Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) tarafından, "İstanbul Zirvesi Sonrası Suriye Paneli" düzenlendi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve Almanya Başbakanı Angela Merkel'in 27 Ekim'de İstanbul'da bir araya geldiği "Suriye" konulu dörtlü zirvenin sonuçlarının değerlendirildiği panel, SETA'nın Ankara'daki merkezinde gerçekleştirildi.
SETA Güvenlik Araştırmaları Direktörü Murat Yeşiltaş'ın moderatörlüğünü yaptığı panele, SETA Dış Politikalar Araştırmacısı Can Acun, Rusya Uluslararası İlişkiler Konseyi (RIAC) uzmanı Yury Barmin, OMRAN Stratejik Araştırmalar Merkezi Uzmanı Sinan Hatahet ve TRT World Türkiye Analisti Yusuf Erim konuşmacı olarak katıldı.
SETA Dış Politikalar Araştırmacısı Can Acun, İstanbul'daki zirvenin önemine işaret ederek, zirvenin içeriğinin, Türkiye'nin Suriye'nin politikasını desteklediğini belirtti.
Acun, Türkiye'nin, Suriye'de anayasal zeminde bir hükümetin kurulması ve toprak bütünlüğünün sağlanmasıyla yönetimin Suriye halkına devredilmesini savunduğunu söyledi.
Türkiye'nin Fırat'ın doğusu ve batısında bulunan YPG/PKK'yı güvenlik tehdidi olarak gördüğünü kaydeden Acun, "ABD ile kurulan angajman neticesinde YPG unsurları, uzun zamandır bölgede bulunuyor ve enerji kaynaklarını kontrol ediyor. ABD tarafından yönetilen bir ağ üzerinden YPG'ye silah, mühimmat ve militan unsurları gönderiliyor. Bunun yanında süreç içerisinde rejim güçleri ile YPG'nin temasları da sürüyor." ifadelerini kullandı.
Acun, Türkiye'nin YPG/PKK'nın Suriye'deki yapılanmasından uzun zamandır rahatsız olduğunu belirterek, Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı Harekatı gibi operasyonlarla bu yapıya büyük darbelerin vurulduğuna dikkati çekti.
Bu operasyonların ABD'ye de bir mesaj olduğunu vurgulayan Acun, yakın zamanda Türkiye'nin YPG/PKK'nın kontrol ettiği bölgeye operasyon düzenleyebileceğini kaydetti.
Acun, İdlib'in muhaliflerin elinde kalan son kale olduğunu hatırlatarak, "Türkiye'nin diplomatik mücadelesi olmasaydı İdlib'e bir askeri operasyon olacaktı. Bölgede 4 milyona yakın sivil yaşıyor ve yüz binlercesi Türkiye'ye göç edecekti. Rusya ile varılan mutabakat bir felaketi önledi." diye konuştu.
"Rusya ve Türkiye'nin İdlib'deki çabaları olumlu karşılandı"
Barmin ise İstanbul Zirvesi'nin, sürecin dışında kalmış aktörleri buluşturması açısından büyük öneme sahip olduğuna değinerek, Fransa ve Almanya'nın zirvede temsil edilmesinin, bu sürecin meşruluğunu artırdığını söyledi.
Avrupalı devletlerin zirveye katılmasının bir anlaşmaya varılmasından daha önemli olduğunu belirten Barmin, "Zirve sonrası Suriye'de ateşkesi ve ülkenin istikrarını destekleyen bir ortak deklarasyon yayımlandı. Bu çerçevede, Rusya ve Türkiye'nin İdlib'deki çabaları olumlu karşılandı. Zirve ile askeri operasyonun yanında siyasi seçeneğin hala masada olması Suriye'nin geleceği açısında büyük bir şans." dedi.
Barmin, Rusya'nın Suriye meselesine daha çok güvenlik odaklı baktığını belirterek, İstanbul Zirvesi'nden kesin sonuç çıkmasa da zirvenin, siyasi umut vadettiğini belirtti.
"Zirveyle Türkiye zaman kazandı"
Hatahet, İstanbul'da düzenlenen zirvede taraflarda herhangi bir paradigma kaymasının olmadığına dikkati çekerek, zirve ile Suriye'de savaşın bitmesi, ulusal ateşkes, anayasa reformu ve ardından adil seçimlerin yapılması konularında fikir birliğinin sağlandığını aktardı.
Türkiye ile Rusya'nın Suriye üzerindeki çalışmalarının devam edeceğini ancak iki ülkeden aynı yaklaşım beklenemeyeceğini kaydeden Hatahet, "Zirveyle Türkiye zaman kazandı. Bu süreç, taraflara siyasi manevra şansı tanıyacaktır." dedi.
Hatahet, İdlib'e olası bir askeri müdahalenin her zaman masada olduğunu ifade ederek, şu an için diplomasinin ivme kazandığına işaret etti.
"ABD'nin şu anda Suriye konusunda somut bir politikası yok"
Erim de İstanbul Zirvesi'nin bir anda ortaya çıkmadığını, Astana, Soçi, Tahran ve Moskova süreçlerinin zirveyi doğurduğunu ifade etti.
Fransa'nın ve Almanya'nın da süreçte olmasının çok önemli olduğunu belirten Erim, Avrupalı devletlerin, Suriye'deki aktörlerle bir arada olmasını "anlamlı" olarak yorumladı.
Erim, İstanbul zirvesine ABD'nin davet edilmemesine dikkati çekerek, "ABD'nin şu anda Suriye konusunda somut bir politikası yok. Trump da ne yapacağını bilmiyor. ABD hem İran'ı elimine etmeye çalışıyor hem de YPG'ye destek vererek DEAŞ ile mücadele yürütüyor. ABD somut politikası olmadığı için zirveye katılmadı." değerlendirmesini yaptı.
İdlib'e olası bir askeri müdahalenin Rusya'yı da olumsuz etkileyeceğini belirten Erim, masadaki herkesin takip ettiği çıkarlar olduğunu ve siyasi çözüm olmadan Suriye'de istikrar olamayacağına dikkati çekti.
[AA, 2 Kasım 2018]