SETA > Odak |
Yunanistan ın Ege Denizi nde Deniz Parkı Girişimi ve Türkiye

Yunanistan’ın Ege Denizi’nde Deniz Parkı Girişimi ve Türkiye’nin Tepkisi

Yunanistan’ın Atina’da yapılacak Okyanuslarımız Konferansı’nı bir nevi bahane ederek Ege Denizi’nde belirtilen bölgede deniz parkı ilan edeceğini duyurması Türkiye’nin açık bir tepkisine yol açtı.

Denizler, okyanuslar ve özellikle deniz ekosistemi; atık su ve deniz çöpleri boşaltımı, düzensiz ve kaçak balıkçılık, kirletici taşımacılık ve turizm faaliyetleri gibi uygulamalar nedeniyle tehdit altındadır. İnsan müdahalelerinin olumsuz etkilerini azaltmak ve okyanuslarımızın mevcut durumunu iyileştirmek için küresel ölçekte iş birliği her geçen zaman daha elzem hale gelmektedir. Devletler, sivil toplum kuruluşları, özel kuruluşlar, akademik ve profesyonel gruplar arasında daha fazla iş birliği ve etkili çözümlerin uygulanması sürdürülebilir uygulamaların teşvik edilmesi ve okyanusların hassas dengesinin korunması açısından büyük önem taşımaktadır.

Okyanuslarımız Konferansı ve Yunanistan’ın Girişimi

Okyanuslarımız Konferansı (The Our Ocean Conference, OOC) ilk olarak 2014’te küresel okyanus yönetişiminde o zamanlar mevcut olan boşluğu doldurmak maksadı ile başlatılmıştır. Okyanuslarımız Konferansı’nın dokuzuncusu bu yıl Yunanistan’ın başkenti Atina’da 15-17 Nisan arasında gerçekleştirilecektir. Bu yılki konferans “kıyı bölgeleri ve adalarda sürdürülebilir turizm”, “yeşil nakliye”, “plastik ve mikro-plastik kirliliği” ve “Akdeniz’deki yeşil geçiş” başlıkları altında dört ana gündem ile toplanacaktır. Konferansa 12 devlet başkanı, yaklaşık 50 bakan ve yetkili ile BM, AB ve NATO dahil 120 ülke ve kuruluştan temsilcilerin yer katılması beklenmektedir. Yunanistan Dışişleri Bakanlığı bu önemli konferans dizisinin bu yılki ayağının Yunanistan’da yapılacak olmasını bir nevi fırsat görerek 5 Nisan 2024 tarihli açıklamasında “20.000 kilometreyi aşan geniş bir kıyı şeridine ve 29.000’den fazla ada ve adacığa, uzun bir denizcilik geleneğine sahip, deniz çevresinin korunmasının aciliyetini kabul eden bir ülke olan Yunanistan, bu yöndeki girişimlere öncülük ediyor. Dikkate değer örnekler arasında Deniz Koruma Alanlarının kurulması ve adaların karbondan arındırılmasına yönelik iddialı proje yer alıyor” şeklinde bir açıklama yaptı.[1] Hemen akabinde ise Yunan basınında çıkan haberlere göre “İlki, Milos Adası’nın batısından, zengin biyolojik çeşitliliği nedeniyle ‘Yunan Galapagos’u’ olarak bilinen Nisiros’a (İncirli Adası) kadar 11 grup ıssız ada ve adacığı kapsayacak (…) İkincisi ise Kefalonya’nın kuzeyinden başlayıp Kithira ve Antikythera’da biten alanı kapsayacak”[2] iki deniz koruma alanı ilan edeceği duyuruldu. Bunlardan ilki Ege Denizi’nin güneyinde ve güneydoğusuna uzanan bir bölgede iken ikincisi İyon Denizi’nde bulunmaktadır. Yunanistan Çevre Bakanı Thodoros Skylakakis’in açıklamasına göre Yunanistan’ın taahhütleri arasında yer aldığını söylediği biri deniz memelileri ve kaplumbağalar için İyon Denizi’nde ve diğeri de deniz kuşları için Ege’de olmak üzere Akdeniz’in en büyükleri arasında yer alacak iki yeni milli park önümüzdeki yılın başında yasalaştırılacaktır.[3] “Deniz parkı” (marine park) bir tür deniz koruma alanıdır ve deniz çevrenin korunması için insan faaliyetlerinin kıyı devletince hukuki düzenlemelerle kısıtlandığı/düzenlendiği deniz alanını ifade eder. Deniz parklarının bazıları ise su altındaki doğal güzellikleri insanlara göstermek için turistik amaçlı ilan edilmektedir. Deniz parkları için dünya ülkelerinde “deniz milli parkı” ve “deniz tabiat parkı” gibi adlandırmalar da yapılmaktadır. Deniz parklarının, geri kalan deniz koruma alanlarına nispeten kıyı devletinin daha fazla kontrol sahibi olduğu alanlar olduğu söylenebilir. Zira bu alanlar esasen kıyı devletinin kara sularında ya da münhasır ekonomik bölgesi içerisinde ilan edilir. Dolayısıyla devletlerin ilan ettikleri deniz parklarının neredeyse tamamı kıyıya yakın ve çoğunluğu da kara sularında bulunmaktadır.[4]

