Türkiye’nin Rusya ile 2017’de imzaladığı S-400 anlaşması Türk-Amerikan ilişkilerinin en önemli gündem maddesi haline geldi. S-400 gündemi iki ülke arasında siyasi, bürokratik, askeri ve özel şirketler seviyesinde ele alındı. Çok taraflı ilişkiler kapsamında NATO’nun çıkarları, ABD’nin Rusya ile mücadelesi, Türk-Amerikan ilişkilerinde gündeme gelen diğer meseleler ve Amerikan savunma şirketlerinin ekonomik çıkarları Washington’ın S-400’lere bakış açısını şekillendirdi.
ABD’nin Türkiye’ye yönelik yaptırımları devreye sokacağı fikri ikili ilişkilerde kriz ortamına zemin hazırladı. Ankara’ya S-400’lerin teslim edilmesinden sonraki süreçte ilk olarak ABD yönetimi Türkiye’yi F-35 programından çıkarma kararı aldı. ABD Savunma Bakanlığı Türk şirketlerini F-35 savaş uçaklarının üretim zincirinden çıkarma ve alternatif tedarikçi bulma süreci içerisine girdi. Daha sonraki süreçte Kongre 2020 için hazırlanan Ulusal Savunma Yetki Kanunu’nda Türkiye’ye F-35 savaş uçaklarının verilmesini süresiz olarak yasaklayan kanuni hükmü kabul etti. Ulusal Savunma Yetki Kanunu’nda Türkiye’ye konulan F-35 yasağının kaldırılması için aranan şartların başında Ankara’nın S-400’lerden vazgeçmesi yer almaktadır.
ABD’nin Türkiye politikasını yaptırımlarla şekillendirmeye çalışması ikili ilişkilerde ilk olarak savunma alanında sürdürülen iş birliğine zarar vermektedir. İki ülke arasında azalan diyaloğun yerini yaptırımların alması nedeniyle ortaya çıkan sorunlar savunma alanından başlayarak diğer alanlara doğru yayılmaya devam etmektedir. Bu analizde S-400 krizini daha iyi anlamak için ABD’nin karar mekanizmalarının pozisyonları incelenmektedir. Analiz S-400 krizinin ortaya çıkış nedenlerini ortaya koyarak Kongrenin ve Trump yönetiminin yaptığı açıklamalar ve attıkları adımlar hakkında bir değerlendirme sunmaktadır..