SETA > Yorum |
Ortaöğretime Geçişin Yeniden Düzenlenmesi

Ortaöğretime Geçişin Yeniden Düzenlenmesi

OrtaöÄŸretim ve ortaöÄŸretime geçiÅŸ ile ilgili kararların, eÄŸitim sistemine muhtemel yansımaları neler olacaktır?

OrtaöÄŸretim ve ortaöÄŸretime geçiÅŸ ile ilgili kararların, eÄŸitim sistemine muhtemel yansımaları neler olacaktır?

Stresle Gelen Stresle Gider: OrtaöÄŸretimin ve OrtaöÄŸretime GeçiÅŸin Yeniden Düzenlenmesi Milli EÄŸitim Bakanı Nimet Çubukçu 28 Haziran Pazartesi günü, ortaöÄŸretime geçiÅŸ sistemiyle ilgili bir açıklama yaptı. Açıklamada, altıncı, yedinci ve sekizinci sınıflarda uygulanan Seviye Belirleme Sınavlarının kademeli olarak kaldıracağı ve bundan sonra sadece sekizinci sınıf sonunda bir tane Seviye Belirleme Sınavı (SBS) uygulanacağı belirtildi. Bundan sonra sekizinci sınıf sonrasında uygulanacak olan SBS’nin, 2008 öncesinde uygulanan OrtaöÄŸretim Kurumları ÖÄŸrenci Seçme ve YerleÅŸtirme Sınavı (OKS)’nın aynısı olmadığı da belirtilmiÅŸtir. OKS’de öÄŸrenciler altıncı, yedinci ve sekizinci sınıf müfredatlarından sorumlu olurken, yeni uygulanacak SBS’de öÄŸrenciler sadece sekizinci sınıf müfredatından sorumlu olacaklardır. Yeni uygulanacak sistemde, SBS’nin ortaöÄŸretime yerleÅŸtirmede %70 oranında, altıncı, yedinci ve sekizinci sınıf not ortalamalarının ise %30 oranında etkili olması kararlaÅŸtırılmıştır.

Çubukçu açıklamasında ortaöÄŸretime geçiÅŸ sistemindeki deÄŸiÅŸikliÄŸin, öÄŸrencileri sınav odaklı sistemden kurtaracağını, aileleri ve öÄŸrencileri aşırı stres ve kaygıdan uzaklaÅŸtıracağını belirtmiÅŸtir. Ayrıca, deÄŸiÅŸiklikle birlikte, öÄŸrencilerin okul dışı kaynaklara (dershane, özel öÄŸretmen, test kitapları vb.) daha az ilgi göstereceÄŸi ve velilerin artı mali yükünün azalacağı beklentisi ifade edilmiÅŸtir. Alınan kararın öÄŸrenci ve velilerden gelen talepler ile bir takım bilimsel raporların önerileri doÄŸrultusunda alındığı da ifade edilmiÅŸtir. Dahası, alınan kararın, bakanlığın “eÄŸitim politikaları doÄŸrultusunda ortaöÄŸretimin yeniden yapılandırılması çalışmalarını destekleyici” olduÄŸu belirtilmiÅŸtir. Böylece, ortaöÄŸrenime iliÅŸkin kronik sorunlarının çözülmesi umulmaktadır. Buna göre, genel liseler Anadolu liselerine ve meslek liselerine dönüÅŸtürüleceklerdir. Daha önce konuyla ilgili yayınlanan genelgeden anlaşıldığı kadarıyla, Dokuzuncu Kalkınma Planından mülhem bir ÅŸekilde Milli EÄŸitim Bakanlığı, lise öÄŸrencilerinin çoÄŸunluÄŸunun meslek liselerine “yönlendirilmesi” ilkesi benimsenmiÅŸtir (MEB OrtaöÄŸretim Genel MüdürlüÄŸü 2010/30 nolu Genelge).

Bakanlığın bu kararlarını nasıl deÄŸerlendirmeliyiz? Bu kararlar, ortaöÄŸretime geçiÅŸ sistemindeki kronik sorunları çözebilir mi? Kararların, eÄŸitim sistemine muhtemel yansımaları neler olacaktır? Aynı hükümetin iki eÄŸitim bakanının, ortaöÄŸretime geçiÅŸ sistemi için aynı gerekçelerle birbirine zıt iki karar vermesini nasıl anlamalıyız? Bu kararları deÄŸerlendirmek ve bu kararların kalıcılığı hakkında fikir sahibi olmak için, öncelikle, daha önceki sistem olan OKS’den SBS’lere geçiÅŸi ele alalım. Ardından SBS’lerin teke indirgenmesini ve ortaöÄŸretimin yeniden düzenlenmesini deÄŸerlendirebiliriz.

