Olabilir. Sürpriz derken, birçok yerde belediye başkanlığı seçimlerini kazanmasını kastetmiyorum.
DSP’nin belediye başkanlığı seçimlerinde ulaştığı oy oranı, kazandığı belediye başkanlığı sayısı kadar önemli olacak.
Çünkü, kazandığı belediye başkanlığı sayısı siyasette mevzi kazanmasını sağlayacak; ulaştığı oy oranı ise CHP’nin alternatifi hâline gelmesine yardım edecektir.
DSP, seçime herhangi bir parti ile “ittifak” ya da “güç birliği” yaparak gitmiyor. Tek başına seçimlere katılıyor. Bu da demek oluyor ki, seçimlerde parti olarak ne kadar oy aldığını tam olarak bilebileceğimiz partilerden biri DSP’dir.
1970’lerde CHP’nin oy oranının yükselmesinde, sonradan DSP’yi kuracak olan Bülent Ecevit’in etkisi büyüktür. CHP’nin 1970’lerde, koalisyonla da olsa, iktidara gelmesi Ecevit’in CHP’yi dönüştürmesiyle doğrudan ilgilidir.
1999’da seçimlerden birinci parti olarak çıkan ve koalisyonla hükûmeti kurabilen parti CHP değil, DSP’dir.
Dolayısıyla toplumsal hafızada DSP, CHP’den çok daha olumlu bir algıya sahiptir.
Türkiye siyasal hayatında, sağ ve sol seçmen bakımından bloklar arası oy geçişkenliğini, sol siyasette kısmi olarak sağlayabilen DSP olmuştur.
CHP’nin iktidar alternatifi olamaması, mevcut Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu döneminde arka arkaya 8 seçimin kaybedilmesi ve buna rağmen partide genel başkanlık değişiminin mümkün olmayışı; ve en nihayetinde bu yerel seçimlere giderken parti içinde yaşanan aday belirleme krizleri, solda DSP’yi tekrar siyasetin gündemine taşıdı.
31 Mart seçimlerine ittifak kurmadan giren DSP, 81 ilin tamamında ve toplam 433 yerde belediye başkan adayı çıkardı. Adayların büyük bir kısmı, şu anda CHP’de hâlen belediye başkanlığı yapanlar ya da geçmişte CHP’de önemli görevlerde bulunmuş siyasetçilerden oluşuyor.
Muğla’nın Marmaris, İzmir’in Tire, İstanbul’un Avcılar belediye başkanları, CHP’de aday gösterilmeyince DSP’den aday oldular. Eski CHP’lilerden Mustafa Sarıgül Şişli’den, Haydar Yılmaz Ankara’dan, Yıldıray Sapan Antalya Muratpaşa’dan, Naif Alibeyoğlu Kars’tan aday gösterildi.
Ayrıca İzmir Çeşme’de Muhittin Dalgıç, Menemen’de Tahir Şahin, Balıkesir Edremit’te Kamil Saka, Bandırma’da Ömer Albayrak, İstanbul Bakırköy’de Ali Fatinoğlu, Küçükçekmece’de Hayri Erçağ’ın da aralarında bulunduğu, daha önce CHP’de etkin rol alan birçok isim de DSP’den aday oldu.
Geçmişte 3 dönem Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanlığı yapan Celal Doğan da 31 Mart öncesi DSP’den aday oldu.
Yine CHP’nin teşkilatlarından topluca istifa eden partililer, bu süreçte DSP’ye katıldı.
CHP’den sahada ağırlığı olan siyasetçilerin DSP’ye geçmesi CHP yönetimini panikletti. Saadet Partisini aktörleştirmek için her yolu deneyen CHP yönetimi, sahaya iddialı çıkan DSP’nin siyasetçilerini ve CHP’den ayrılanları solun oylarını bölmekle suçladı.
Tabela partilerini, sırf “AK Parti’den birkaç oy alabilirler mi” düşüncesiyle ziyaret eden, onlara ittifak teklifi yapan CHP ve yönetimi; yerel seçimlere iddialı girdiği için DSP’yi ve CHP’den ayrılarak bu partiden aday olanları, “hem Bülent Ecevit’in hem Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün kemiklerini sızlatıyorlar” sözleri ile suçlamaktan geri durmadı.
İYİ Parti, nasıl kazanamayacağı yerlerde de CHP ile çetin bir pazarlık yaparak oy oranını artırmak için çabaladıysa; DSP de gösterdiği iddialı adaylarla oy oranını artırmak istemektedir. Böylece seçim sonrasında, solda tekrar alternatif bir parti hâline gelmeye çalışmaktadır.
DSP’nin Genel Başkanı Önder Aksakal, 2023 seçimlerine “mevzi kazanmak için”, bu seçimlere iddialı şekilde hazırlandıklarını söylüyor.
Seçim sonrasında CHP’de liderlik değişiminin yaşanmaması durumunda, DSP alternatif hâline gelecektir. CHP içinde iktidar mücadelesini kaybedenlerin yeni adresi DSP olacaktır.
CHP’li muhalifler; parti içinde iktidar mücadelesi yapacaklarına, DSP’yi alternatif hâline getirmek için uğraşsalar, en azından siyasette başarı şansları artar.
Seçmenin hafızasındaki olumsuz CHP algısını dönüştürmek için de uğraşmazlar. DSP’nin toplumsal hafızadaki yeri çok daha olumludur.
[Türkiye, 7 Mart 2019].