Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Selahattin Demirtaş'ın serbest bırakılmasını istiyor.
Makul bir şüpheyle tutuklandığını kabul ediyor, ama tutuksuz yargılayın diyorlar.
Gerekçesi yargılama süresinin uzun olması.
Halbuki hakkında 31 fezleke olan Demirtaş, dünyanın gördüğü en kanlı terör örgütü PKK'nın yöneticisi olmakla suçlanıyor.
Demirtaş, aynı zamanda 6-8 Ekim Kobani olaylarının baş sorumlusu.
Türkiye'nin Kobani'de DEAŞ'ı desteklediği yalanıyla Güneydoğu'yu karıştıran Demirtaş, Yasin Börü ve 53 kişinin vahşice katledilmesini azmettirmiş bir şahıs.
Bunu öyle gizli saklı da yapmadı. Kamuoyunun önünde işledi bu cürmü.
Ama AHİM bize, aman canım ne olacak tutuksuz yargılayın diyor.
Demirtaş salıverilse muhtemelen diğer HDP milletvekilleri gibi soluğu Avrupa'da alacak.
Yaptıkları, ettikleri yanına kar kalacak.
Yasin Börülerin, Aybüke ve Necmettin öğretmenlerin hesabı sorulmayacak.
Resim gayet net ve açık.
Batı, katillerine, piyonlarına dokunulmasını istemiyor.
Batı, Fetullah Gülen'e de dokunulmasını istemiyor.
Gözümüzün içine baka baka darbeyi Gülen'in yaptırdığına dair kanıt yok diyorlar.
Trump da Cemal Kaşıkçı'yı Bin Selman'ın öldürttüğüne dair de kanıt yok diyor, tüm Avrupa devletleri üç maymunu oynuyor.
Halbuki akli melekeleri olan herkes Demirtaş'ın Yasin Börü cinayetinin, Fetullah Gülen'in darbenin, Muhammed bin Selman'ın Cemal Kaşıkçı cinayetinin emrini verdiğini biliyor.
Batı'da bir siyasetçi Demirtaş'ın yaptıklarını yapsa, Avrupa'da bir daha gün yüzü görmez, Amerika'da muhtemelen idam edilirdi.
Bir Batı ülkesinde darbe planlayıp 250 insanı katlettiren sapkın bir tarikat lideri bir Ortadoğu ülkesine sığınsa, o ülke o şahsı iade etmese, Batılılar muhtemelen o ülkeyi işgal ederlerdi.
Batı ile arası iyi olmayan bir lider bir gazeteciyi konsolosluğunda öldürtse, o lideri parya lider konumuna düşürürler, ülkesine hapsederlerdi.
Buna rağmen Batı bize diyor ki, Demirtaş'a, Gülene, Bin Selman'a dokunmayın, onlar bize lazım.
Aynı Batı kendi adamı olmadığı için Mursi'nin hapse atılmasına göz yumuyor, serbest seçimlerle iktidara gelmesine rağmen Erdoğan'a diktatör diyor, 50 yıldır işgal altında yaşayan Filistinlileri terörist ilan ediyor.
Sisiler, Demirtaşlar, Gülenler, Netenyahular demokrat, insan hakları savunucusu olarak pazarlanıyor.
"Köpeklerin salıverildiği, taşların bağlandığı" bir dünyada Batı'nın mızrağı artık çuvala sığmıyor.
Sopa zoruyla ayakta tuttukları bu küresel zulüm düzenini bakalım daha ne kadar sürdürebilecekler.
[Fikriyat, 23 Kasım 2018].