Dilim döndüğünce ve kendi gördüğüm kadarıyla anlatmaya çalışıyorum. Ülke olarak tarihi bir dönemden geçiyoruz. Ani kırılmalar yaşıyoruz. Çok kısa süreler içinde büyük değişimler yaşadık. Hem iç siyaset hem de dış siyasette görmediğimiz çok az olay kaldı. Her nesil kendi döneminin en ilginç dönemlerden biri olduğunu düşünürmüş ancak bizimki gerçekten çok hızlı ve kökten değişimlerin yaşandığı bir dönem oldu. Anayasada yaptığımız köklü değişimler eski Türkiye'nin kurumlarını ve işleyiş biçimini sarstı. Devlet ve tüm kurumlarıaslında yeniden kuruluyor. Ama biz bu inşa faaliyetine girişmişken elin oğlu da kenardan izlemiyor. Aksine Türkiye'nin gerekli dönüşümü gerçekleştirmesini engellemek için elinden geleni yapıyor. Toplumsal, siyasal tezgâhlardan ekonomik ve askeri tezgâhlara kadar her şey denendi. Türkiye bir anlamda kendini tedavi etmekle uğraşırken birileri Türkiye'nin yakasını hiç bırakmadı. İnşa süreçleri böyledir. Yeni adımlar atılırken, sendelemek ve tökezlemek normaldir. Birileri de o esnada sizi itmeye çalışır. Ancak bu baskıdan kurtulduğunuzda artık parlak bir gelecek vardır. Kendi başına yürümesini öğrenenler ne yöne gideceğine de nasıl gideceğine de neden gideceğine de kendi karar verir. Askeri darbelerden ekonomik darbelere kadar her türlü baskıya direnen Türkiye artık yürümeye başladı. İnşallah yakında koşmayı da öğrenecek. Basit bir iyimserlik masalı anlatmıyorum. Aksine son iki yılda olanları alt alta yazdığınızda karşınıza ilk defa otonomi kazanmış bir Türkiye çıkar. Fırat Kalkanı'ndan Zeytindalı'na, Hendek operasyonlarından Kuzey Irak faaliyetlerine kadar birçok muazzam başarı elde edildi. İki yıldır Türkiye terörün belini kırdı. Artık sistematik terör saldırılarına maruz kalmıyor. Bunu ABD veya bir başka ülkenin gözetiminde değil kendi askeri, polisi ve istihbaratı sayesinde gerçekleştirdi. Sınırını güvence altına aldı. Ülke içini temizledi. Son Kaşıkçı cinayeti Türkiye'nin artık bu tür operasyonlara nasıl cevap verebildiğini de gösteren önemli bir olay. Anlaşılana göre, Suudlar Kaşıkçı'yı öldürdükten sonra onun kıyafetlerini bir adama giydirip konsolosluktan çıkartacak ve Kaşıkçı'nın kayboluşunu da Türkiye'nin üzerine atacakmış. Krizi başarıyla yöneten Türkiye planı tersine çevirdi. Suud suçüstü oldu. Türkiye şu anda uluslararası kamuoyunu kontrol ediyor. Başkan Erdoğan ayrıntıları bugün anlatacağını söyledi. Şimdi tüm uluslararası medya bunu bekliyor. Batı medyasında sistematik ithamlara maruz kalan Türkiye şimdi bir gazeteci cinayetini ortaya çıkartıyor. ABD başkanı meselenin üzerini örtmeye çalışırken, Türkiye adaleti ve basın özgürlüğünü tesis ediyor. Dediğim gibi olay baştan sona büyük bir başarıyla idare edildi. Sonuç ortada. Trump telefona sarılmış. Alelacele Erdoğan'ı aramış. İçeriği bilmiyoruz ama çok da önemli değil. Aramak zorunda kalması bile devamını tahmin etmek için yeterlidir diye düşünüyorum.
[Sabah, 23 Ekim 2018].