Bugün 15 Temmuz destanının yedinci yıldönümü. O geceyi ve aydınlık sabahını unutmam mümkün değil. Selaların göğü ve göğsümüzü doldurduğu saatlerde Boğaziçi Köprüsü'nde "Ya Rabbi bu millet ve ülke buna layık değil" duygusunu yaşadığımı dün gibi hatırlıyorum.
"Gitmeyin insanları öldürüyorlar" uyarılarına rağmen köprüye akan yüz binlerin cesaretine hayranlığım hâlâ sürüyor. Şükürler olsun, meydanlara ve sokaklara canı pahasına çıkan kahraman milletimiz meşum FETÖ darbesine yol vermedi. Milli iradenin ve ülkemizin işgal edilmesine izin vermedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın çağrısıyla geleceğine sahip çıkan insanlarımızın sabahleyin darbecileri esir alarak ve tankların üzerine çıkarak sergilediği mutluluğa şahitlik muhteşemdi.
***
Kişisel hikâyelerimizde apayrı bir yeri olan 15 Temmuz 2016 gecesinde Türkiye yeni bir döneme geçti. Çanakkale ve Kurtuluş Savaşı ruhunun yeni bir tecellisi olan o geceki milli irade siyasi hayatımıza büyük bir dönüşüm getirdi. Millet olmanın anlamı billurlaşırken içteki ve dıştaki vesayetçilerin hamleleri bir kez daha boşa çıkarıldı. Böylece 15 Temmuz ruhu yakın dönemde Türkiye'nin geleceğini şekillendiren en önemli olaydır.Yaşanan dönüşüm FETÖ paralel devlet yapılanmasının tasfiyesi ve darbecilerin yargılanmasıyla sınırlı kalmadı. Cumhurbaşkanlığı sistemine geçildiği gibi Türkiye'nin milli güvenlik ve dış politikası daha aktif oldu.
Bağımsızlığımız ve egemenliğimiz yeni bir tanımlamaya geçti. Suriye'deki operasyonlar, Libya ve Karabağ hamlelerinin 15 Temmuz sonrası olması tesadüfi değil. Türkiye Yüzyılı vizyonu ve Türkiye ekseni ideali de bu ruhun yansımasıdır.
***
15 Temmuz sonrası bazı ülkelerle yaşadığımız gerilimleri ve sonrasındaki normalleşmeyi doğru şekilde anlamlandıramayan çevreler var. İç ve dış vesayetçileri yenilgiye uğratan Türkiye, sert gücünü kullanarak milli çıkarlarını korumadaki kararlılığını gösterdi. Normalleşme ve yeni bir anlayışla işbirliği politikası ile de bunları tahkim ediyor. Bu sayede birçok ülkeyle yeni Türkiye gerçekliği temelinde ilişkileri toparlıyor ve geliştiriyoruz.Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın son iki yıldaki politikasını, NATO'nun Vilnius Zirvesi'nde öne çıkan Batı ile yeni dönem arayışını ve Körfez ile işbirliğini derinleştirme çabasını bu çerçevede anlamak gerekir. "Madem toparlayacaktık, neden gerildik" diye soranlar, Türkiye'nin yeni dünyasının parametrelerini yeterli ölçüde fark etmeyenlerdir.
15 Temmuz direnişi ve sonrasında yürütülen otonom siyaset Türkiye Yüzyılı'na yürüyen milletimizin iradesidir. Ülkemiz böylece küresel etkide bulunan az sayıdaki orta büyüklükteki güç arasındaki yerini aldı. Önümüzdeki onlu yıllarda bu direnişi ana belirleyici olarak görmeyenlerin milletimizin teveccühüne ulaşamayacaklarını düşünüyorum. Türkiye'nin yeni siyasi bilincinin gelecek nesillere aktarılmasında 15 Temmuz destanının istisnai yeri var. İç siyasi çekişmelerle bu ruhun zedelenmemesi gerekir. FETÖ'nün dışarıda Türkiye aleyhine çalışan yapıları var oldukça ülkemize bir tehdit oluşturduğu da unutulmamalı.
[Sabah, 15 Temmuz 2023].