SETA > Yorum |
Siyasi Komplolar Karşısında Türkiye nin Tutumu

Siyasi Komplolar Karşısında Türkiye’nin Tutumu

Türkiye, bölgesinde güçlü bir aktör oldu. Bütün kuşatma ve diz çöktürme gayretlerine rağmen Türkiye kendi oyununu kurmayı başardı.

Gerçeklerin ortaya çıkmak gibi kötü bir huyu vardır derler. Bizim için bu, ilahi adaletin tecellisinden başka bir şey değil. Gerçeği örtmeye, dikkatimizi başka noktalara çekmeye çalışsalar da gün geliyor o çıplak gerçek bütün cesametiyle kendisini sergiliyor. Bize sürekli bardağın boş tarafını göstermek için uğraşan düşmanlarımız var. Evet, düşmanlarımız. Birileri düşman lafından fena halde rahatsız oluyorlar. Onları uçuk kaçık liberal rüyalarından uyandırıyoruz zahir. Ben onu bunu bilmem, düşmana düşman diyemeyene güven olmaz. Nokta. Peki bu düşman taifesinin bize sürekli bardağın boş tarafını göstermekteki maksatları ne? Pek bir basit. Kararlılığımızı, azmimizi ve maneviyatımızı zedelemek. Bize geri adım attırmak. "Bu yol çıkmaz yol" dedirtmek. Oysa bu yol özgürlük yolu. Bu yol bizim için, varlığımız için, mukadderatımız için yürünebilecek tek yol. Zahmetine, eziyetine rağmen yürünebilecek tek yol. Zira bizim için rahmet vaat eden tek yol... 2013'ten bu yana Türkiye düşmanları "Tayyip Erdoğan önümüzdeki yıl yok" diye propaganda yapıyorlar. Sadece propaganda da yapmıyorlar. "Erdoğansız bir Türkiye" oluşturmak için canlarını dişlerine takıp çalışıyorlar. Bu şeytani propaganda ve gayret ne yazık ki bizim mahallede de bazılarının aklını çeldi. Onlar da kendilerince "Erdoğan giderse bize alan açılır" diye hesaplar yaptılar. Bir kısmı boşa kürek çektiğini anladı, bir kısmı hâlâ pusuda. Gelgelelim kervan durmadı, yürümeye devam etti. Erdoğan, bir yandan kendisine ve bu ülkeye kurulan kumpasları bir bir boşa çıkarırken, öte yandan Türkiye'nin büyümesi ve özgürleşmesi için kararlı adımlar atmayı sürdür. Türkiye, bölgesinde güçlü bir aktör oldu. Bütün kuşatma ve diz çöktürme gayretlerine rağmen Türkiye kendi oyununu kurmayı başardı. Son olarak New York'taki ambargo davasıyla Türkiye siyasetine doğrudan müdahale edilmeye çalışıldı. Dava sürse de, o dava üzerinden kurulmaya çalışılan kumpas çöktü. Hangi noktada çöktü biliyor musunuz? Erdoğan "ne pazarlık yapıyorum, ne teslim oluyorum" dediği an itibariyle bu kumpas çöktü. Erdoğan bir kez daha teslim alınamadı. Öte yandan dedim ya gerçekler... Onlar bir bir açığa çıkıyorlar. Sis perdesi dağılıyor, karşımızdaki manzaraya bir bakıyoruz ki manzara değişmiş. Bizim istediğimiz gibi hem de... Almanya Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel salı günü Berlin Dış Politika Forumu'nda "yeni dünya Rusya, Türkiye ve İran'ın yükselişine şahitlik ediyor" diye bir açıklama yaptı. Gabriel, konuşmasında ABD Başkanı Donald Trump'ı Ortadoğu ve Afrika'da bir güç boşluğu oluşturduğu için eleştirdi. Afrika'da Çin'in, Ortadoğu'da Rusya, Türkiye ve İran'ın çok ciddi şekilde boşlukları doldurduğunu ifade etti. Soçi'de Rusya, Türkiye ve İran'ın verdiği fotoğrafın "eski imparatorlukların yükselişi" olarak okunması gerektiğini söyledi. "Bizden farklı olarak onlar tarihsel azametlerini hem içeride hem dışarıda kullanabiliyorlar" dedi. Gabriel son olarak Avrupa ülkelerine giderek etkisizleşen AB'yi güçlü bir aktör haline getirmek için çağrıda bulundu. Bu açıklamaları bundan birkaç ay önce Türkiye'ye ambargo uygulansın diyen, Türkiye karşıtı açıklamalarıyla bildiğimiz Almanya dışişleri bakanı yapıyor. Bu açıklamaları realist bir analiz. Onlar için can yakan, ancak gerçekçi bir okuma. Velhasıl, gerçekler bir bir açığa çıkıyor. Velhasıl, Türkiye teslim olmuyor, kazanmaya devam ediyor...

[Sabah, 7 Aralık 2017].