Mısır Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’nin Nisan ayında yaptığı Rusya gezisi sonrasında ortaya çıkan bilgiler, devrim sonrası süreçte bir süredir dondurulmuş olan nükleer enerjiden yararlanma çalışmalarının Rusya’nın yardımı ile tekrardan başlatılmak istediğini ortaya koydu. Bu durum, bölgedeki gücünü tanzim etmek isteyen Mısır için nükleer güç olma arzusunun dönemsel olmadığını, bir devlet politikası niteliği taşıdığını gösteriyor.
Mısır, 1986 yılında yaşanan Çernobil felaketinden sonra nükleer programını askıya almıştı. 2006 yılında ise Hüsnü Mübarek döneminde yeniden çalışmalara başlandığı düşünülüyor. Şubat 2011’de hükümet, Akdeniz sahilindeki Deba bölgesinde ilk nükleer santralin kurulmasının planladığını kamuoyuna açıklanmıştı. Ancak bu konuda her hangi bir adım atılamamıştı.
ÜRETİM-TÜKETİM DENGESİZLİĞİ
Mısır Ticaret ve Endüstri Bakanı Hatim Salih, Mısır basınına yaptığı açıklamada, Rusya’nın Mısır’ın nükleer enerji programına yardım edeceğini açıklarken, “artık bir ‘nükleer enerji ülkesi’ olmak istiyoruz” dedi. Salih, Rusya ile Deba nükleer santrali projesinin geliştirilmesi için anlaşmaya vardıklarını da açıklayarak, Rus delegasyonunun Mısır’ı konu ile ilgili ziyaret edeceğini de aktardı. Rusya Enerji Bakanı Alexandar Novak da Rus medyasına yaptığı açıklamada, “Mısır’ın Rusya’dan nükleer program geliştirilmesi ve ülkenin uranyum kaynaklarından yararlanabilmesi için yardım istediğini” belirtti. (1)
Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nın bir çalışmasına göre, Mısır’ın elektrik tüketimi 2022 yılında 43,738 MW çıkarak, şu anki tüketimin neredeyse iki katına ulaşacak. Mısır’da tüketilen elektrik enerjisinin yaklaşık %90’ını üreten 220 santral doğalgaz ya da mazotla çalışıyor. Mısır Elektrik Bakanlığı sözcüsü Ebu El Ela’ya göre elektrik üretiminin sadece %10’luk kısmı hidroelektrik santralleri ve rüzgâr tribünlerinden elde edilebiliyor.
Mısır’da şu anda kısmen gerçekleşen elektrik kesintilerinin, yaz ayları ile birlikte yoğunlaşacağı bekleniyor. Yaz aylarında günlük elektrik tüketiminin 29,500 megawatt’a çıkması beklenirken, şu anki üretim ancak 27,000 megawatt düzeyinde. Dolayısı ile Mısır’ın elektrik enerjisi üretimi için yatırımlara ağırlık vermesi gerekiyor.
MISIR’IN ÇABASININ GEREKLİLİĞİ
Mısır uzun bir dönem enerji kaynakları açısından kendine yeterli olarak görülse de, 1990’lardan günümüze üretim ve tüketim rakamlarında negatif anlamda ters korelasyon olduğunu dikkate almak gerek. Özellikle sübvansiye edilmiş petrol ve doğalgazın iç pazarda aşırı ve verimsiz bir şekilde tüketilmesi Mısır’ın enerji ihtiyacını üretiminin üstüne taşımış durumda. Hükümet son dönemlerde elektrik ve doğalgaz sübvansiyonlarını çok düşük oranlarda azaltmış olsa da, daha kapsamlı bir reformun siyasete ciddi bir maaliyeti olacağını düşündüğümüzde, Mısır’ın yüksek enerji tüketiminin devam edeceği ön görülebilir. Ülkede, şu an için günlük 720 bin varil petrol üretimine karşılık ise 780 bin varil civarı bir tüketim söz konusu. Bu perspektif Mısır’da bulunan zengin uranyum yatakları ile birlikte değerlendirildiğinde, Mısır’ın nükleer enerji çabasının gerekliliğini ortaya koyuyor.