OKS’den SBS’lere 2007 yılında Millî EÄŸitim Bakanlığı, OKS’yi kaldırma kararının temel gerekçesi olarak, yenilenen müfredatın farklı bir ölçme ve deÄŸerlendirme yaklaşımını gerektirdiÄŸini vurgulamıştır. Ayrıca OKS’nin neden olduÄŸu ve dolayısıyla yeni sistemin çözmesi beklenen sorunlar ÅŸu ÅŸekilde sıralanmıştır: OKS öÄŸrencileri sadece sınava hazırlamakta fakat hayata hazırlamamaktadır; OKS sadece sonucu ölçmekte ve süreci deÄŸerlendirmemektedir; OKS sınavda sorulmayan dersleri önemsizleÅŸtirmektedir; OKS tek oturumda gerçekleÅŸtirildiÄŸi için öÄŸrenci ve veli için ciddi bir stres kaynağı olmakta ve okul disiplinini olumsuz etkilemektedir. Dahası, aileye ek mali yük getirdiÄŸi ve öÄŸrencileri okul dışı kaynaklara (dershane, vs.) yönlendirdiÄŸi belirtilmiÅŸtir.

Daha önce yayınladığımız Milli EÄŸitim Sistemi: Yapısal Sorunlar ve Öneriler (SETA, 2009) baÅŸlıklı raporda dile getirdiÄŸimiz üzere, yeni müfredatın romantik ve “mesiyanik/kurtarıcı” dili kullanılarak, OKS’nin kaldırılmasına ve yeni sınav sistemine (SBS’leri) gereÄŸinden fazla anlam ve sorumluluk yüklenmiÅŸtir. Bakanlık yeni sınav sistemini, yıllardır birikmiÅŸ sorunları adeta bir çırpıda çözebilecek sihirli bir formül olarak sunmuÅŸtur. SBS’ler henüz bir devir yapmışken yani altıncı, yedinci ve sınıfın tümünde sadece bir kez uygulanmışken, 2010 yılı itibariyle SBS’lerin kaldırılıp yerine sadece sekizinci sınıf için tek SBS’nin uygulanacağı kararının alınmış olması, Bakanlığın 2007’deki yaklaşımın gerçekçi olmadığının bir kanıtıdır.

Åžunu hemen ifade edelim ki, OKS’nin kaldırılması ve SBS’lerin getirilmesi, ilköÄŸretim açısından bazı olumlu sonuçlar doÄŸurmuÅŸtur. Öncelikle, SBS’lerle birlikte gelen yeni sistem, okul müfredatını sınavlara yansıtma gayesi gütmüÅŸ ve okul baÅŸarı puanlarını yerleÅŸtirme puanlarına dâhil ettiÄŸi için, öÄŸrencilerin müfredatla ve okulla iliÅŸkileri nispeten saÄŸlamlaÅŸtırılmıştır. Ne var ki, Millî EÄŸitim Bakanlığının en temel vaatlerinden biri olan, yeni sistemle okul dışı kaynaklara (dershane, vs.) yönelmenin azalacağı ve dolayısıyla daha eÅŸitlikçi bir sistem oluÅŸturulacağı iddiaları gerçekleÅŸmemiÅŸtir. Yeni sistemle, öÄŸrenciler artık daha erken yaÅŸtan itibaren dershanelere gitmeye baÅŸlamıştır. Özellikle altın ve yedinci sınıfların dershaneye bağımlılığı artmıştır. SBS’ler, öÄŸrencilerdeki stres ve kaygıyı artırmış ve aynı zamanda daha erken yaÅŸlara çekmiÅŸtir. Tabi ki ailelerin stresi ve kaygısı da daha erken ve uzun süreli olmaya baÅŸlamıştır.

Erken yaÅŸlarda yapılan SBS’lere dayalı olarak liselere öÄŸrenci yerleÅŸtirmenin en tehlikeli yönü, baÅŸarı ile ekonomik/kültürel sermaye arasındaki iliÅŸkinin daha da belirginleÅŸme riskidir. Bir baÅŸka ifadeyle, bir ailenin sosyoekonomik düzeyi arttıkça, çocuÄŸun eÄŸitimine katkı yapma imkânı artmaktadır. Benzer ÅŸekilde, ekonomik gücü daha fazla olan aileler, çocuklarının daha uzun süre ve daha erken yaÅŸlardan itibaren okul dışı destek almalarını saÄŸlamaktadırlar. AÅŸağıda açıklayacağımız üzere, çocuÄŸun hangi liseye gideceÄŸine 12 yaşından itibaren karar verilmesi, öÄŸrencinin hangi üniversiteye gideceÄŸinin ve dolayısıyla hayatının 12 yaşından itibaren önemli ölçüde belirlenmesine yol açmıştır.

