SETA > Haber |
SETA'dan 'Suriye'de Doğal Kaynaklar Savaşı' Analizi

SETA'dan 'Suriye'de Doğal Kaynaklar Savaşı' Analizi

Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı, Suriye'nin doğal kaynakları ve bu kaynakların paylaşımını incelediği 'Suriye'de Doğal Kaynaklar Savaşı' analizi yayımladı.

Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfından (SETA), yapılan açıklamaya göre, Can Acun ve Mehmet Çağatay Güler tarafından kaleme alınan analizde, Suriye'nin stratejik bağlamda doğal kaynakları, SDG/YPG'nin bu kaynaklar üzerindeki hakimiyeti, YPG-rejim arasındaki petrol ticareti, rejim ile İran'ın enerji ortaklığı ve ABD yaptırımlarının etkileri incelendi.

SDG/YPG'nin halihazırda Suriye'nin yüzde 30'unu oluşturan yaklaşık 50 bin kilometrekarelik bir alanı kontrol ettiği bilgisi aktarılan analizde, bölgenin sulanabilir alanlarının yüzde 50'sinin, enerji kaynaklarının yüzde 70'inin ve su potansiyelinin yüzde 95'inin YPG terör örgütünün kontrolü altındaki bölgelerde bulunduğuna dikkat çekildi.

YPG'nin rejimle kurduğu kirli petrol ticaret ağları ve İran-Irak-İsrail ekseninde gerçekleştirilen enerji ticaretlerinin de incelendiği analizde, YPG'nin kontrol ettiği enerji ve su kaynaklarının jeopolitik önemi ortaya konuldu.

Esed rejiminin, girdiği enerji arz sıkıntısından dolayı ülke bütünlüğünün önündeki en büyük tehdit olan YPG ile angajmanlar kurarak petrol temin etmeye çalıştığını ve YPG güçlerinin yalnızca rejimle değil birçok farklı bölgesel ve küresel güçle de benzer ticari ağlar kurduğuna değinilen çalışmada, şu tespitlerde bulunuldu:

"Suriye vatandaşları temel ihtiyaçları olan tatlı su, gıda, enerji ve diğer ilgili ürünlere yeterli erişim sağlayamamaktadır. Esed rejimi ise ülkedeki doğal kaynakları kontrol edemediğinden enerji, su ve gıda arz güvenliğini tahkim edememekte ve dış desteğe ihtiyaç duymaktadır. ABD'nin İran'a ve rejime uyguladığı yaptırımlar enerji arz güvenliğini daha fazla tehdit etmektedir."

Analizde, ABD'nin Esed rejimine uyguladığı yaptırımlara da yer verilerek rejimin büyük bir meydan okumayla karşı karşıya kaldığına temas edildi. Bununla birlikte rejimin mevcut askeri denklemde Rusya ve İran'ın desteğiyle muhaliflere karşı üstünlük elde etmiş olsa da ülkedeki doğal kaynakların kontrolünü kaybetmiş olduğundan "sürdürülebilir bir ekopolitik düzen" kurabilmesinin mümkün görünmediği kaydedildi.

Çalışmada ayrıca, Türkiye'nin Suriyeli muhaliflerle birlikte Fırat'ın doğusunda Türkiye'ye paralel bir şekilde oluşturacağı olası bir güvenli bölgenin her ne kadar YPG'yi hedef alacak olsa da rejim açısından olumlu bir sonuç doğurmayacağı belirtildi.

Esed rejiminin ABD'ye rağmen Fırat'ın doğusuna yönelik kapsamlı bir askeri harekat düzenleyerek doğal kaynaklar üzerindeki kontrolü sağlamasını gerçekçi olmadığına işaret edilen analizde, ayrıca rejimin siyasi çözüm noktasında istekli olmadığı aktarıldı. Analizde, "Astana süreci kapsamında muhalifleri merkezi hükümete entegre edecek bir siyasal çözümün hayata geçirilmesi, ABD'yi de baskı altına alarak Suriye toprak bütünlüğünü koruyacak şekilde Fırat'ın doğusundaki SDG/YPG varlığını elimine edecek bir çözüm üretebilecektir." denildi.

Analizde Suriye'nin toprak bütünlüğünün korunması tehdit altındayken Şam yönetiminin kendi ayaklarının üstünde kalabilmesinin zor bir ihtimal olduğu da değerlendirildi.

Analizin tam metnine burayı tıklayarak ulaşabilirsiniz.

[AA, 21 Eylül 2019].


İlgili Yazılar
Trump ın Suriye Opsiyonları
Yorum
Trump’ın Suriye Opsiyonları

Aralık 2024

Hassas Bir Süreç
Yorum
Hassas Bir Süreç

Aralık 2024