SETA > Yorum |

Türkiye-Ermenistan Nereden Nereye...

Ankara ve Erivan, statüko ve normalleÅŸme arasında, sonuca ulaÅŸmak için önemli bir fırsatın eÅŸiÄŸinde. Hem kendileri hem de yer aldıkları coÄŸrafyanın yarınları adına tarihi bir dönemeçteler. Türkiye-Ermenistan arasındaki iliÅŸkilerde birbiri ardına önemli geliÅŸmeler yaÅŸanıyor. Son olarak, 31 AÄŸustos 2009 tarihinde Ä°sviçre’nin gözetiminde Türkiye ile Ermenistan arasında normalleÅŸmeyi öngören “Ä°liÅŸkilerin GeliÅŸtirilmesi Hakkında Protokol” ve “Diplomatik Ä°liÅŸkilerin Kurulması Protokol”leri parafe edildi. Protokoller 10 Ekim 2009 tarihinde Türkiye ve Ermenistan DışiÅŸleri Bakanları tarafından Zürih’te imzalandı. Ä°mza töreni zorlu diplomatik sürecin habercisi olacak ÅŸekilde tarafların birbirlerinin törendeki konuÅŸma metinlerine itirazlarıyla gecikmeli imzalandı. Protokollerin hemen sürecin başında farklı algı ve beklentiler oluÅŸturduÄŸu ortaya çıktı.

Ankara ve Erivan, statüko ve normalleÅŸme arasında, sonuca ulaÅŸmak için önemli bir fırsatın eÅŸiÄŸinde. Hem kendileri hem de yer aldıkları coÄŸrafyanın yarınları adına tarihi bir dönemeçteler. Türkiye-Ermenistan arasındaki iliÅŸkilerde birbiri ardına önemli geliÅŸmeler yaÅŸanıyor. Son olarak, 31 AÄŸustos 2009 tarihinde Ä°sviçre’nin gözetiminde Türkiye ile Ermenistan arasında normalleÅŸmeyi öngören “Ä°liÅŸkilerin GeliÅŸtirilmesi Hakkında Protokol” ve “Diplomatik Ä°liÅŸkilerin Kurulması Protokol”leri parafe edildi. Protokoller 10 Ekim 2009 tarihinde Türkiye ve Ermenistan DışiÅŸleri Bakanları tarafından Zürih’te imzalandı. Ä°mza töreni zorlu diplomatik sürecin habercisi olacak ÅŸekilde tarafların birbirlerinin törendeki konuÅŸma metinlerine itirazlarıyla gecikmeli imzalandı. Protokollerin hemen sürecin başında farklı algı ve beklentiler oluÅŸturduÄŸu ortaya çıktı.

Türkiye’nin Ermenistan ile iliÅŸkilerini normalleÅŸtirme politikası bir anlamda barış diplomasisidir. AB üyeliÄŸi yolunda kararlı adımlar atan Türkiye açısından komÅŸuları ve çevresiyle barış ve istikrara dayalı iliÅŸkiler öne çıkmaktadır. Çok boyutlu dış politika yaklaşımı çerçevesinde, bir taraftan komÅŸularıyla sıfır sorun anlayışıyla problemlerini diyalog yoluyla çözme politikası gütmekte, diÄŸer taraftan etrafında bir barış kuÅŸağı oluÅŸturmak amacıyla bölgesel çatışmalarda arabulucu ülke olarak öne çıkmaktadır. Türkiye-Ermenistan iliÅŸkilerinin hiçbir iyileÅŸme olmadan yerinde sayması, Ankara’nın kendi etrafında bir barış kuÅŸağı oluÅŸturma politikasının inandırıcılığını sorgulamaya açık hale getirir. Türkiye, bölgede bir iÅŸbirliÄŸi ortamının yaratılmasına yardımcı olacağı ve bölgenin istikrarına katkıda bulunacağı inancıyla ikili iliÅŸkilerin normalleÅŸmesini istemektedir. Yakın komÅŸusu olan Ermenistan’ın bu politikanın dışında bırakılması düÅŸünülemez. Ermenistan ile iliÅŸkilerini normalleÅŸtirmesi durumunda, Türkiye bölgesel güç olarak bölgedeki konumunu güçlendirecek, inandırıcılığını arttıracaktır.

TARÄ°HÄ° DÖNEMEÇ

Sorunun çözümü yolunda tarihte ilk defa ABD, AB, Rusya, Minsk Grubu aynı çizgide buluÅŸmuÅŸ durumdalar. Türkiye açısından protokollerde Kars AnlaÅŸması’nın açıkça zikredilmemesi ve Ermenistan’ın Yukarı KarabaÄŸ’dan çekilme taahhüdünün yer almaması kayıp gibi görünmektedir. Ancak, Türkiye burada olabileceÄŸin en iyisini elde etme politikası gütmektedir. Bu protokoller yıllarca hiçbir iliÅŸki içerisinde olmayan iki ülke açısından bir baÅŸlangıçtır. GörüÅŸmeler sürdükçe iki taraf için de en optimal noktaya gelinme yolları aranacaktır. Türkiye, yıllarca Ermenistan ile iliÅŸkilerinde diaspora ile Ermenistan’ı birbirine karıştırmak yanlışına düÅŸtü. Yapılması gereken, iliÅŸkilere engeller çıkartan diaspora ile Ermenistan arasındaki bağı zayıflatmaktır. Böylece ikili sorunların doÄŸrudan görüÅŸme yoluna sokulması mümkün olabilecektir. Protokoller sonrası, Erivan üzerindeki kontrolünün zayıflamaya baÅŸladığını gören diasporanın gösterdiÄŸi sert ve duygusal tepkiler, izlenen politikanın Türkiye açısından çok isabetli olduÄŸunu gösteriyor. Diaspora ve Ermenistan açısından soykırım iddiaları, adeta tabu haline getirilerek, tartışılmaz ve kesin bir olgu olarak dünya kamuoyuna lanse edilmektedir. Protokollerdeki Tarihsel Boyut Alt Komisyonu adı altında Ortak Tarih Komisyonu kurulması kararı, soykırım tabusunun tartışılmaya açılmasının yolunu açacak olması sebebiyle Türkiye’nin lehine bir durumdur.

Protokolde