AB liderleri 17-18 Nisan tarihlerinde Brüksel’de bir araya geldi. Ekonomik zorluklardan jeopolitik gerilimlere, rakiplerinin sübvansiyonlarından yeşil ve dijital teknolojilere hızlı geçişe kadar pek çok konu bu zirvede ele alındı. Zirvede ayrıca Ukrayna, Ortadoğu ve Türkiye’ye ilişkin birtakım kararlar kabul edildi. Komisyon ve Yüksek Temsilci tarafından Mart 2021’de sunulan ortak raporu temel alarak ve güncelleyerek oluşturulan ve Türkiye-AB ilişkilerinin durumuna ilişkin stratejik ve ileriye dönük ilerlemeyi amaçlayan “AB-Türkiye Siyasi, Ekonomik ve Ticari İlişkilerinin Durumu” başlıklı rapor Birliğin dış politika ve güvenlikten sorumlu Yüksek Temsilcisi Josep Borrell ve genişlemeden sorumlu Komiser Oliver Varhelyi tarafından hazırlanmış ve 29 Kasım 2023’te Brüksel’de açıklanmıştı. Bu rapor ışığında Türkiye-AB ilişkilerinin geleceği ile ilgili görüşmelerin 14-15 Aralık 2023 veya 21-22 Mart 2024 tarihlerinde gerçekleştirilen AB liderler zirvesinde ele alınması bekleniyordu. Her iki zirvede Türkiye-AB ilişkileri ile ilgili görüşmeler ele alınmamış, ileri bir tarihe ertelenmişti. 17-18 Nisan 2024 tarihlerinde gerçekleştirilen AB liderler zirvesinde Yüksek Temsilci ve Komisyon “AB-Türkiye Siyasi, Ekonomik ve Ticari İlişkilerinin Durumuna İlişkin Ortak Tebliği” dikkate alarak bir karar aldı. Buna göre, Doğu Akdeniz’de istikrarlı ve güvenli bir ortamda Türkiye ile iş birliğine ve karşılıklı faydaya dayalı bir ilişkinin geliştirilmesinde AB’nin stratejik çıkarı olduğu ifade edildi. Bu ilişki şeklinin “aşamalı, orantılı ve geri döndürülebilir” şekilde ilerlemesine vurgu yapılırken bunun için AB Daimi Temsilciler Komitesine (Committee of Permanent Representatives, COREPER) talimat verildiği açıklandı. Bununla beraber Türkiye’nin yapıcı katılımıyla Borrell ve Varhelyi’nin raporda ele aldığı çeşitli iş birliği alanlarının geliştirilmesinin mümkün olacağı belirtildi. Söz konusu iş birliğinin daha da geliştirilmesi için AB tarafınca Kıbrıs çözüm müzakerelerinin yeniden başlatılmasına ve ilerleme sağlanmasına önem verildiğinin AB’nin bu konuda aktif rol oynamaya hazır olduğunun altı çizildi. Bu karar 2019’da askıya alınan AB-Türkiye Ekonomi, Enerji ve Ulaştırma Yüksek Düzeyli Diyaloglarının yeniden etkinleştirilmesine; Ortaklık Konseyi ve Türkiye-AB Yüksek Düzeyli Siyasi Diyalog toplantılarının bakanlar düzeyinde yeniden başlatılmasına; iklim, göç ve güvenlik, sağlık, tarım, araştırma ve yenilik konularında sektörel üst düzey diyalogların sayısının artırılmasının söz konusu olabileceği bir Türkiye-AB gündeminin önümüzdeki süreçte gerçekleşebilmesine olanak sağlayabilir. Kasım’da sunulan raporda dış politika konularında AB ve Türkiye’nin uzunca bir süredir birbirinden ayrıştığı ifade edilmişti. Jeopolitik gerilimlerin arttığı bu değişen güvenlik ortamında dış politika konularında beraber hareket edebilme kabiliyetindeki ve isteğindeki azalma hem Birliği hem de Türkiye’yi kazan-kazan anlayışından uzaklaştırmıştı. Bu ayrışmanın başlıca sebeplerinden olan Doğu Akdeniz’deki gerginlik bahse konu raporlarda yer almaya devam etmiş, Türkiye-AB