düşmesi riskini aşması gerekli.
***
Türkiye, demokrasisinin gücünü gösterdi. Ülkemiz siyasi rekabetini yeniden sandığa giderek çözdü. Kampanyadaki bütün polemiklere rağmen iki pozitif dil ve vaatler yarıştı. İktidarda seçimlerden yorgunluk, muhalefette 31 Mart seçimlerinin iptalinden duyulan mağduriyet duygusu vardı. Muhalefet 17 yıldır, hatta İstanbul’da 25 yıldır kazanamıyor olmanın psikolojisini aşabilecek fırsat yakaladı. İktidar ise yerelde muhalefete düşme olgusu ile hesaplaşacak.***
İstanbul ölçeğindeki bir seçim genellemeler yapmayı gerektirecek önemdedir. Doğru analizleri yapabilmek için kapsamlı saha çalışması gerekli. Yine de ilk gözlemlerimi paylaşayım. Cumhur İttifakı yüzde 3’lük bir kayıpla ana kütlesini korudu. Ancak Millet İttifakı kayıp vermediği gibi daha da konsolide oldu. Yapılan siyasi hamleler bu bloğu çözmedi. Aslında İmamoğlu 31 Mart’ta aldığı yüzde 48 ile kazanabileceğini göstermişti. Yenilenen seçimde kendi bloğundaki sandığa gitmeyen oyları ve diğer adayların oylarını da aldı. “Mazbatam elimden alındı” argümanını iyi işlemesi ve kendisini partilerin üstünde konumlandırması da merkez sağdaki yüzer gezer oylara ulaşmasını sağladı. Tepki oylarını ismi etrafında toplayarak CHP’nin önüne geçti. Yüzde 54’e ulaştı. Şimdi 5 yıllık bir sürede aldığı oyları temsil eden partilerin (CHP, İP, HDP ve SP) ve kesimlerin beklentilerini, taleplerini karşılama yükü ile yüzleşecek. Muhafazakar kesime nasıl davranacağı da yakından gözlenecek. İmamoğlu’nun asıl meydan okuması ise hızlıca 2023 seçimlerinde cumhurbaşkanı adayı havasına girmek olur. Seçim sonucuna verdiği ilk tepki, sanki genel seçim kazanmış edasıyla yaptığı konuşma bu hırsını gösteriyor. Batı medyasının verdiği ve vereceği destek bu hırsı besleyecektir.***
AK Parti ise yeni bir siyasi yaklaşım üretmek zorunda. İçeride pozitif dili devam ettiren reform anlayışı, dışarıda diplomasiyi de yükselten yeni bir mücadele yaklaşımı yerleştirilmeli. Ekonomi ve dış politikaya ağırlık vermeli. Parti düzleminde ise İmamoğlu’nun başarısını iyi analiz ederek seçmenin dönüşen sosyolojisine inmek mecburiyetinde. Gençler, kadınlar, Kürtler, muhafazakarlar ve merkez sağın pragmatik kesimleri bu gayretin merkezinde olmalı. Halkı dinleyen, dertlerini paylaşan, parti algısını da yenileyen bir icraat havasına girmek durumunda. Yerelde muhalefet olmak yeni siyaset imkanları da açacaktır. İç tartışmalara kapanmak yerine özgüvenle icraat, muhasebe ve yenilenme sentezi oluşturmalı. Ayrıca, Millet İttifakı’nın artan konsolidasyonu dikkatle değerlendirilmeli. 23 Haziran şunu netleştirdi: Partiler yerine adayların öne çıktığı yeni bir siyasi iklim geliyor. AK Parti iktidarında dönüşen seçmen yeni taleplerle geliyor. Tepkisini İmamoğlu’nu seçerek gösterdi. Bu yeni trendi doğru okuyan 2023 seçimlerini kazanır.
[Sabah, 25 Haziran 2019].