Türkiye’de 1990’lı yıllardan itibaren, sosyal güvenlik sisteminde gelir-gider dengesizliği ortaya çıkmıştır. Emeklilik sisteminde aktif pasif oranı, iki seviyesinin de altına düşmüştür. 2006 yılı esas alındığında bir sosyal güvenlik kurumuna kayıtlı olmayan çalışanlar toplam istihdamın yaklaşık yarısını (%48,5’i) oluşturmaktadır. Dolayısıyla kayıt dışı istihdam sosyal güvenliğin finansman açığının ana sorunlarından birini teşkil etmektedir. Sosyal Güvenlik Kurumu’nun açığı, GSYİH’nin %5’ine yaklaşmış durumdadır. Gelecekte bu oranın sabit olmayacağı da bilinmektedir. Ülkemizde yoksulluk oranı 2008 itibari ile %17 olarak saptanmıştır. Yoksullukla mücadelede sosyal güvenlik sistemi yeterince etkin işlememektedir. Emeklilik sisteminin prim hâsılatı, emeklilere yapılan harcamaların oldukça gerisindedir. Sistemin gelir kaynakları ile harcamaları arasında ciddi uyumsuzluk vardır. 2008 yılında çıkarılan 5510 sayılı kanun ile genel sağlık sigortası uygulamaya konulmuş, sağlık harcamalarında buna paralel olarak yüksek artış gözlenmiştir. 2000’li yıllarda önemli yasal düzenlemelerle, sosyal güvenlik sistemi yeniden yapılandırılma sürecine girmiştir. Bu çalışmada Türkiye’de sosyal güvenlik sisteminin mevcut durumu ve süregelen sorunlarına değinilmekte, çözüm için bazı önerilere yer verilmektedir.
Türkiye'de Sosyal Güvenlik Sistemi: Mevcut Durum, Sorunlar ve Öneriler
Sosyal güvenlik, özünde, insanların yaşamlarında karşılaşacakları muhtemel ekonomik ve sosyal risklere karşı önceden gerekli önlemlerin alınarak kendilerine gelir sağlamak üzere oluşturulmuş kamu harcama programlarıdır. Sosyal güvenlik yoksulluk, işsizlik, gelecekle ilgili ekonomik belirsizlik, yaşlılık ve hastalık gibi sosyal tehlikelerin ortaya çıkaracağı olumsuzlukları hafifletmeyi ya da yok etmeyi sağlayan önlemleri içerir. 1948 yılında Birleşmiş Milletler tarafından temel insan hakkı olarak ilan edilen, asgari çerçevesi Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) sözleşmesi ile çizilmiş olan ve Avrupa Sosyal Şartı ile standartları belirlenen sosyal güvenliğin kapsamında, kısa ve uzun vadeli ekonomik ve sosyal risklere karşı sigorta oluşturulmakta ve belirlenen koşulları sağlayan hak sahiplerine aylık bağlanmakta ya da diğer ödemeler yapılmaktadır.
Uzun vadeli sigorta kolları bir bütün olarak ele alınıp incelenmekte ve bu bütün, emeklilik sigortası sistemi olarak adlandırılmaktadır. Uzun vadeli sigorta kapsamına yaşlılık, ölüm ve malullük sigortaları girmekte ve kamuoyunda tartışılan sosyal güvenlik sisteminin asıl unsurlarını bunlar teşkil etmektedir. Kısa vadeli sigorta kolları ise hastalık, analık, iş kazaları, meslek hastalıkları, aile yardımları ve işsizlik gibi doğası gereği daha çok sağlık ile ilgili sosyal güvenlik alanını içermektedir. Bunların dışında sosyal hizmetler ve sosyal yardımlar da geniş anlamda sosyal güvenlik ya da sosyal koruma sistemi içinde yer almaktadır. Sosyal hizmetler ve yardımların finansmanı, genel vergi gelirleri ile karşılanmaktadır. Sosyal hizmetler daha ziyade bakıma muhtaç olanları ve onların onurlu bir yaşam için gerekli görülen tüm ihtiyaçlarının karşılanmasını kapsarken, sosyal yardımlar yoksulluk ile mücadele amacı gütmek