GÜNEY-DOĞU SAHRA’DAKİ URANYUM YATAKLARI
Son yıllarda Güney-Doğu Sahra bölgelerinde çok zengin uranyum yatakları bulunmasıyla Mısır’ın bu alandaki zenginliğini artırmış durumda. Bu yatakların değerlendirilmesi hususunda Rusya ile görüşmeler yapıldığı düşünülüyor.
Bir diğer etken olarak, İsrail ve İran’ın yanı sıra Türkiye’nin de son dönemde nükleer güç olma yolunda attığı adımların, Mısır’ı da bölgede iddiası olan bir güç olarak nükleer çalışmalar yapmaya ittiği söylenebilir. Mısır ayrıca nükleer enerji üretme noktasında uygulamaya koyduğu yeni politikasının dışında, nükleer silahlar konusunda da bölgesinde daha aktif bir rol oynamak istediğinin işaretlerini vermeye başlamış durumda.
İSRAİL’İN NPT’DE TARAF OLMAMA TUTUMU
Mısır’ın, Geneva’da yapılan “Nükleer Silahların Yayılmasının Önlemesi Antlaşması” (NPT) 2015 yılı gözden geçirme toplantılarından çekildiğini açıklaması, bu anlamda önemli bir gösterge. Mısırlı yetkililer ilgili toplantılardan çekilmelerine gerekçe olarak anlaşmaya dâhil olmayan ülkelere yönelik sert bir tavır alınmamasını ifade ediyorlar. Bu tavrın kuşkusuz hedefi İsrail. 1968’de imzaya açılan NPT, 1970 yılında yürürlüğe girmiş, 190’dan fazla ülke tarafından şimdiye kadar onaylanmış durumda. Anlaşmaya taraf ülkeler nükleer silah geliştirmemeyi kabul edip Uluslararası Atom Enerjisi (IAEA)’nin denetimlerine tâbî olmuş oluyorlar. Ancak İsrail NPT’ye taraf olmamakla birlikte, nükleer silahları konusunda klasik belirsizlik politikası izlemeye devam ediyor. 2012 yılında BM Genel Asamblesi bağlayıcı olmayan bir karar çıkartarak, İsrail’e NPT’yi imzalama çağrısı yaptı. Ayrıca, 2005 yılı NPT toplantılarında Arap ülkeleri ortak bir teklif sunarak tüm Ortadoğu’nun nükleer silahsızlanmasını istemişlerdi.
NÜKLEER GİRİŞİMİ MISIR İÇİN FAZLA MI İDDİALI?
Nihayetinde Mısır’ın orta vadede artan enerji ihtiyaçlarını karşılamak ve bölgesel gücünü tanzim edebilmek adına nükleer enerji üretebilen bir ülke haline gelmesi gerekiyor. Elbette politik istikrarsızlık ve ekonomik sıkıntılar ile boğuşan Mısır’ın milyarlarca dolarlık santralleri inşa edebilmesi ve sonrasında nükleer bir güç olabilmek için yerel teknoloji üretebilmesinin çok iddialı hedefler olduğu ortada.
Mısır’da son yıllarda Güney-Doğu Sahra bölgelerinde çok zengin uranyum yatakları bulunmuş durumunda. Bu bağlamda, Mısır Nükleer Materyaller Otoritesi’nin uranyum yataklarını gösteren bir haritalandırma çalışması:(2)
- Egypt says Russia to help revive nuclear program, Egypt Independent, 23 Nisan 2013.
- Uranium Resources In Egypt, Dr. Yassin AbdulRazek, Nuclear materials Auhority, Egypt http://www.iaea.org/OurWork/ST/NE/NEFW/documents/RawMaterials/RTC-Namibia-2009/Egypt-uranium%20mining.pdf