Ekonomik ve kültürel sermayenin eÄŸitim sistemindeki belirleyiciliÄŸi OKS’den SBS’ye geçiÅŸle daha erken yaÅŸa çekilmiÅŸ ve 12 yaşındaki çocuÄŸun ya da ailesinin ihmali, çocuÄŸun hangi üniversiteye gideceÄŸi konusunda önemli olmaya baÅŸlamıştır. ÖÄŸrencinin 12 yaşındaki baÅŸarısızlığına telafi imkânı vermeyen bu durum, toplumsal tabakalaÅŸmaya yol açmaktaydı. Sadece bu boyutu ile birlikte deÄŸerlendirildiÄŸinde SBS’lerin altıncı ve yedinci sınıfta kaldırılması oldukça önemli bir adımdır.

Bunun dışında, SBS’ler, okulları sınav odaklı anlayıştan kurtarma ve aile bütçesinden okul dışı kaynaklara ayrılan payı azaltma hedeflerini gerçekleÅŸtirememiÅŸtir. Dahası, okullar, daha baÅŸarılı olmak adına test tekniklerine yönelik özel çalışmaları artırmışlardır. Ayrıca, ilköÄŸretimin ilk sınıflarından itibaren çocuklar yardımcı kitaplar ve yaprak testlerle tanışmışlardır.

OKS rekabetçi olduÄŸu gerekçesiyle eleÅŸtirilirken acaba SBS’ler hem öÄŸrenciler hem okullar arası rekabetçiliÄŸi engelleyebilmiÅŸ midir? SBS’ler rekabetçiliÄŸi engelleyememiÅŸ hatta daha da arttırmış ve erken yaÅŸlara çekmiÅŸtir. Ayrıca MEB, SBS’den elde edilen veriler ile etkin bir deÄŸerlendirme yapılacağını ifade etmiÅŸtir. Oysa Bakanlığın SBS sonuçlarını etkin bir ÅŸekilde deÄŸerlendirdiÄŸini ve buna göre gerekli tedbirleri aldığını söylemek mümkün deÄŸildir.

Tek SBS Uygulaması Yukarıda 2007 yılında SBS’lerin getirilmesiyle birlikte Bakanlığın beklentilerinin gerçekçi olmadığına iÅŸaret edildi. Peki, Bakanlığın bugünkü kararlarının gerçekçiliÄŸi için neler söylenebilir?

OrtaöÄŸretime geçiÅŸ için sınavın sadece son sınıfta uygulanacak olması ve sadece son sınıf müfredatının sorulacak olması, daha erken yaÅŸlarda okul dışı kaynaklara yönelmeyi doÄŸal olarak azaltacaktır. Bu yönüyle karar, hedefine ulaÅŸabilir ve çocuklar en azından altıncı ve yedinci sınıflarda kendilerine daha fazla zaman ayırma fırsatı bulacaklardır.

Sadece sekizinci sınıfta uygulanacak olan SBS’nin diÄŸer olumlu bir yanı, yukarıda iÅŸaret ettiÄŸimiz üzere, altıncı sınıfta sınav yapılmasının sekizinci sınıfta sınav yapılmasına göre daha fazla eÅŸitsizlik riski taşımasıdır. Bakanlığın açıklamasında yer almayan ancak bizce öÄŸrencilerin yaÅŸadığı stresten daha önemli olan husus, budur. Bu yönüyle de yeni alınan karar, oldukça olumludur. Bir baÅŸka ifadeyle, çocuklarının eÄŸitim kaderlerinin 12 yaÅŸ yerine 14 yaÅŸlarında belirlenmesi, daha iyidir.

Çubukçu, SBS’lerin kaldırılmasını ve sadece sekizinci sınıfta SBS uygulamasına geçilmesinin temel nedenlerinden birini, çocukların yaÅŸadığı stresi azaltmak ve okul dışı kaynaklara bağımlılığı azaltmak olarak ifade etmiÅŸtir. Stresi azaltmak adına 2008 yılından itibaren uygulamaya konan bir sisteminin yine stresi azaltmak gerekçesiyle 2010 yılında kaldırılması hazin deÄŸil midir? Daha tuhafı, yine 2010 yılında uygulamaya konan yeni üniversite giriÅŸ sistemi, stresi azaltmak gayesiyle, tek oturumdan iki aÅŸamalı ve altı oturumlu bir sınav sistemine geçmiÅŸtir! Hem ortaöÄŸretime geçiÅŸteki hem de yükseköÄŸretime geçiÅŸte aynı yıl yapılan bu deÄŸiÅŸiklikler birlikte deÄŸerlendirildiÄŸinde, stresi azaltmak gerekçesinin aslında hiçbir anlam ifade etmediÄŸi daha iyi anlaşılabilir. Zaten pratiÄŸe bakıldığında, öÄŸrencilerin streslerinin azalmasından ziyade, erkene çekilmesi veya ertelenmesinden bahsediyoruz. Benzer ÅŸekilde, okul dışı kaynaklara bağımlılığı azaltmak gerekçesiyle gelen bir sistem aynı gerekçeyle kaldırılmıştır.

