SETA > Yorum |
Milletin Niyazını Küfre Yoran Zavallılar

Milletin Niyazını Küfre Yoran Zavallılar

Hiç utanmadan, operasyonun olduğu akşam, "Türkiye'nin derdi YPG'ye saldırmak değil, DAİŞ'i korumak" diye propaganda yapıyorlar. Güvenlik gerekçesiyle atılan bir adımı "kültürel hınç"la izah etmeye çalışıyorlar.

Sömürgecilerin bu coğrafyadan pay kapma kavgası devam ediyor. Bu kavga devam ettikçe de Müslüman dünya acı çekiyor. Coğrafyamız ağlıyor. Sömürgecilerin bölgemize ilişkin dizayn arayışları devam ediyor. Fakat öte yandan tarih de akıyor. Son bulmadı, bulmuyor. Tarihin içinde yeni aktörler sahne alıyor. Oyun bozan özneler gün yüzüne çıkıyor. Türkiye 2002 sonrasında bunu yaptı, yapmaya devam ediyor. 2010'dan sonra İslam dünyasında birçok başka aktör, kendisine biçilen deli gömleğini yırtmak istedi. Sömürgecilere meydan okudu. Bunu da demokratik araçlarla yaptı. Fakat her birinin başına türlü türlü çoraplar örüldü. 2010 sonrası uyanışta "Türkiye'nin modelliği" o kadar çok konuşuldu ki sömürgeciler ve onların yerli işbirlikçileri Türkiye'ye de darbe yapmaya çalıştılar. Son üç yıllık süreci beraber yaşadık. Türkiye, bugün coğrafyamızda tarihin aktığının kanıtı. Hesapları bozan, oyun kurmaya çalışan bir aktör. İşte bu nedenle sömürgecilerin ve yerli işbirlikçilerinin hedefinde R. Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde temsil edilen siyasi vizyon var. Ortadoğu'daki güç mücadelelerinin merkezine Türkiye'nin oturtulmasının nedeni bu. Türkiye'nin kuşatılmaya, zayıf düşürülmeye ve bölünmeye çalışılmasının kaynağında bu var.

***

Manzaraya bir bakalım. Bu ülke, bir yandan kendi sınırları içinde silahlı terör örgütlerinin kirli eylemlerine muhatap. Öte yandan güney sınırının hemen ötesine 35 yıldır mücadele ettiği terör örgütü, özel bir statü ile konuşlandırılıyor. Suriyeli masum sivillerin bütün yükü, insani krize karşı duyarlı politika izleyen tek bölge ülkesi olan Türkiye'nin üzerine yıkılmak isteniyor. Sömürgeci güçlerin ayak oyunlarıyla, oyalama taktikleriyle ve çifte standartlarıyla boğuşan yine Türkiye. Bütün bunlara bir de gayrı milli muhalefetin operasyonları eşlik ediyor. Hiç utanmadan, operasyonun olduğu akşam, "Türkiye'nin derdi YPG'ye saldırmak değil, DAİŞ'i korumak" diye propaganda yapıyorlar. Güvenlik gerekçesiyle atılan bir adımı "kültürel hınç"la izah etmeye çalışıyorlar. "Devletin Kürt fobisi"nden bahsediyorlar. Nasıl olsa, sömürgeci patronları bu iki yalanı da duymaya bayılıyorlar. BM Güvenlik Konseyi "Türkiye aleyhine karar aldı" diye manipülasyon yapıyorlar. Oysa ortada bir karar yok. Rusya'nın manipülasyonu ve "Türkiye, uluslararası hukuka uygun hareket etmeli" temennisi var. BM Güvenlik Konseyi'nde "karar", "başkanlık bildirisi" yahut "basın bildirisi" tanımları var, ama "temenni"nin bir tanımı yok.

***

Gayrı milli muhalefetin temsilcileri sadece sömürge sevdalısı aydınlar değil. Muhalefet partileri de öyleler. CHP ve HDP'nin hali ortada. CHP Suriye'de PKK'yı savunuyor, Türkmenlerle dalga geçiyor. Öte yandan fırsat bu fırsat deyip Anayasa uzlaşma komisyonunu dağıtıyor. CHP'yi savunmak ise HDP'ye düşüyor. Garo Paylan, "CHP'nin suçu yok, suçlu Meclis başkanı" diyor. Halbuki her ikisinin derdini, hesabını, umudunu HDP'li Mehmet Mir Dengir Fırat açık ediyor. Ne diyor Fırat: "Yakında AKP bölünecek." Bir de tespit yapıyor kendince: "Bölgedeki çatışma süreci, askeri darbeyle sonuçlanabilir." Masayı dağıtanın da, ona alkış tutanın da hesabı bu. Görünen o ki milletin niyazını bir kez daha küfre yoruyor bu zavallılar!

[Sabah, 18 Şubat 2016].