SETA > Yorum |
Turistlerin İştahı Kaçarken

Turistlerin İştahı Kaçarken

2015'te turist çekim gücümüz neden durakladı?

2015 yılında dünya turizminin gelişim hızı, ekonomiden teröre uzanan bolca küresel derde rağmen, 2014 performansından geri kalmamış gözüküyor. Zira uluslararası turist girişlerini yansıtan "kısmi" 2015 UNWTO verileri, bu dönemde %4'ü aşan bir artışa işaret ediyor. Öte yandan sonuçlar, bölgeden bölgeye değişiyor. Avrupa'da turist artışı hızlanırken, Asya, Amerika ve Orta Doğu'da yavaşlamaların yaşandığı bir dönem, Afrika'da ise düşüş var.

Türkiye'yi sorarsanız, bu dönemde sektörde bir keyifsizlik yaşandığını söyleyebiliriz. Detaylarına, TÜİK'in açıkladığı 2015 turizm istatistikleri vesilesiyle bir bakalım.

DURAKLAMA VAR

Öncelikle, düşeceğim notların "çıkış yapanlar" bazında olacağını belirterek 2015 yılında 41,6 milyon ziyaretçinin kayıtlarımıza geçtiğiyle başlayayım. Bu rakam, 2014'e göre %0,5 gibi minik bir artışa tekabül ediyor. Oysa son yıllarda çift haneli artışlara alışmıştık.

Demek ki sayıda ciddi bir yavaşlama var. Bir de gelirlere bakalım dersek, burada ise %8,3'lük bir düşüşe şahit oluyoruz. Bu bağlamda, kişi başı ortalama harcamanın 828 dolardan 756 dolara düştüğü anlaşılıyor. Velhasıl, gelir bazında bakarsak, keyifler daha da kaçık.

Şimdi yeniden ziyaretçi sayısına dönerek araştıralım: 2015'te turist çekim gücümüz neden duraklamış?

RUSYA AŞAĞI ÇEKTİ

Bu doğrultuda, ilk dikkat çeken ve beklenen bulgu, 2014 yılında büyümüş turist pazarlarımızın çoğunun 2015'te hızlarını düşürdükleri ya da küçüldükleri. TÜİK verilerine göre; Almanya, Ukrayna gibi birkaç ülke dışında bu böyle… Tabii yurtdışında yaşayan vatandaşlarımızı bir yana koyuyorum. Öte yandan bu dönemde ziyaret hızları düşse de artışlarıyla destek verenler arasında, Gürcistan, İran ve Bulgaristan göze çarpıyor.

Turizmimizi aşağı çekenlerin başında ise, Rusya geliyor. Bunun yanı sıra, İtalya, Fransa, Japonya gibi ülkeler de, ilgili dönemde ziyaretçi akınının azalmasına verdikleri katkılarla öne çıkıyor. Öte yandan, ülkemize gelen ziyaretçileri mercek altına alan Kültür ve Turizm Bakanlığı verilerinin de, farklı rakamlarla çeşitli benzer olumsuzluklara işaret ettiğini ekleyeyim.

Şimdi bu tatsız sonuçların, -kısmen- Rusya başta olmak üzere söz konusu bazı ülkelerdeki ekonomik problemlerin bir yansıması olarak karşımıza çıktığını söylemek mümkün... Yeni dönemde, uçak kriziyle birlikte, Rus pazarındaki düşüşün süreceği de ortada. Üstelik terör sorunlarının, rakamlara giderek sirayet ettiği malumunuz... Dolayısıyla, güllük gülistanlık olması beklenmeyen 2016 yılının da, turizm için zorlu geçeceğini söylemek müneccimlik olmaz.

NASIL GÜÇLENİRİZ?

Buradan hareketle önümüze bakmaya çalışırsak, öncelikle geriden alıp 2000'li yıllarda "küresel sıralamalarda" çok ciddi bir turizm tırmanışı yaşadığımızı hatırlayalım. 2015'te belirginleşen duraklamayla birlikte ise, vaziyeti nasıl koruyacağımız ve hatta ileriye taşıyacağımız üzerinde şimdi daha çok kafa yormak gerek.

Ve açık konuşmak gerekirse, turizm potansiyelimizi tam kullanmaktan uzak olduğumuzu düşünmekteyim. Bu noktada, aklıma 141 ülkeyi içeren son Seyahat ve Turizm Rekabet Endeksi'ne bakmak gelince, bakın dikkatimi neler çekti:

*Altyapı anlamında 39. sıradayız, fena değil. Ancak buradaki güzellik, hava taşımacılığı başarımızdan geliyor. Kara ve denizde ise, alacak yol var. Turizm hizmetleri altyapısında da, ortalamanın üstünde olsak bile, ilerleme kaydedecek payımız var.

*Kaynaklar açısından ilk 30'un içindeyiz. Buradaki hallice başarıyı ise kültürel mirasımız sağlarken, doğal güzelliklerde nasıl oluyor da 73. sıradayız diye düşünmeden edemedim. Onca doğal sermayeyi değerlendirmek bir yana, varlığından dahi haberdar edememişiz gibi geldi.

*Ortam konusunda ise, güvenlik endişelerinin rekabet gücümüzü epeyce aşağı çektiğini söylemek mümkün ki, son dönemdeki kızışma ilgili endekse henüz yansımamış durumda. Bu noktada mevcut konjonktürde ne hızda bir iyileşme sağlanır bilemiyorum ancak ortam kategorisindeki zayıf "sağlık ve hijyen" skorumuzu da not düşmem gerek.

Ve tüm bunlardan hareketle, bundan böyle;

Hedeflenecek belli başlı pazarlarda sıkı tanıtımlar şart. Özellikle ekonomisi yolunda giden/toparlanan ve/veya siyasi ilişkilerimizin düzeldiği/hız kazandığı ülkeler burada bir fırsat teşkil ediyor. Doğal hedef Avrupa dışında aklıma ilk düşen "potansiyelli" misaller: ABD, İran, İsrail, Hindistan, Avustralya.

Turizm hizmetlerinde kapsamı etkin bir biçimde genişletmek elzem… Bu manada, sağlıktan kültür turizmine potansiyelimizin olduğu alanlarda stratejik çalışmalar yapmalı, deniz turizminin yanı sıra, Anadolu diyarlarında "doğa turizmine" yatırımlar planlamalıyız.

Donelerin de işaret ettiği üzere, taşımacılıktan tesislere altyapı unsurlarını, uygun, bütünleşik ve kaliteli hale getirmek, bir diğer esaslı mesele… O halde, ABD'li Amiral King'in gülümseten şu alıntısı son satırımız olsun:

"Marshall'ın hep konuşup durduğu şu "lojistikten" ben de biraz istiyorum"

[Yenişafak, 9 Şubat 2016].