OrtaöÄŸretime geçiÅŸ sisteminde yapılan deÄŸiÅŸikliklerde temelde gözden kaçırılan husus, öÄŸrencilerin ve ailelerin yaÅŸadığı stresin kaynağı, sınavların varlığı deÄŸil, sınavlar sonucunda yerleÅŸilen lisenin öÄŸrencinin eÄŸitim hayatında belirleyici olmasıdır. Dolayısıyla sorun, temelde, ortaöÄŸretim sistemindeki bir takım uygulamalardır. Bakanlık da bu gerçeÄŸin farkında olduÄŸu için, ortaöÄŸretime geçiÅŸteki düzenlemelerle birlikte ortaöÄŸretimde de bir takım düzenlemelere gitmiÅŸtir. Bütün genel liselerin Anadolu ve meslek liselerine dönüÅŸtürülmesi düzenlemesini ele almadan önce, bugün ortaöÄŸretim sistemini darboÄŸaza sürükleyen nedenleri ele alalım. Ayrıca aÅŸağıda deÄŸineceÄŸimiz üzere, Bakanlığın gözden kaçırdığı bir diÄŸer husus, ilköÄŸretimde verilen eÄŸitimin niteliÄŸinin ortaöÄŸretimdeki yapılanmayı etkilemesidir.

Liseler Arası HiyerarÅŸi Bugün ortaöÄŸretime geçiÅŸ sınavında yaÅŸanan stresin kaynağı, iyi bir lise kazanmanın öÄŸrencinin eÄŸitim hayatı üzerinde belirleyici görülmesidir. Ailelerin ve öÄŸrencilerin ortaöÄŸretime geçiÅŸe atfettikleri bu önem, asla sanal bir algı olarak deÄŸerlendirilmemelidir. Bu görüÅŸün oldukça somut iki dayanağı vardır. Birincisi, öÄŸrenci seçme sistemi dolayısıyla liseler arası baÅŸarı hiyerarÅŸisi kurulmaktadır. Böylece daha baÅŸarılı öÄŸrenciler belli liselere toplanmaktadırlar ve aileler bu okullarda eÄŸitime daha uygun bir ortam olduÄŸunu gözlemektedirler. Aileleri okul tercihine iten en önemli neden, ilköÄŸretimin sonunda öÄŸrenci seviyeleri arasında çok önemli farklılıklar olmasıdır. Bir baÅŸka ifadeyle, ilköÄŸretim diploması, öÄŸrencilerin asgari bir standartta öÄŸrenme hedeflerine kavuÅŸtuklarını göstermemektedir. Aralarında önemli seviye farkları olan bütün ilköÄŸretim mezunlarını, aynı lise sınıfına koymak ne öÄŸrenci, ne öÄŸretmen ne de veli tarafından istenmektedir. Ä°kincisi üniversite giriÅŸ sisteminde uygulanan mevcut Ağırlıklı OrtaöÄŸretim BaÅŸarı Puanı (AOBP) uygulaması, iyi bir liseye giden öÄŸrencileri üniversite giriÅŸ sınavında ödüllendirmektedir. Åžimdi birbiriyle iliÅŸkili bu iki etkeni ele alalım.

Birinci olarak, ortaöÄŸrenimin yapılanması ve öÄŸrenci seçme sistemi, liseler arası hiyerarÅŸiyi pekiÅŸtirmektedir. Türkiye’de bugün yaklaşık 70 tür lise bulunmaktadır. Bu okul türleri altı genel müdürlüÄŸe baÄŸlı olarak çalışmaktadır. Türkiye’de okullar arası hiyerarÅŸinin en temel nedeni farklı okul türlerinin varlığından çok, farklı türdeki okullara öÄŸrencilerin seçilerek ve sıralanma sonucu alınmasıdır. ÖÄŸrenciler, sınav sonuçlarında aldıkları puanlara göre, liseler arasında tercih yapmaktadır. ÖrneÄŸin, ilk 500’de yer alan bir öÄŸrenci Ankara Fen ve Galatasaray lisesi gibi okulları, ilk 1000’deki öÄŸrenciler ise Ä°stanbul lisesi gibi okulları tercih etmektedir. Yıllardır öÄŸrencilerin tercih eÄŸilimi bu ÅŸekilde devam etmektedir.

Veliler de bu sistemden memnunlar çünkü çocuklarının diÄŸer baÅŸarılı çocuklarla bir ortamda olmalarını, heterojen bir grupla birlikte olmasına yeÄŸliyorlar. Bir baÅŸka ifadeyle, ortaöÄŸretimdeki mevcut ayrıştırma, ilköÄŸretimdeki genel kalitesizlikten doÄŸmuÅŸ adeta zorunlu bir ihtiyaçtır. Yani, öÄŸrenciler çok temel becerilere dahi sahip olmadan ilköÄŸretimi bitirme imkânına sahip oldukları için, bu çocuklarla baÅŸarılı çocukları aynı sınıf ortamına koymak veliler tarafından doÄŸru karşılanmamaktadır. Bugünkü mevcut ortaöÄŸretim sisteminin hiyerarÅŸisi, toplumsal meÅŸrutiyetini bu husustan almaktadır.