Türkiye’nin Tepkisi ve Bunun Nedenleri

Yunanistan’ın Atina’da yapılacak Okyanuslarımız Konferansı’nı bir nevi bahane ederek Ege Deniz’inde belirtilen bölgede deniz parkı ilan edeceğini duyurması Türkiye’nin açık bir tepkisine yol açtı. Türkiye Dışişleri Bakanlığı 11 Nisan’da yazılı bir açıklama yaparak Yunanistan’ın bu girişimine tepki gösterdi.[5] İki ülke arasında özellikle 2023 yılı başlarından beri devam eden yumuşama ve iş birliğinin geliştirilmesi sürecine rağmen Türkiye’nin bu açık ve yazılı tepkisinin esasen oldukça meşru, yerinde ve zamanında bir tepki olduğunu gösterir bazı somut nedenler bulunmaktadır. Bu sebeplerden ilki genel bir nitelik göstermektedir. 2023 yılı başından beri devam eden yumuşama süreci boyunca Türkiye, bazı zorlayıcı gelişmelere rağmen sert ve karşılıklı tartışmaya yol açabilecek tavırlardan hatta açıklamalardan belirgin bir şekilde kaçınmıştır. Aynı süreçte Yunanistan, Türkiye’nin bu iyi niyetli tutumundan bir nevi yalnızca kendi lehine kazanımlar elde etmeye dönük tavırlar ve açıklamalarda bulunmaktan kaçınmamıştır. Türkiye’nin yumuşamayı güçlendirmek için hareketsiz kaldığı ya da sert açıklamalar ya da protestolar yapmadığı durumları, “Türkiye gerçeği gördü, hukuki davranması gerektiğini anladı” gibi beyanlarla, Yunanistan’ın argümanları hukuki bulunuyormuş gibi gösterme çabasına girişmiştir. Sonuç olarak Türkiye için, iyi niyetli tavırları kendisi için hukuki kazanımlara dönüştürmeye çalışan Yunanistan’ın bu tavırlarına sessiz kalınması daha zor hale gelmeye başlamıştır. Türkiye’nin iyi niyetli tutum ve beyanlarını devam ettirmenin önü bizzat Yunanistan tarafından aşamalı olarak kapatılmaktadır. Nitekim Türkiye yaptığı resmi açıklamada Yunanistan’ın bulduğu her platformda özellikle Ege Denizi’ndeki sorunlarda avantaj elde etme çabasına girdiği hatta bunu ilişkilerde son dönemde görülen yumuşamaya rağmen, Atina yönetiminin bu çabasını devam ettirdiği hatta bunun çevreyle ilgili hususları da kapsadığını belirtmiştir. İkinci neden ise daha ziyade genel bir nitelik göstermektedir. Yunanistan yumuşama süreci boyunca da özellikle Ege Denizi’nde Türkiye’nin haklarına zarar verici ya da en azından rahatsız edici tavırlar ve açıklamalar yapmaya devam etmiştir. Son zamanlarda özellikle Yunanistan Savunma Bakanı Nikos Dendias, silahsız kalması gereken bazı Ege adalarına resmi ziyarette bulunmuş, bu ziyaretler esnasında bu ziyaretlerinin tesadüfi olmadığını ve bu adaları silahlandırmaya devam edeceklerini ifade etmiştir.[6] Bu tahrik edici açıklama ve eylemlerin dışında yasa dışı göç, Ege hava sahası gibi hususlarda da Türkiye’yi rahatsız edici eylem ve beyanlara da rastlanılmaktadır. Türkiye’nin, Ege Denizi’nde ilan edileceği duyurulan deniz parkı ile ilgili yazılı tepkisini haklı gösterecek daha öznel nedenler de bulunmaktadır. Ege Denizi’nde Türkiye ile Yunanistan arasında egemenliği tartışmalı olan çok sayıda küçük boyutta ada ya da bir başka ifadeyle kayalık bulunmaktadır. Yüksek dalgada da su üzerinde kalan ve dolayısıyla uluslararası hukuktaki ada tanımı kapsamında olan bu kayalıkların her birinin kara suları da bulunmaktadır. Adalar üzerindeki egemenlik tartışması, aynı zamanda bu adacıkların etrafındaki kara sularının kime ait olduğu sorununu da beraberinde getirmektedir. Kara suları