SETA > Yorum |
Savaşı PKK'nın Bölgesel Angajmanlarında Arayın

Savaşı PKK'nın Bölgesel Angajmanlarında Arayın

PKK 6-8 Ekim olaylarıyla çözüm sürecinden ne anladığını açıkça göstermişti, arka planında bölgesel angajmanlarının olduğu saldırılarla ateşkesi bitirerek de çatışmaları kendi deyimleriyle savaşı yeniden başlattı.

Türkiye PKK’nın silahsızlanmasıyla 30 senelik şiddetin sona ermesini amaçlayan milli bir süreç yürüttü. Amacın değil belki sürecin performansının sorgulandığı şu günlerde “neyin yanlış gittiği” genelde Türkiye içerisinde aransa da en onun kadar önemli dış gelişmeler PKK’yı silahsızlanma ve 30 senedir Türkiye’ye karşı “başarıyla” yürüttüğü bölgesel taşeron rolünü bırakma konusunda isteksiz kıldı. Bu isteksizlik hâlihazırda devam eden çatışmaların da baş müsebbibi oldu.

PKK Suriye devriminin başlarında Talabani’nin arabuluculuğunda İran ve Esed rejimiyle bölgesel bir pazarlığa oturdu. PKK’nın İran kolu PJAK’ın İran’da başını ezen, sürekli Kürtleri idam eden İran’la, Kürtlerin önemli bir kısmına kimlik bile vermeyen katliamcı Esed ve PKK’nın içerisinde olduğu bir denklem oluştu. Pazarlıktan her aktör kendince önemli bir kazanımla ayrıldı.

PJAK İran’da çatışmasızlık ortamına girerek İran’ın Suriye’ye varını yoğunu yatırdığı bir zamanda İran’ın dikkatini dağıtacak bir beladan İran’ı kurtardı. Bununla birlikte Türkiye gibi bölgesel rakibi olarak gördüğü bir ülkeye karşı kullanabileceği taşeron bir örgütü kendi saçaklarına çekti. Öcalan’ı bile dışlayan Kandil’deki yönetici ekip üzerindeki nüfuzunu artırdı. Şimdilerde İçişleri bakanları Kandil’de trekking yapıyor. Esed rejimi ise PKK’dan Suriyeli Kürtleri devrime katmama garantisi aldı. Bu doğrultuda PKK devrime katılmadığı gibi, diğer Kürt grupların da katılmaması için baskılar yaptı, suikastler düzenledi. Devrime teşne Kürt grupları Türkiye’ye, Irak’a sürdü. Bunun karşılığında ise Esed rejimi Türkiye’yle sınır hattında üç bölgeyi PKK’ya hediye etti ve PKK’ya sınırda bir PKK devletimsisi kurma yoluyla Türkiye’ye yönelik tehdidini artırma fırsatı verdi. El birliği ile yarattıkları “Rojava” efsaneleriyle siyasi etkileri Türkiye’nin içlerine kadar uzanan ve Türkiye’de siyasi haritayı son seçimlerde şekillendiren yeni bir operasyona imza attılar.

Bu süreçte Maliki’nin boşalttığı hapishanelerden kaçan militanlarla büyüyen, istihbarat örgütlerinin gayri meşru çocuğu DAEŞ, PKK’nın, İran’ın ve Esed rejiminin önüne bir dostun bile sunamayacağı imkânlar sundu. DAEŞ üzerinden İran, Irak ve Suriye’yi işgalini derinleştirdi. Esed rejimi DAEŞ’i göstererek uluslararası toplumu kendi katliamlarına razı etti. PKK ise DAEŞ’in anlamsız Kobani saldırısıyla başlayan süreçte kendisini uluslararası toplumun müttefiki haline soktu ve koalisyonun hava desteğiyle Suriye’nin kuzeyinde alan hâkimiyetini genişletmeye başladı.

Bir taraftan Suriye’de fiili de olsa artan alan hâkimiyeti, İran gibi bölgesel ABD gibi küresel bir gücün himayesine girmenin verdiği hoyratlık ve Esed rejiminin sunduğu imkanlar; diğer taraftan ise çözüm sürecini Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da silahlanma ve örgütlenme fırsatı olarak kullanmaları, Kobani ve Diyarbakır patlaması gibi karanlık operasyonlarla HDP’yi meclise taşımaları ve bazı Kemalist, paralel ve ulusalcı kesimlerle ortak gaye etrafında ittifak kurabilmeleri PKK’ya, çözüm sürecinin kendisine çizdiği sınırlarla yetinmemesi gerektiğini düşündürdü. PKK 6-8 Ekim olaylarıyla çözüm sürecinden ne anladığını açıkça göstermişti, arka planında bölgesel angajmanlarının olduğu saldırılarla ateşkesi bitirerek de çatışmaları kendi deyimleriyle savaşı yeniden başlattı.

[Akşam, 28 Ağustos 2015]