ÖÄŸrenciler puanlarına göre tercihlerine yerleÅŸtirildikleri için, doÄŸal olarak, ortaöÄŸretim sınavlarında en iyi puan alan öÄŸrenciler genellikle aynı liselere yerleÅŸmekte ve bu öÄŸrencilerin yerleÅŸtikleri bu liseler, üniversiteye giriÅŸte baÅŸarılı olmaktadırlar. Bir baÅŸka ifadeyle, iyi öÄŸrenciler, seçkin diye atfettikleri liseleri kazanıyorlar ve bu liseler bu iyi öÄŸrenciler sayesinde, üniversite giriÅŸ sınavında daha baÅŸarılı oluyorlar. Bu sonuç ise, ortaöÄŸretimi tam bir kısırdöngüye sokmaktadır çünkü bu “baÅŸarılı” okullar, daha sonraki yıllar en baÅŸarılı öÄŸrencilerin seçtikleri adres oluyorlar ve doÄŸal olarak yine baÅŸarılı oluyorlar. Aileler ise, çocuklarını iyi bir üniversite kazanmaları için bu “baÅŸarılı” liselere göndermek istiyorlar. Özetle, liseler arası hiyerarÅŸi, lisenin üniversite seçimindeki önemi dolayısıyla ortaöÄŸretime giriÅŸ sınavlarının bir sonucudur.

Ä°kinci olarak, hiyerarÅŸinin hem bir belirleyicisi hem de bir sonucu, üniversite giriÅŸ sisteminde uygulanan AOBP’dir. Yıllar içerisinde çeÅŸitli deÄŸiÅŸikliÄŸe uÄŸrayan ve halen uygulanan AOBP yalnızca giriÅŸ sisteminde deÄŸil, tüm milli eÄŸitim sistemi üzerinde oldukça olumsuz bir etkiye sahiptir. AOBP sayesinde üniversite sınavına giren bir öÄŸrencinin okul baÅŸarısı dolayısıyla elde ettiÄŸi puan, okulun giriÅŸ sınavında sergilediÄŸi total baÅŸarı tarafından belirlenmektedir. Yani, bir öÄŸrencinin baÅŸarısı, o yıl okulunda sınava giren tüm öÄŸrencilerin ortalama baÅŸarısı tarafından belirlenmektedir. SomutlaÅŸtırırsak, aynı diploma notuna sahip bir fen lisesi öÄŸrencisi ile bir genel lise öÄŸrencisi arasında ciddi bir puan farkı oluÅŸmaktadır. AOBP dolayısıyla daha seçkin okullara giden öÄŸrenciler üniversite giriÅŸ sınavında “doÄŸal olarak” daha baÅŸarı olmaktadırlar çünkü bu okullardaki öÄŸrencilerin ortalama baÅŸarısı yüksektir. Bu sistem, bireysel baÅŸarıyı adeta anlamsızlaÅŸtırmakta ve okul baÅŸarısını öne çıkarmaktadır.

AOBP, SBS’lerin ortaya çıkması ile birlikte çok daha açık bir soruna neden olmaya baÅŸlamıştı. Artık üniversiteye giriÅŸ puanı, bir çocuÄŸun 12 yaşındaki performansı ile belirlenmektedir. Çünkü 12 yaşındaki öÄŸrencilerin SBS puanı, hangi lisede okuyacağını belirlemekte ve belirlenen bu lise ise öÄŸrencinin AOBP’sini ve dolayısıyla üniversite giriÅŸ puanını doÄŸrudan belirlemektedir!

Mevcut milli eÄŸitim sisteminin dar boÄŸazlarına böylece iÅŸaret ettikten sonra, sormamız gereken soru ÅŸudur: OrtaöÄŸretime dönük öngörülen düzenlemeler yani bütün genel liselerin Anadolu ve meslek liselerine dönüÅŸtürülmesi, ortaöÄŸretime giriÅŸ üzerindeki baskıyı azaltabilir mi?

