Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "tarihi yol ayrımı" olarak nitelediği 14 Mayıs seçimlerine kırk yedi gün kaldı.
Dört cumhurbaşkanı adayı öne çıkarken iki ana ittifakın genişleme ve iç dizayn çabaları sürüyor.
Millet İttifakı HDP ile güç birliğini kurdu.
İYİ Parti'nin masaya dönmesinin krizi tabanda devam ediyor, parti temsilcileri seçmenin Memleket Partisine kayışını önleme gayretinde.
CHP hakimiyetindeki 6'lı masanın diğer sağ partileri ise CHP listelerinden kaç kişiye milletvekilliği alabileceklerinin arayışında.
Bu durum Kılıçdaroğlu'nu destekleyen blokta CHP ve HDP'yi, yani solu belirleyici hale getirdi.
TİP'in sesinin çok çıkması, masadaki eski AK Partilileri yargılamakla tehdit etmesi de bunun işareti.
SP, GP ve DEVA'nın CHP ve Kılıçdaroğlu'nu iktidara taşımayı meşrulaştıran bir konumda oldukları giderek daha konuşulur hale geldi.
Bu muhafazakâr partilerin "yazılan tarihin" yanlış tarafında oldukları algısı güçleniyor.
***
Cumhur İttifakı, Yeniden Refah Partisi (YRP) ve Hüdapar'ın katılımı ile muhafazakâr-milliyetçi seçmen nezdindeki konsolidasyonu artırdı.İktidar paylaşımı içermeyen bu ittifak bir koalisyon değil.
İdeolojik ortaklığı ve yakınlığı olan partiler bir araya geldi.
YRP'nin Cumhur ittifakına katılım kararı alması bu kendi partinin geleceği açısından da isabetli.
CHP ile ittifak kuran SP tabanından oy geçişi olamayacak bir parti ile yakınlaştı.
GeldiÄŸi durum ortada.
Halbuki YRP muhafazakâr seçmene hitap edebileceği bir ittifak içinde yer almayı seçti.
Erbakan, katılım kararını izah ederken "ülkemizin CHP zihniyetine teslim olmasına vesile olmak istemedik" diyerek YRP ile SP arasındaki temel farka işaret etti.
Bu konumlanma Millî Görüş çizgisine daha uygun.
***
Erbakan'ın LGBT, İstanbul Sözleşmesi, Sihalar ve çocukların dini eğitimi konularındaki görüşleri de Cumhur ittifakı ile uyumlu.YRP, Milli Görüş prensipleri ile siyaset yapma konusunda SP'nin çelişkilerini ortaya çıkardı.
SP'nin CHP listelerinden seçime girmesini CHP-MSP koalisyonunu ile meşrulaştırmaya çalışması savunmacı bir propagandadan ötesi olamaz.
Muhafazakâr-dindar kesimleri birçok kazanım elde ettikleri yirmi yıllık AK Parti iktidarından vazgeçmeye ve laikçi-baskıcı politikaların sorumlusu olan CHP'ye oy vermeye ikna etmek için üretilen bu tür argümanlar etkisiz kalıyor.
Hele Karamollaoğlu'nun Ayasofya açıklaması komedi ötesi.
GP ve DEVA'nın ilk baştaki iddialarını terk ederek CHP masasında yer kapmaları onların da tasfiyesini engellemeyecek.
Neden mi?
Millet İttifakının yapısı sürdürülebilir değil, yeni krizlere gebe.
***
Millet İttifakının güç birliği Cumhurbaşkanı Erdoğan karşıtlığı ile bir araya gelen 6'lı masa ve HDP'yi dahil ettikleri sofradan oluşuyor.Birbirine zıt ideolojik çevreler iktidar paylaşımı ve güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçiş etrafında birleşti.
Bir yanda "yüzyıllık Cumhuriyeti değiştireceğiz" diyen HDP var.
Diğer yanda otoriter laikçiliğin şimdilik suskun ama iktidara gelmeyi bekleyen temsilcisi CHP var.
Son krizden sonra İYİ Parti'nin masadaki önemi de seçmen tabanı da zayıfladı.
Diğer sağ partiler ise üçüncül durumda.
6'lı masa özünde "bir geçiş dönemi koalisyonu."
Normal koalisyon performansı bile test edilmiş değil.
Kaldı ki, 1960'lı, 1970'li ve özellikle 1990'lı yıllar, ülkemizde koalisyonların ne kadar istikrarsız ve kriz dolu olduğunu çok iyi anlatır.
***
Millet ittifakının "geçiş koalisyonu" CHP ve HDP'ye çalışır.Kılıçdaroğlu kazanırsa cumhurbaşkanı olur ve ilk krizde diğerlerini tasfiye edebilecek güce ulaşır.
Kazanamazsa CHP'nin oyunu artırır.
HDP ise daha geniş alanda siyaset yaparak radikal taleplerini daha güçlü seslendirir.
7 partili koalisyon yönetmeye çalışırsa devlet kurumları farklı ideolojideki partiler arasında derebeyliklerine bölünecek.
Partilerin kendi adamlarını yerleştirecekleri bürokrasi çok parçalı ve hatta birbirine zıt konumlara savrulacak.
Koordinasyon için yapılması gerekli toplantının sayısını tahmin bile edemeyiz.
[Sabah, 28 Mart 2023].