Türkiye ekonomisi, 2021'in ikinci çeyreğinde büyüme kulvarında Cumhuriyet tarihinin en büyük geri dönüşlerinden birini gerçekleştirdi. Yüzde 21.7'lik büyümeyi ortaya çıkaran en büyük etken tabi ki baz etkisi. Koronavirüs gibi büyük bir küresel şoktan dolayı geçen senenin aynı döneminde yüzde 10.4 daralmıştık. O gerilemeden sonra yukarı çıkış haliyle hızlı oldu. Ama bu, sadece baz etkisine bağlanarak küçümsenecek bir performans değil. Geçen yıl Türkiye'den çok daha sert daralıp da bu yıl bizim kadar büyüyemeyen onlarca ülke var. Bazın düşük olması tek başına yüksek büyümeyi garanti etmiyor. Sanayinin etkileyici performansını, ihracat rekorlarını ve onca badireye rağmen bir şekilde canlı kalan iç piyasayı göz ardı edemezsiniz.
GSYH ve büyüme rakamlarını daha değerli kılan iki detay var:
- Sadece iç tüketime sırtını dayayan bir büyüme değil bu. Ekonomik büyümenin yüzde 57'si yatırımlar ve net ihracat kanalından geldi. Harcama kalemleri açısından oldukça dengeli bir büyüme performansı.
Çeyrekten çeyreğe büyüme rakamlarına bakıldığında ekonomik aktivitede ivme kaybı yaşandığı görülüyor. Çeyreklik bazda büyüme yüzde 2.2'den yüzde 0.9 geriledi. Bu yavaşlamada Nisan-Mayıs döneminde yaşanan 17 günlük kapanmanın etkisi büyük. Sanayide ara malı tedarikinde yaşanan sıkıntılar ve yüksek seyreden faiz oranları çeyreklik bazda büyümeyi aşağıya çeken diğer faktörler.
Son olarak, yılın geri kalanına yönelik büyüme beklentilerine odaklanalım. Kademeli normalleşme ile birlikte hizmetler sektörü canlandı. İhracat rakamları oldukça iyi seyrediyor. Sanayi cephesinde de öncü göstergeler olumlu. Bütün bunlar, üçüncü çeyrekte yıllık bazda yüzde 6'ya yakın bir büyüme rakamının sürpriz olmayacağını anlatıyor. 2021'in geneli için ise yüzde 8-9 arasında bir büyüme rakamı yakalanabilir.
ENFLASYON VE POZİTİF REEL FAİZ
Büyüme yüzleri güldürürken, enflasyon can sıkmaya devam ediyor. Ağustosta enflasyonun yıllık bazda yüzde 19'un biraz altında kalması bekleniyordu. Ama yüzde 19.25'i gördük. En büyük sıkıntı gıda tarafında. Aylık enflasyonun yüzde 75'i gıda fiyatlarındaki artıştan kaynaklanmış. Gıda enflasyonu yıllık bazda yüzde 29'u gördü. Mevsim geçişi ve okulların açılmasının etkisiyle enflasyonun eylülde de yüksek gelme ihtimali var. Ekim-Aralık döneminde ise baz etkisinden kaynaklı bir nebze düşüş yaşanabilir. Enflasyonla ilgili tek olumlu gelişme, çekirdek enflasyonun (enerji-gıda- içecekler-tütün ürünlerialtın hariç TÜFE) son iki aydır düşüşte olması. Gıda ve enerji gibi ürünlerin fiyatları para politikası araçlarının etki alanın büyük oranda dışında kaldığı için merkez bankaları, para politikasının enflasyon üzerindeki etkisini daha çok çekirdek enflasyon üzerinden takip ederler. TCMB, piyasalarla kurduğu iletişimde enflasyonun üzerinde faiz vereceğinin altını kalın çizgilerle çizmişti. Yüzde 19.25'lik enflasyon, yüzde 19'luk politika faizini geçti. Haliyle, önümüzdeki Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısı kritik hale geldi. TCMB'den faizleri arttırması beklenmiyor. Reel faiz, gerçekleşen enflasyona göre negatife dönmüş olsa da beklenen enflasyon üzerinden hesaplandığında halen pozitif bölgede. TCMB önümüzdeki PPK toplantısında çekirdek enflasyondaki gerilemeyi referans göstererek para politikasında ilave bir sıkılaşmaya gitmenin şu aşamada gerekli olmayacağına dönük bir sözlü yönlendirme yapmakla yetinebilir.
[Sabah, 5 Eylül 2021].