OrtaöÄŸretimin Yeniden Düzenlenmesi Çubukçu, orta öÄŸretimde gerçekleÅŸtirilecek yeniden yapılanma ile gelecek yıllar içerisinde genel liselerin tamamının Anadolu Liselerine ve Meslek Liselerine dönüÅŸtürüleceÄŸini, okullar arası niteliksel farklılıkların bu ÅŸekilde ortadan kaldırılacağını, okul çeÅŸitliliÄŸinin de en aza indirileceÄŸini bildirdi. Bu açıklamalardan anlaşıldığı kadarıyla Çubukçu’nun beklentisi, liselerin Anadolu liselerine dönüÅŸtürülmesinin kendi başına ortaöÄŸretim kurumları arasındaki kalite farkını ortadan kaldırmasıdır. Bakan Çubukçu “liselerimizin tamamının Anadolu liselerine dönüÅŸtürülmesinden sonra ortaöÄŸretime herhangi bir ÅŸekilde sınav sistemiyle geçiÅŸ olmayacak, okul baÅŸarı sistemiyle geçiÅŸ olacak” diyerek, önümüzdeki yıllarda sınav merkezli sistemden çıkışı iÅŸaret etmiÅŸtir. Zaten Çubukçu, 29 Haziran 2010’da yaptığı bir açıklamada dört yıl içerisinde bütün liselerin Anadolu liselerine dönüÅŸtürüleceÄŸini ve bundan sonra sınavların kaldırılacağını ifade etmiÅŸtir.

Liselerin yeniden isimlendirilmesi veya baÅŸka lise türüne dönüÅŸtürülmesi, ortaöÄŸretim geçiÅŸ sistemi üzerindeki baskıyı azaltmayacak; aksine Anadolu liseleri sınavla öÄŸrenci aldığı takdirde daha da artırabilir. Çünkü aynı lise türü içerisinde de bir sıralama ve hiyerarÅŸi sözkonusudur. Aynı ildeki Anadolu liseleri arasında da bir hiyerarÅŸi sözkonusudur. Sınavsız öÄŸrenci alan bir genel lisenin, sınavla öÄŸrenci alan bir Anadolu lisesine dönüÅŸtürülmesi, zorunlu olarak, o okulun öÄŸrenci profilini deÄŸiÅŸtirmekte ve homojenleÅŸtirmektedir.

Hem ulusal hem de uluslar arası sınav ve deÄŸerlendirmeler, Türkiye’de hem okul türleri arasında hem de aynı okul türleri arasında bir farklılaÅŸma ortaya koymuÅŸlardır. Bu, doÄŸrudan liselere öÄŸrenci seçmeyle ilgili bir husustur. ÖrneÄŸin Anadolu lisesi statüsünde bulunan Ä°stanbul Lisesi ilk bin içinden öÄŸrenciler seçerken Fatih’teki baÅŸka bir Anadolu lisesi ilk 40 bin civarından, daha uzaktaki bir Anadolu lisesini ise ilk 80 binden öÄŸrenciler seçmektedir. Liselere öÄŸrenci seçme ve dolayısıyla liselerin hiyerarÅŸik diziliÅŸi var olduÄŸu müddetçe, niteliksel farkın indirilmesi mümkün deÄŸildir. Çünkü öÄŸrenci seçme, tanım itibariyle, okulları homojenleÅŸtirmek ve böylece niteliksel olarak sıralamaktadır. Özetle bütün liseler, Anadolu liselerine dönüÅŸtürüldüÄŸünde ve bu liseler sınavla öÄŸrenci aldıklarında, okullar arası niteliksel farkın azaltılması mümkün deÄŸildir.

Seçilerek ve sıralanarak liselere öÄŸrenci alınmaya devam edildiÄŸi takdirde daha önce mahallenin okulu olan okullar da dâhil olmak üzere tüm okullara sıralamaya göre öÄŸrenci alınacaktır. Ki bu durum oldukça olumsuz sonuca neden olacaktır. ÖrneÄŸin, büyükÅŸehirlerde eskiden mahallesindeki genel liseye giden bir öÄŸrenci artık sıralamaya göre oldukça uzaktaki bir Anadolu lisesine gitmek durumunda kalacaktır.

Alternatif olarak, Anadolu liselerine sınavsız öÄŸrenci alınabilir ki dört yıl sonra böyle bir uygulamaya geçileceÄŸi anlaşılmaktadır. Burada her Anadolu Lisesi eÄŸer mahallenin lisesi olacak ÅŸekilde dönüÅŸürse ancak okullar arası hiyerarÅŸi kırılabilir ve hâlihazırda baÅŸarılı olarak tanımlanan liselere yönelik baskı azalır. Aksi takdirde tüm öÄŸrenciler ve velileri bugün baÅŸarılı olarak tanımlanan okullara gitmeye çalışacaklardır ve bugüne yani baÅŸa dönmüÅŸ olacağız. Ayrıca sadece karne notlarıyla öÄŸrenci seçildiÄŸi takdirde, öÄŸretmenler ve idareciler baskı altına alınacaktır. Daha önce uygulanan süper liselere öÄŸrenci alınmasındaki sıkıntıları hatırlayabiliriz.