ilişkilerinin ilerlemesi ve hatta daha da geliştirilmesi Doğu Akdeniz’de istikrarın devam etmesine bir diğer deyişle Birlik üyesi olan Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ile Türkiye arasındaki ilişkilerin gidişatına bırakılmıştı. Türkiye-AB ilişkilerinde uzun bir aradan sonra olumlu bir gündem yaratma çabası olan Birliğin bahse konu Türkiye kararından önce Yunanistan’ın Ege Denizi’nde deniz parkı (marine park) ilan etmek istemesi ise akıllara “Yunanistan, Türkiye ile Birlik arasındaki ilişkilere yeniden ivme kazandıracak bu kararı baltalamak mı istiyor?” sorusunu getirmektedir. Oysa Yunanistan çok uzun zaman önce değil daha Aralık 2023’te Türkiye-Yunanistan ilişkilerinin geleceğinin olumlu bir düzleme evrilmesini sağlayacak Dostane İlişkiler ve İyi Komşuluk Hakkında Atina Bildirgesi’ni imzalamıştır. Tarihi bir önem de atfedilen bu bildirgede Doğu Akdeniz ve Ege’de geçmiş dönemlerde yaşanan askeri ve siyasi gerilimlerin tekrar yaşanmaması için önlem alınması konusunda anlaşılmış; Türkiye ile Yunanistan “bölgelerinde barış ve istikrarın muhafazasını tehlikeye atacak her türlü beyan, girişim ve eylemden sarfınazar etmeyi” taahhüt etmişlerdir. Ancak Yunanistan’ın Ege Denizi’nde deniz parkı ilan etme girişimiyle tek taraflı statü oluşturma çabası –yani statüsü tartışmalı alanlarda bir fiili durum meydana getirme çabası– Atina Bildirgesi’nde taahhüt etmiş olduğu sözü yerine getirmeyip ihlal etmesi anlamına gelmektedir. Daha da önemlisi Türkiye-AB ilişkilerinin yeni gündemle başlatmaya çalıştığı ilerleme sürecini olumsuz yöne çevirme olasılığı taşıyan bir hamledir. Türkiye-AB ilişkileri Yunanistan’ın Doğu Akdeniz ile ilgili beyan ve girişimleriyle sınanmaya devam edecek gibi görünmektedir. Ayrıca Birliğin Türkiye ile ilişkilerini “aşamalı, orantılı ve geri döndürülebilir” şekilde ilerletme anlayışı da bu nedenden kaynaklı sekteye uğrayabilir. İster ortak politika üretme ve reform çabalarında motive etme konusunda olsun ister Türkiye-AB ilişkilerini ilerletme konusundaki etkisi olsun AB tarafının aldığı kararla benimsediği “aşamalı, orantılı ve geri döndürülebilir” bir şekilde ilerleme anlayışının etkisi Türkiye ile üyelik müzakerelerine yeniden başlamanın etkisine kıyasla sınırlıdır. Türkiye-AB ilişkilerinde her iki tarafa da kazan-kazan formülü sunacak olan süreç ise ancak Birliğin Türkiye ile ilişkilerini olumsuz etkileyen Atina’nın tek taraflı beyan ve girişimlerinin önüne geçmesi, AB’nin Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin lensinden Doğu Akdeniz ve Kıbrıs meselelerine bakmayı bırakması ve bu meseleleri Türkiye-AB ilişkilerinin ilerlemesi için koşul olarak şart koşmaması ile gerçekleşmesi daha mümkündür.
AB Liderler Zirvesinden Türkiye Kararı
AB liderleri 17-18 Nisan tarihlerinde Brüksel’de bir araya geldi. Ekonomik zorluklardan jeopolitik gerilimlere, rakiplerinin sübvansiyonlarından yeşil ve dijital teknolojilere hızlı geçişe kadar pek çok konu bu zirvede ele alındı. Zirvede ayrıca Ukrayna, Ortadoğu ve Türkiye’ye ilişkin birtakım kararlar kabul edildi.
Paylaş
Etiketler »
İlgili Yazılar