Küresel rekabetin coğrafyaya tabi olmadığı günümüzde çok kutupluluk ağırlık kazanmıştır. Devletler tehdit algılarıyla motive olmuş bir şekilde kendi başlarına üstesinden gelemeyecekleri konularda kimi zaman iş birliği kimi zaman da rekabet içerisindedir. Ancak önceki yüzyılın başında Liddell Hart’ın “dolaylı tutum” adını verdiği stratejideki akıl dolu çözümler devletleri birbirlerine doğrudan meydan okumak yerine ikincil veya üçüncül angajman yöntemlerine itmektedir. Asimetrinin ön plana çıktığı yeni çatışma türlerinde devletlerin oluşturduğu yapı bir yandan rekabetin yönetilmesinde birimlere imkanlar sunarken diğer taraftan farklı mezo yapıların teşkil edilmesiyle yapılar arası rekabet mümkün hale gelmiştir.
Türk Konseyi’nin kurulmasıyla birlikte Avrupa’dan Orta Asya’ya uzanan yeni bir yapı zuhur etmiştir. Dayanışma olgusunu kültür birliğiyle güçlendiren Türk Konseyi herhangi bir devleti hedef almaksızın devletlerin iş birliği yoluyla özgün gelişim hakkından güç almaktadır. Ancak Türk Konseyi’nin halen vücut bulduğu coğrafi uzanım küresel politikalara teksif olmuş devletleri projeksiyonlar üretmeye itmektedir. Şüphesiz ihtimaller üzerine inşa edilen politik analizlerin doğruluk ve gerçekleştirilebilme dereceleri sorgulanabilir niteliktedir. Ancak Türk Konseyi’nin Amerika Birleşik Devletleri (ABD), Avrupa Birliği (AB, münferit Avrupa ülkeleri dahil), Rusya ve Çin tarafından nasıl algılandığını çözümlemek faydalı olacaktır. Böylece Türk Konseyi’nin esasen yeni başlamış sürecinin “yönetilebilir” bir yaklaşımla yürütülmesi mümkün olacaktır. Bu kapsamda perspektifte üç ayrı devletin ve bir devlet üstü yapının Türk Konseyi’ne yönelik yaklaşımları ayrı ayrı incelenmektedir.
Çalışmayı incelemek için burayı tıklayın..