Stresle YaÅŸamayı ÖÄŸrenmek Bundan üç yıl önce aynı kaygılar ile ortaöÄŸrenime geçiÅŸ sisteminin deÄŸiÅŸtirilmesi ve aynı kaygıların ifadesi ile üç yıl sonra tekrar sistemde bir deÄŸiÅŸikliÄŸe gidilmesi, aynı hükümetin iki farklı eÄŸitim bakanı tarafından aynı gerekçelerin telaffuz edilmesi hayli ironik bir durumdur. Bu durum, Bakanlığın politika yapım sürecinin ne kadar zayıf olduÄŸunu ortaya koymaktadır. Dahası, aynı gerekçelerin birbirine zıt iki kararda da kullanılması, bu gerekçelerle hareket etmenin en azından sorunlu olduÄŸunu açıkça ortaya koymaktadır.

Üç yıl önce, sınav sisteminde yapılan bir deÄŸiÅŸikliÄŸin eÄŸitim sisteminde birçok sorunu çözmesi gibi aşırı bir beklenti içine girilmiÅŸti. Benzer ÅŸekilde, bugün alınan kararlar ile eÄŸitim sisteminin sorunlarının bir kısmının çözülmesi beklenmektedir. SBS’lerin teke indirgenmesi, elbette ki, ilköÄŸretim sistemini biraz daha rahatlatacaktır. Ancak ortaöÄŸrenime (dolayısıyla hem ilköÄŸretime hem de yükseköÄŸretime) iliÅŸkin yapısal sorunlar ve sorunların kaynağı iyi analiz edilmediÄŸi sürece yapılacak deÄŸiÅŸikliklerin, eÄŸitim sistemine iliÅŸkin kronik sorunları çözmesi beklenemez.

Yapılan deÄŸiÅŸiklik ile, deÄŸiÅŸimin iki ana gerekçesi olarak sunulan öÄŸrencilerdeki stres ve kaygıyı azaltmak ve okul dışı kaynaklara yönelmeyi en aza indirmek sorunları çözülmeyecektir. Çünkü bu iki nokta da mevcut eÄŸitim sisteminin sonucudur; nedeni deÄŸildir. Sınırlı sayıda iyi üniversitenin varlığı, üniversiteler ve üniversite programları arasında kalite farkının açıklığı, liselerdeki hiyerarÅŸik yapılanma ve AOBP sistemdeki en önemli sorunlardır. Stresi yok etmek ve okul dışı kaynaklara yönelmeyi azaltmayı hedeflemek, eÄŸitim sisteminde ne yapmamız gerektiÄŸi hakkında bir fikir vermez. Asıl mesele sınav stresini ortaya çıkaran, okul dışı kaynaklara yönelmeyi saÄŸlayan bütün eÄŸitim sistemine hâkim olan eÄŸitimdeki hiyerarÅŸik yapılanmanın esnetilmesidir.

Son olarak, kaderin bir baÅŸka cilvesi, hem OKS’nin kaldırılmasında hem de SBS’lerin kaldırılmasında, öÄŸrencilere yaÅŸam becerileri kazandırmanın veyahut hayata hazırlamanın önemi üzerinde durulmuÅŸtur. Oysa yapılan bütün ulusal ve uluslararası sınav sonuçları, öÄŸrencilerin akademik becerilerinin oldukça düÅŸük olduÄŸunu göstermektedir. ÖÄŸrencilere temel akademik becerileri kazandırma, onları hızla deÄŸiÅŸen hayata hazırlamanın bir parçasıdır.

MEB, Yönlendirme! 05.06.2010 tarihli genel liselerin Anadolu liselerine dönüÅŸtürülmesine iliÅŸkin genelgeye göre kimi liseler Anadolu liselerine dönüÅŸtürülürken kimileri meslek liselerine dönüÅŸtürülecektir. Ancak genelgedeki asıl sorun, belirli bir bölge için tanımlanmış Anadolu lisesine girmeyen ancak mesleki eÄŸitime gitmek istemeyen bir öÄŸrencinin ne yapacağı konusundaki durumdur. Çünkü genelgenin de iÅŸaret ettiÄŸi üzere Anadolu liseleri belirli bir kontenjan çerçevesinde öÄŸrenci almaktadır. Burada tehlikeli olan, genelgenin dördüncü maddesinde iÅŸaret edilen “Anadolu lisesine dönüÅŸtürülen okullar dışında kalan genel liselerin binaları ile her türlü müÅŸtemilatı, okuma arzusunda olan öÄŸrencilerin, örgün eÄŸitimin dışında bırakılmaması için valiliklerce uygun görülen mesleki ve teknik ortaöÄŸretim kurumlarının hizmetine sunulacak, böylece mesleki eÄŸitime daha çok öÄŸrenci akışı saÄŸlanacak” ÅŸeklindeki ibaredir. Genelge açıkça bazı öÄŸrencilerin istekleri dışında dahi olsa bir yönlendirmeye tabi olacağına iÅŸaret etmektedir!

