Ne yazık ki bugün dünyada terörün en büyük destekçilerinden biri Batı medyası. Ve bunun da kaynağında tarihsel bir temele dayanan bir Türkiye düşmanlığı var. Bir örnek... Economist dergisi Türk medyasında kimsenin Afrin harekâtını doğru aktarmaya cesaret edemediğini iddia etmiş. Bu iddiasını da Türkiye'deki bir gazetenin genel yayın yönetmenine dayandırmış. Öyle anlaşılıyor ki o kişi Cihangir, Nişantaşı yahut Ortaköy'de bir kafede bir Economist çalışanına konuşmuş. Söz konusu şahıs Afrin harekâtı başladığında Başbakan Binali Yıldırım'ın genel yayın yönetmenleriyle bir toplantı yaptığını ve o toplantıda genel yayın yönetmenlerinden "Türkiye'nin ulusal çıkarlarını gözetmeleri"ni istediğini belirtmiş. Yapılan yayınlarda Türk ordusunun sivil kayıplardan kaçınmaya çalıştığının özellikle vurgulanması istenmiş. Genel yayın yönetmenlerine "savaşı nasıl vereceklerine ilişkin öneriler"de bulunulmuş. Ne büyük ayıp! Ulusal çıkar da neymiş! Bir Alman gazetesinin Almanya'nın ulusal çıkarlarını gözettiği nerede görülmüş? Hele bir İngiliz gazetesinin İngiltere'nin çıkarlarını gözeterek yayın yaptığı... Amerikan medyası farklı mı? Misal New York Times, Washington Post yahut CNN hiçbir zaman ABD'nin ulusal çıkarlarını gözeterek yayın yapmaz! İnandınız mı? Elbette inanmadınız. Ürünler ortada. 11 Eylül saldırısından bir yıl sonra Amerika'ya gittim. Orada yaşadım. Medyanın nasıl "ulusal çıkar" perspektifiyle hareket ettiğini gördüm. Üstelik ABD'nin muhatap olduğu terör tehdidi Türkiye'nin muhatap olduğu terör tehdidi gibi ülkenin ulusal bütünlüğünü hedef alan, ayrılıkçı bir terör de değildi. Elbette mesele bu değil. Türkiye sadece teröre karşı büyük bir mücadele yürütmüyor, bir istiklal savaşı veriyor. Bu süreçte medyanın milli bir duruş sergilemesinden daha doğru ne olabilir. Aksi kabul edilemez. Hem medyadan istenen ne Allah aşkına: Terörün propagandasına alet olmayın. O kadar! Bu işin bir yanı. Bir diğer yanı da şu. Bundan yaklaşık bir ay önce gerçekleşen bu kapalı toplantıda dile getirilenler belli ki o genel yayın yönetmenini rahatsız etmiş. İlk fırsatta bir Batılı dostuna haber uçurmuş. Haber -tabii adına haber denirse- Batı medyasındaki tipik Türkiye düşmanlığının bir ürünü. Batı'daki Türkiye düşmanları o denli öfkeli, o denli nefret dolu ki her fırsatta bunu göstermenin yollarını arıyorlar. Gelgelelim Economist'in bu saldırgan yayını bize bir kez daha şunu gösteriyor. Batı'daki Türkiye düşmanlarının gıdasını temin edenler hâlâ içerideki işbirlikçiler. Ve bu işbirlikçilerin pek çoğu medya sektöründe. Artık açık açık terör propagandası yapamıyorlar. Fakat dışarıya enformasyon sağlıyorlar, manipülasyon ve propaganda desteği sunuyorlar. Bu tiplerin iyi tespit edilip onlara açılan alanların kapatılması gerekir. Böylesi kritik toplantılarda bu türden zevat kesinlikle yer almamalı. Zira böylesi hassas, böylesi önemli bir konuda gerçekleştirilen kapalı, mahrem bir toplantının içeriğinin, çarpıtılarak dışarıya aktarılması bir ulusal güvenlik meselesidir. Evet üstüne basa basa söylüyorum, ulusal güvenlik meselesi...
[Sabah, 3 Mart 2018].