Türkiye maalesef büyük bir felaketle karşı karşıya geldi. Bu kadar şiddetli bir depremin kış şartlarında ve sabaha karşı herkesin uyuduğu bir saatte ülkeyi yakalaması, hepimizi derinden sarsan görüntülerin ortaya çıkmasına neden oldu. Böyle bir facia ve trajedi karşısında bütün ülkeye geçmiş olsun demekten fazla söylenecek pek bir şey kalmıyor aslında. Hepimizin içi yanarken yakınlarını kaybedenlere başsağlığı ve yaralananlara acil şifalar diliyorum.
Depreme hazırlık, çarpık yapılaşmayla ilgili tedbirler, fay hatlarının bilimsel analizi, arama kurtarma stratejisi, insani yardım çabaları ve benzeri birçok konunun Türkiye’deki uzmanları önümüzdeki dönemde bu konuları derinlemesine tartışacaktır. Meselenin özellikle uluslararası boyutuna ve ABD’de nasıl yankılandığına baktığımızda ise son derece geniş bir destek geldiğini gördük. NATO, AB ve BM gibi kurumların dışında 45 civarında farklı ülkenin yardım için Türkiye’yle irtibata geçmesi ve birçok yardım ekiplerinin şimdiden depremden etkilenen bölgelere sevk edilmiş olması ülke adına önemli bir kazanç olarak öne çıkıyor.
Türkiye başka ülkelerde yaşanan ulusal facialar ve pandemi gibi uluslararası krizlerde insani yardım ve acil yardım gönderme konusunda en aktif ülkelerden birisi oldu. Türkiye’nin son yıllarda uluslararası insani yardım alanında küresel ölçekte lider bir konuma gelmesinin diğer ülkeler tarafından takdir edildiğini görüyoruz. Kızılay ve AFAD gibi kurumlarının dışında sivil toplum örgütlerinin de dünyanın farklı bölgelerindeki afetlere yardım için koşması Türkiye’nin hem bu konudaki tecrübe ve bilgisini artırdı hem de kapasite geliştirmesine yardımcı oldu. Türkiye’nin insani yardım ve acil durumlara müdahale konusundaki iyi niyetli çabalarının karşılığını gördüğü bir süreci yaşıyoruz.
Türkiye Gölcük depremi sonrasında ülke çapında afet ve acil yardım yönetimi konusunda kapasitesini artırma yoluna gitmişti. Sadece bölgesindeki ülkelere değil dünyanın her yerindeki afet bölgelerine en erken ulaşan ekiplerle yardım göndermeyi adet edindi. Suriye krizinin başlamasıyla yüzbinlerce sığınmacının Türkiye’ye akın etmesi AFAD’ın koordinasyon kapasitesini artırarak Fuat Oktay liderliğinde kurumu dünya lideri bir konuma getirmişti. Zaman zaman uluslararası standartların üzerine çıkan bir seviyeye gelen Türkiye’nin insani yardım tecrübesi uluslararası kurumların da dikkatinden kaçmamıştı.
Türkiye’nin insani yardım çabalarının birçok ülkede yarattığı yumuşak güç etkisi suçlama konusu bile olmuştu. Ancak buna rağmen bu tür krizlerin siyasete kurban edilemeyeceği ve her ülkenin doğal afetlerde dış yardıma ihtiyacı olabileceği açıktı. Adıyaman ve Kahramanmaraş merkezli depremler ve en az 10 ille birlikte Suriye, Irak, Lübnan ve Kıbrıs’ı da etkileyen depremin boyutları Türkiye’nin 4. seviye afet ilan etmesini gerekli kılarak uluslararası yardım çağrısını da tetikledi. Bu çağrıya verilen hızlı ve güçlü cevap Türkiye’ye karşı iyi niyetin ne kadar üst seviyede olduğunu da gösterdi.
Biden yönetimi yetkililerinin her türlü yardım ve desteğe açık oldukları yönündeki açıklamalarıyla birlikte Başkan Biden’ın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı arayıp başsağlığı dilemesi ve yardım gönderme konusunda talimat verdiğini belirtmesi de sürekli sorunlarla boğuşan Türk-Amerikan ilişkileri açısından önemliydi. Türkiye Covid-19 salgınının başında ABD de dahil birçok ülkeye tıbbi malzeme yardımı göndererek tedarik zincirinde yaşanan sorunların kısmen aşılmasını sağlamıştı.
Birçok Amerikalı arkadaş ve meslektaşımızın bize doğrudan ulaşarak başsağlığı dilemesi ve yardım önerilerini dile getirmeleri, hem Türkiye’ye karşı sempatilerinin ne kadar yüksek olduğunu gösteriyordu hem de depremin Amerikan basınında geniş yer almasının sonuçlarından biriydi. Bir yandan Elon Musk’ın Starlink gönderme önerisinin Türkiye’nin mevcut ihtiyaçlarına cevap verip vermeyeceği kuşkulu olsa da bir yandan da Amerikalı meşhur isimlerin destek mesajları mesele doğal afet olunca siyasetin nasıl bir kenara koyulabildiğinin de bir göstergesiydi aslında.
Türkiye bölgesel ve küresel krizlerin uluslararası dayanışma olmadan çözülemeyeceğine dönük vurgusu ve bunu hayata geçirmeye çalışan insani yardım politikasıyla tanınır oldu. Deprem, yangın, göç ve salgın gibi birçok felakette uluslararası dayanışmanın öncüsü olarak hareket eden Türkiye’nin yardıma ihtiyacı olduğu bugünlerde bu kadar farklı kurum ve ülkeden destek gelmesi uluslararası insani yardım politikasının değerini gösteriyor. Bu politika doğrultusunda gösterilen performansın uluslararası kamuoyu nezdinde iz bıraktığı açık.
Bundan sonra Türkiye halkının yaralarını sararken bugün olduğu gibi karmaşık, sarsıcı ve geniş çaplı senaryolara karşı hazırlığı da içeren çok daha kapsamlı bir deprem politikası oluşturmak zorunda. Bunu yaparken ülkenin uzmanları, bilim insanları, kurumları ve vatandaşlarıyla birlikte ortak bir zemin oluşturarak ilerlemesi ve uluslararası bilgi ve tecrübeyle angajmanını da derinleştirerek sürdürmesi en sağlıklısı olacaktır. Uluslararası uzmanlık ve desteğin sahada fayda yaratmasını umuyor ve Türkiye’ye tekrar geçmiş olsun diliyorum.
[Yeni Şafak, 8 Şubat 2023].