Adına ister “yönlendirme” ister baÅŸka bir ÅŸey diyelim, öÄŸrencilerin meslek liselerine istekleri dışında gönderilmeleri, bir zorlamadır ve bu türden zorlamalar pedagojik olarak her yönüyle sorunludur. Öncelikle, hem geleneksel hem de çaÄŸdaÅŸ eÄŸitim, toplumun ve öÄŸrencinin talep, ilgi ve isteklerini dikkate alır. Dolayısıyla, öÄŸrencinin ortaöÄŸretimde ne tür bir eÄŸitim alması gerektiÄŸi, mesleki eÄŸitim oranlarının artırılması gerektiÄŸine dair bir kısım rakamlara indirgenemez. ÖÄŸrencinin 14 yaşındaki performansına göre, onun ne tür bir eÄŸitim alacağına, öÄŸrencinin ve ailesinin rızası olmadan karar vermek, öÄŸrencinin daha sonraki yaÅŸlarda performansının deÄŸiÅŸebileceÄŸini ve daha önemlisi ilgisinin deÄŸiÅŸebileceÄŸini ihmal etmek anlamına gelmektedir.

MEB bir yandan hayat-boyu öÄŸrenmenin önemini vurgularken, bir yandan “öÄŸrenci-merkezli” uygulamaları esas alırken, öte yandan öÄŸrencileri akademik bir eÄŸitim alma imkânından kısıtlaması önemli bir çeliÅŸkidir. MEB belli sayısal hedeflere ulaÅŸmaya çalışırken, öÄŸrenci ve velilerinin taleplerini de dikkate almalı ve bu talepler temelinde hedefler belirlemelidir.

Bundan Sonra Neler Yapılmalı? 1. Ä°lköÄŸretimi ve ilköÄŸretim diplomasini anlamlı hale getirmek için çocukların temel bilgi ve becerileri kazanarak mezuniyetlerinin saÄŸlanması gerekir. Bu konuda her sınıf düzeyinde öÄŸrencilerin sahip olması gereken temel bilgi ve becerilerin tanımlanması ve öÄŸrencilerin bu düzeye ulaÅŸması için eksiklik giderici çalışmalar yapılmalıdır. Ä°lköÄŸretim mezuniyetinin anlamlı hale getirilmesi ve böylece liseye giden bütün öÄŸrencilerinin seviyelerinin artırılması, hangi lisede okunacağı konusunda yaÅŸanan baskıyı azaltacaktır.

2. OrtaöÄŸrenimdeki hiyerarÅŸiyi esnetmek ve ilköÄŸretimi aşırı baskı ve rekabetçi bir yapıdan kurtarmak için AOBP uygulamasından derhal vazgeçilmelidir. Milli EÄŸitim Bakanlığı ve YükseköÄŸretim Kurulu, AOBP uygulamasının yerine konulacak ve lise baÅŸarısını üniversiteye giriÅŸte yansıtacak bir uygulama üzerinde çalışmalıdır. ÖrneÄŸin, lise bitirme veyahut olgunluk sınavı uygulamasının baÅŸlatılması ve üniversite giriÅŸ için eleme niteliÄŸinde kullanılması üzerinde tartışılmalıdır.

3. Üniversiteler ve programlar arasındaki açık hiyerarÅŸik yapının esnetilmesi adına, özellikle daha az tercih edilen üniversiteler ve bölümler, kendilerini toplumun beklentilerine göre güncellemeli ve böylece mezunlarının istihdam edilebilirliklerini artırmalıdırlar.

4. Bakanlık, genel liselerin Anadolu liselerine dönüÅŸtürülmesinin, öÄŸrenci seçiminden, öÄŸretmen seçimi ve rejimine, bu deÄŸiÅŸikliÄŸin okulları ve çevresini, öÄŸrenci ve aileleri nasıl etkileyeceÄŸini iyi analiz etmelidir. Sınavla ve sıralama ile öÄŸrenci alındığı takdirde tüm taraflar üzerindeki maliyeti hesaba katılmalıdır. Dahası, bu karar, sadece bazı liselerin Anadolu liselerine çevrilmesi anlamına gelmemekte, tüm ortaöÄŸrenimin yönetim, finansman, personel ve öÄŸrenci açısından dönüÅŸtürülmesi anlamına gelmektedir. Anadolu lisesi statüsünde öÄŸrenci alan ve köklü geleneÄŸe sahip Galatasaray, Ä°stanbul ve KabataÅŸ lisesi gibi liseler, sınav kaldırıldığında nasıl öÄŸrenci alacaklardır?

5. Ä°steyen hiçbir öÄŸrenci, akademik eÄŸitimden mahrum bırakılmamalıdır. Dolayısıyla, yönlendirme, bir tür zorlamaya dönüÅŸmemelidir. EÄŸer Anadolu liseleri kontenjan temelinde öÄŸrenci alacaksa, Anadolu lisesine gidemeyen öÄŸrenciler zorunlu olarak meslek lisesine mi gidecekler? Bu öÄŸrencileri meslek lisesine gitmeye zorlamak, yeni bir katsayı ve kast sistemi doÄŸurmaz mı?