sorunu henüz çözülmemişken Yunanistan’ın deniz parkı ilan etmeye kalkması, Türkiye’nin muhtemel kara sularına tecavüz durumu oluşturacağından ciddi bir hak ihlali girişimi olarak görülmelidir ve görülmektedir. Nitekim Türkiye, Yunanistan’ın bu eylemlerini Ege sorunlarını ve egemenliği uluslararası anlaşmalarla Yunanistan’a devredilmemiş bazı ada, adacık ve kayalıkların statüsüne ilişkin hususları istismar etme ve çevrenin korunması gibi sempatik bir mesele üzerinden hak elde etme çabası olarak gördüğünü belirtmiştir. Türkiye açıklamasında Yunanistan’ın statüsü tartışmalı coğrafi formasyonlar üzerinde yaratması muhtemel fiili durumları kabul etmeyeceğine tekraren dikkat çekmiştir. Hatta açıklamada Türkiye, AB dahil üçüncü taraflara da Yunanistan’ın çevre programlarına yönelik istismar edici siyasi hamlelerine alet olmamaları yönünde uyarmıştır. Kaldı ki Yunanistan bu eylemlerini Türkiye ile hiçbir istişare ya da iş birliği yapmadan planlamakta ve gerçekleştirmeye kalkışmaktadır. Oysa Türkiye’nin yaptığı yazılı açıklamada vurgulandığı üzere Yunanistan’ın taraf olduğu 1982 BM Deniz Hukuku Sözleşmesi’nin 123. maddesi, kapalı ya da yarı kapalı denizlerde kıyıdaş devletler arasında çevre konuları dahil iş birliğini öngörmektedir. Nihayetinde Türkiye kendi açısından Ege Denizi’nde Yunanistan’la iş birliğine her zaman hazır olduğunu, uluslararası deniz hukukunun kapalı ya da yarı kapalı denizlerde kıyıdaş devletler arasında çevre konuları dahil iş birliğini teşvik ettiğini, bu bağlamda Ege Denizi’nde Yunanistan’la iş birliğine her zaman hazır olunduğunu belirtmiştir. Bahsi geçen tüm bu hususlar Türkiye’nin protesto niteliğindeki beyanının yerinde ve zamanlı olduğunu açıkça göstermektedir. Zira böylelikle hem Yunanistan’ın iyi niyet girişiminden hukuki kazanç elde etmeye çalışmasının önü kesilmekte hem de Yunanistan’ın özellikle Ege Denizi’nde oldubitti durumlar oluşturması engellenmektedir. [1] “The 9th International ‘Our Ocean Conference’, Greece 2024 (Athens, Stavros Niarchos Foundation Cultural Center, 16-17.04.2024)”, Yunanistan Dışişleri Bakanlığı, 5 Nisan 2024, https://www.mfa.gr/en/current-affairs/statements-speeches/the-9th-international-our-ocean-conference-greece-2024-athens-stavros-niarchos-foundation-cultural-center-16-17042024.html, (Erişim tarihi: 5 Nisan 2024). [2] Giorgos Lialios, “Greece to Declare Two New National Marine Parks”, Ekathimerini, 5 Nisan 2024. [3] Tasos Kokkinidis, “Greece to Launch New Marine Parks at Our Ocean Conference in Athens”, Greek Reporter, 9 Nisan 2024. [4] Frederic Briand, “Marine Peace Parks in the Mediterranean”, (Şubat 2011), https://www.researchgate.net/publication/239940856_Marine_Peace_Parks_in_the_Mediterranean, (Erişim tarihi: 11 Nisan 2024). [5] “No: 58, 9 Nisan 2024, Yunanistan’ın Ege Denizi’nde İlan Edeceğini Duyurduğu Deniz Parkı Hk.”, T.C. Dışişleri Bakanlığı, https://www.mfa.gov.tr/no_-58_-yunanistan-in-ege-denizi-nde-ilan-edecegini-duyurdugu-deniz-parki-hk.tr.mfa, (Erişim tarihi: 11 Nisan 2024). [6] “Yunan Dışişleri Bakanı Dendias: Adaların Silahsızlandırılmasında Türkiye’nin Söz Hakkı Yok”, Euronews Türkçe, 20 Şubat 2022; “Ankara’da Dendias Rahatsızlığı”, NTV, 25 Şubat 2024; “Dendias’tan Türkiye Açıklaması: Revizyonizmde Israr Ediyorlar”, Haber 7, 25 Mart 2024.