-
Milli Enerji ve Maden Politikası’nın kapsamı nedir?
Milli Enerji ve Maden Politikası temel olarak üç strateji üzerinde şekillenmektedir. Bunlardan ilki yerlileştirme, ikincisi enerji arz güvenliği ve üçüncüsü ise öngörülebilir bir enerji piyasası oluşturulmasıdır. Söz konusu politikanın en önemli stratejisi olarak kabul edilen yerlileştirme kapsamında tüketilen enerji kaynaklarının ve enerjinin üretim, tüketim ve iletiminde kullanılan aksam ve ekipmanların yerli ve milli olması adına çalışmalar yürütülmektedir.
-
Türkiye’nin enerji üretimindeki yerli kaynak kullanım oranları nedir?
Enerji üretimi içerisindeki kaynakların oranları incelendiğinde, 2018 yılında toplam elektrik üretiminin yaklaşık yarısının (yüzde 49,65) yerli kaynaklardan sağlandığı görülmektedir. Yine son dönem verilerine göre Türkiye’de 2018 yılında 4 bin 25 MW kurulu güç devreye alınarak toplam 88 bin 551 MW seviyesine ulaşılmıştır. Bunula beraber söz konusu kurulu gücün yüzde 93’ü yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarından karşılanmıştır. Geçmiş dönemlere kıyasla en büyük artış ise güneş, hidrolik ve rüzgar enerjisi alanlarında kaydedilmiştir.
2018 yılında toplam kurulu güç içerisindeki yerli kaynak oranları sırasıyla yüzde 31,9 hidrolik, yüzde 11,5 kömür, yüzde 7,9 rüzgar ve yüzde 5,9 güneş olarak kayıtlara geçmiştir. Buradan hareketle toplam kurulu gücün yaklaşık yüzde 60’ının yerli enerji kaynaklarından oluştuğu söylenebilir.
-
Enerjide yerli üretim neden önemli?
Yerli enerji üretiminin Türkiye açısından bir diğer önemli faydası da yüksek ölçüdeki dışa bağımlılığın azaltılmasıyla enerji harcamalarının düşürülmesi noktasında ortaya çıkmaktadır. Bu durum cari açık ve dolayısıyla ekonomi üzerindeki baskının hafifletilmesi açısından son derece önemlidir. Türkiye enerji harcamalarına yılda ortalama 45 milyar dolar tutarında pay ayırmaktadır. Son dönemde bu tutar uluslararası enerji piyasalarında fiyatların düşmesiyle ve yerli enerji üretiminde artış yaşanmasıyla azalmaya başlasa da hala yüksek seviyelerdedir.
-
Yerli kaynak kullanımının artırılması için neler yapılıyor?
Bir diğer yerli enerji kaynağı olan kömür alanında atılması gereken en önemli adım ise yüksek enerjili kömür arama ve sondaj çalışmalarına ağırlık verilmesidir. Türkiye’de yerli kömür denince akla gelen linyitin kalorifik değeri düşük seviyelerdedir. Bu nedenle özellikle sanayi ve elektrik üretim santrallerinde ihtiyaç duyulan kömürün dışarıdan temin edilmesine alternatif arayışları devam etmektedir. Bu şekilde zaten yüksek olan ithal kaynak bağımlılığının azaltılması amaçlanmaktadır. Bunun yanı sıra kömürün neden olduğu çevresel tahribatın en aza indirilmesi adına da temiz kömür teknolojilerinin ülkeye getirilmesi ve kullanımının yaygınlaştırılması için çalışılmaktadır.
Bu konuda özellikle Güney Doğu Anadolu ve Trakya bölgelerinde yoğunlaşan kaya gazı potansiyelinden faydalanmak adına gerekli yatırımlara hız verilmesi ve Türkiye’nin deniz alanlarında devam eden hidrokarbon rezervi arama çalışmalarının genişletilmesi doğru adımlar olacaktır.
-
Türkiye’nin enerji alanındaki hedefleri nelerdir ve nasıl şekillenmektedir?
Türkiye gibi enerjide yüksek oranda dışa bağımlı olan ülkeler için kullanılan enerji kaynaklarının çeşitlendirilmesi ve yerli enerji üretiminin teşvik edilmesi bir zorunluluk haline gelmektedir. Türkiye’nin enerji üretimi noktasındaki nihai hedeflerinin başında kendi kendine yetebilen bir yapıya ulaşılması gelmektedir. Elbette ki mevcut konjonktürde bu hedefi tutturmak zor görünse de yerli kaynaklarla enerji üretiminin artırılması adına yapılan çalışmalar olumlu sonuçlar vermektedir. Örneğin 2023 yılında toplam elektrik üretiminin en az yüzde 30’unun yenilenebilir enerji kaynaklarından sağlanması hedefine daha şimdiden ulaşılmış olması memnuniyet vericidir.
Öte yandan halihazırda yaklaşık 50 milyar kWh olan yerli kömürle elektrik üretim miktarının 2019 yıl sonunda 60 milyar kWh seviyesine çıkartılması hedeflenmektedir. Yine elektrik üretiminde nükleer enerji santrallerinin payının 2023 yılında en az yüzde 10 olması için çalışmalar devam etmektedir.
Türkiye’nin enerji özelindeki en önemli hedeflerinden biri de bu alanda bir ticaret merkezi olmaktır. Jeostratejik konumu itibarıyla dünyanın en önemli arz ve talep merkezlerini birbirine bağlayan Türkiye, sahip olduğu bu coğrafi avantajla birlikte doğudan batıya uzanan enerji transfer rotalarının en önemli aktörlerinden biridir. Bu bağlamda TANAP ve TurkAkım projelerinde elde edilen başarının Türkiye’nin enerji ticaret üssü olmasında bir referans noktası olarak kabul edilmesi mümkündür. Bunlar, ulaşmayı planladığı hedef doğrultusunda Türkiye’nin ilerlemesini kolaylaştıracaktır.