Yeni siyasal sisteme geçilmesinden bu yana, İstanbul’da yenilenen seçimleri de sayarsak, dört seçim için üç kez sandığa gidildi.
Yapılan bu dört seçim üzerinden siyasetin bugünü ve geleceğine bakıldığında bazı genellemeler yapmak mümkün.
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin yüzde 50+1’lik seçim modeli ve ittifaklarla seçime gitme yöntemi, siyaseti, siyasi alanı ve partileri yeniden şekillendiriyor.
Öncelikle yeni sistemle birlikte, seçim ittifakları bu dört seçimin sonucunun en önemli belirleyicisi oldu.
Seçim ittifakları ile birlikte…
a. Seçime giren partiler baraj sorunu yaşamadığı için küçük partiler ve bazı siyasi figürler aktörleştirilerek, sistemde hâkim partiye karşı kullanılmaları kolaylaştı.
b. Küçük partilerin sistemde etkinliğinin artacak olması, seçmenin “oyumuz nasıl olsa zayi olmuyor” düşüncesi ile hareket etmesine ve oy verme davranışını buna göre şekillendirmesine yol açıyor.
Ayrıca, seçim ittifakları küçük partilerin tabanlarının sandığa gitme motivasyonunu artırdı. Örneğin, 24 Haziran’da ittifaka giren partilerin yüzde 10’luk seçim barajına takılmayacak olması ve birkaç milletvekiliyle bile olsa parlamentoda o partinin temsiline imkân sağlama ihtimali bu motivasyonun oluşmasında etkili oldu.
c. Uzun dönemli iktidarda olan hâkim partiye karşı, ideolojik konumlanmaları farklı olan partiler bile kolayca bir araya gelebiliyor. Seçimin sonucunu etkileyebilecek önemli bir seçmen kitlesi, sağ sol ayrımı, parti lider özdeşliği, ya da kendi kimliklerinin ötesinde hâkim partiye karşı taktiksel ve stratejik güdülerle oy verme davranışlarını şekillendirebiliyorlar.
d. Seçim ittifakları, AK Parti gibi geniş seçmen tabanı olan kitle partilerine daha çok dezavantaj sağlıyor. Kitle partileri içinde yer alan ideolojik yönelimi kuvvetli olan seçmenler, ittifak içi ya da dışı fark etmeksizin, kendisine daha yakın küçük partilere yönelebilmekte.
e. Sistemde iki bloklu bir siyasal alanın oluşması ve aynı blok içinde farklı ideolojik yapıdaki parti ve seçmenleri bir araya getirme zorunluluğu, siyasi söylemlere yansıdı. Parti politikalarının yeni siyasal sisteme yönelik adaptasyonunu gerekli kıldı. Örneğin CHP sağ seçmenden oy almak için geleneksel siyaset anlayışının üzerini örterek, sağ siyasal bir söyleme ve sağ kökenli adaylara yaslandı. Ilımlı bir dil kullanmak zorunda kaldı. İYİ Parti, aynı blok içinde yer alan HDP’nin PKK ve teröre yönelik konumlanmasını sorun etmedi.
f. Seçim ittifakları, cumhurbaşkanlığı sisteminde iki turlu seçimler ve yeni sistemin blok siyasetine imkân vermesi, sistemde geleneksel partilerin ötesinde bir siyasal yapılanmaya imkân verebilir.
Avrupa’da yakın dönemde ortaya çıkan ve sistemde geçici de olsa etkili olmaya başlayan “siyasi hareketler”in benzeri modellerinin (Örn. Fransa’da Macron’un Yürüyüş Hareketi, İspanya’da Podemos, İtalya’da Beşyıldız Hareketi vb.) Türkiye’de de denenmesini beraberinde getirebilir.
Böylece, “parti dışı adaylar” üzerinden başkanlık yarışının da sisteme dâhil olması mümkün hâle gelebiliyor…
Tüm bu açılardan bakıldığında; siyasetin ve yeni siyasal sistemin geleceği açısından siyasi partiler ve seçim kanunlarının yeni siyasi sisteme uyumlaştırılması gereklidir. Siyasetin merkezinin parçalanmasını engelleyici yeni bir siyasi partiler ve seçim kanunu düzenlemesine gidilmelidir.
[Türkiye, 29 Haziran 2019].