21. yüzyılın ilk çeyreğinde Avrupa’nın en güçlü ülkesi Almanya, en temel insan hakkı olan “vücut ve sağlık bütünlüğünün korunması” hakkını mülteciler için sağlamakta ciddi sorunlar yaşıyor. 2015 yılını mülteci yurtlarına yönelik günde üç kundaklama/saldırı ile geçiren Almanya, içinde bulunduğumuz yılda da kangren halini alan bu sorunu çözecek gibi görünmemektedir. Bunun da ötesinde sokakta veya sanal ortamda mülteci karşıtı, saldırgan ve kışkırtıcı bir dilin giderek toplumun ortak tavrı haline geldiği analistlerce endişeyle dile getirilmektedir.
Hem Avrupa’nın en güçlü ülkesi olmak hem de canlarını kurtarmak üzere bu ülkeye sığınanları koruyamamak şeklinde ortaya çıkan ve Uluslararası Af Örgütü (Amnesty International) gibi birçok insan hakları kuruluşunun raporlarına da yansıyan bu dikotomi, ister istemez akıllara “Almanya mültecileri koruyamıyor mu?” sorusunu getirmektedir..